5

523 55 22
                                    

Geldikleri meyhane tarzı mekanın içinde bangır bangır bağıran Müslüm Gürses yüzünden Akif gülmeye başladı. Sözde arkadaşı onu kafa dağıtmak için çağırmıştı ama dinlediği şarkılar yüzünden birazdan bunalıma girmezlerse iyiydi.

Ama en azından mahalleden biraz uzak ve kalabalık olmayan bir yeri seçmişti. Aslında gelmek istemedi ama Hakan şerefsizi yüzünden gerçekten bunalıma girecekti. Düşündükçe patlayacak gibi olan kafasını ancak bu şekilde dağıtabilirdi.

Tuncay ikisi için garsona 75lik rakı siparişi verdiğinde ise daha çok güldü. Bu akşam ikisi de eve tek parça halinde gidebilirlerse sevinecekti.

"Ne gülüyorsun piç gibi?" Kendisine kızgın olan oğlan yüzüne ters ters bakarken içten içe de vicdanı sızladı. Sırf bir şerefsiz yüzünden bu çocuktan da uzak kalmıştı. Ama içine kapanmak bazen iyi geliyordu.

"Tuncay sinirlenme bana sikecem ha. Ulan biliyorsun zaten işte ne yapayım? Bari sen yapma" Dedi. Kendisini bir tek bu oğlan anlardı. Tuncay ise sinirli bir ifade ile ona doğru eğildi.

"Siktir git Akif ben bir şey bilmiyorum artık. Oğlum sen evde öküz gibi saklanırken insanların umrunda mı sanıyorsun. Herkes hayatına devam ediyor işte. Zaten hiç kimse sallamadı bile Hakan'ı. Hep atıştığınız için sıradan geldi onlara. Sen de ancak bunalıma gir mal gibi"

Arkadaşı direkt konuya girdiğinde Akif gergince yutkundu. Zaten bunun böyle olduğunu biliyordu. Hiç kimse Akif kırıldı deyip işini gücünü bırakacak değildi. Ama elinden de başkası gelmiyordu.

Yine de içinde oluşan merak yüzünden kendisine kızsa da sormadan edemedi. Duymak istiyordu.

"O piç ne yaptı gördün mü?" Diye sordu. Hala belki de pişman olduğunu duymak istiyordu. Ancak o zaman rahat edecekti sanki. Onun ne düşündüğü umrunda olmamalıydı ama düşünmeden edemiyordu.

"O da kahveye gelmedi hiç senden sonra görmedim. Ne bok yerse yesin. Zaten karşıma çıksa gebertecektim şerefsizi"

Akif duydukları ile yine sonuç alamadığı için kaşlarını çattı. Düşünmemesi gerekiyordu ama olmuyordu.

"Bana mesaj attı bugün. Numaramı nereden buldu onu da bilmiyorum. Öyle demek istemedim, geleyim seni alayım konuşalım demiş. İstemiyorum dedim inat ediyor. Manyak bırakmıyor da peşimi"

Yine aklına gelirken sinir olsa da karşısındaki oğlan birden gülmeye başladı. Onun da sinirleneceğini düşünmüştü oysa. Tuncay sağına soluna bakınıp daha çok kendisine doğru eğildi.

"Salak harbiden. Hakan'ı bilmesem sana aşık diyeceğim valla. Ulan güldürüyor da beni. Uzaktan çocuk gibi kendi kendine triplere giriyor"

Arkadaşı hala gülerken Akif aşık sözü ile gözlerini büyüttü. Böyle saçma bir ihtimali asla düşünmemişti. Hem ikisi de erkekken nasıl aşık olacaktı. Hissettiği hafif utanç ile kaşları daha çok çatılırken "dalga geçme öküz" Diye söylendi. Kalp atışları yine hızlanmaya başladı.

"Neyse siktir et onu. Benim sana söyleyeceğim başka bir şey var. Kardeşin boş durmadı araştırdı"

Tuncay konuşmaya başladığında garson araya girdi. Onun gelişi ile ikisi de bir süre bekledi. Adam bardakları doldurmak istediğinde Tuncay elinden alıp "Sağol abi sen bırak" dedi. Bu koca şişeyi nasıl içeceklerini de bilmiyordu.

Adam gitmeden önce kendisi ile göz göze geldiğinde ise bir an duraksadı. Şaşırmış gibiydi. Ama Akif nedenini biliyordu. Liseye giden bir öğrenci gibi görünürken burada oturması garip gelmiş olmalıydı.

"Abi bakma öyle Allah için. Koca adam o merak etme sen"

Tuncay kendisi yerine açıklama yaparken Akif başını eğip gülmeye başladı. Artık iyice sıyırıyordu. Garson sonunda onları yalnız bıraktığında ise Tuncay bardakları doldurdu ve önüne koydu. Sürekli içen birisi olmasa da şuan itiraz edecek değildi.

ELMA KURDU (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin