9

234 38 46
                                    

Üstüne giydiği kıyafeti aynada süzerken içten içe yaşadığı heyecan yüzünden sinirli hissediyordu. Birazdan Hakan gelecek ve sinemaya gideceklerdi. Basit bir görüşme olacaktı ama Akif engel olamadığı bir heyecanın içinde savrulup gidiyordu. Oysa Tuncay ile defalarca dışarı çıkmıştı ama hiç birinde böyle saçma bir kalp çarpıntısı hissetmemişti.

Belki de onunla uzun zamandır yakın olmadığı içindi. Sonuçta yeni arkadaşlıklar farklı heyecanlar getirirdi. Kafasını takmak istemese de bu defa üstüne giydiği kıyafet yüzünden kaşları çatıldı. Sinemaya gidecek olsalar da özenmek istemişti. Ama bir erkekle giderken böyle süslenmeye gerek var mıydı sanki.

"Sevgilisine hava atmaya çalışan ergen gibi görünüyorum ulan" dedi kendi kendine. Belki de gömlek yerine tişört giyse daha iyi olurdu. Aynadaki yansıması ile çekişirken odanın içini dolduran telefon sesi ile bir an irkildi. Aptal gibi gerçekten heyecan yapıyordu.

Sertçe yutkunup hızla yatağa ulaştığında telefona uzandı ama ekranda gördüğü isim kaşlarını çatmasına neden oldu. Şimdi arkadaşına durumu nasıl izah edeceğini de bilmiyordu. Şerefsiz kesin dalga geçecekti. Ama bakmamazlık yapamazdı o yüzden yatağa oturup hızla telefonu açtı.

"Efendim Tuncay" Diye bağırdı gıcıklığına. Yüzünde bir sırıtış oldu.

"Senin yüzünden sağır olacağım bir gün bağırma Şerefsiz. Neredesin?"

Arkadaşı da ona bağırırken sırıtışı daha çok büyüdü. Bu oğlanı seviyordu.

"Evdeyim nerede olacağım. Sen neredesin?"

"Ben de öyle. Babam yine beni darladı kahveye gideceğim. Geleyim alayım seni de lan. Maç dedikodusu yaparız biraz ne diyorsun?"

Akif farkında olmadan yatağın çarşafıyla oynarken dağıtsa da umursamadı. Şuan ona durumu açıklaması gerekiyordu.

"Ben bugün gelemem kardeşim Hakan'a sözüm var" dedi heyecanla.

"Hakan mı. Hayırdır ne sözü bu?"

"İşte şey. Beren sinemaya gitmemiş hiç. Hakan da dedi birlikte gidelim diye. Ben de çocuk üzülmesin diye tamam dedim. Öyle yani. Birlikte sinemaya gideceğiz"

Söylerken bile heyecanı daha çok arttı. Ama karşı tarafta aniden bir sessizlik oluştuğunda içten içe gerildiğini hissetti. Tekrar ağzını açacağında ise duyduğu abartılı kahkaha sesi ile yüzü buruştu. Şerefsizin dalga geçeceğini biliyordu.

"Vay vay. Artık randevuya çıkar olmuşsunuz lan siz. Hayırlı olsun kardeşim. Sinemaya gitmeler falan"

Tuncay hem gülüp Hem söylenirken Akif yeniden kaşlarını çattı.

"Tuncay dalga geçme it. Adam arkadaş olmak istiyor işte belli. Ben de yok demedim. Ne yapayım istedi tamam dedim"

"Valla bu Hakan da işini biliyormuş ha. İyi gidin tabii gidin. Eh o zaman sen hazırlan madem tutmayayım ben. Selam söyle benden. Daha sonra detayları alırım ama ona göre. Sizin de dünden gönlünüz varmış meğer çakallar sizi. Hadi kapattım"

Arkadaşı tekrar gülmeye başladığında sinirle "dalga geçme piç" Diye bağırdı ama Tuncay çoktan gülerek telefonu kapatmıştı. Derin bir nefes alıp elindeki çarşafı bırakırken bu defa telefona gelen bildirim sesi ile kalbi tekrar hızlandı. Ekrana baktığında ise Hakan yazısını görüp sertçe yutkundu.

Hakan: Akif geldik biz

Hakan: Beren çok heyecan yapıyor yoksa sizinkilere seslenirdim ama gelmeyelim hiç

Hakan: hazırsan gel hadi

Okuduğu mesajlarla birden ayağa fırladı. Üstünü değiştirmek istemişti ama şimdi iki saat bir de tişört arayamazdı. Sesli şekilde oflayıp "geliyorum" Diye kısa bir mesaj attı. Acaba yanına bir şey almalı mıydı bilmiyordu. Gittikleri zaman ne yapacaklardı. Çocuk filminde insan ne yapardı ki.

ELMA KURDU (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin