4

333 41 51
                                    

Saklandığı ve huzur bulduğu odasında tam tamına 3 gündür geçirdi Akif. Sadece yemeklerde dışarı çıkmıştı ve bazen de ailesiyle sohbet etti. Onun dışında ne telefonuna baktı ne de birisini istedi. Gerçekten saklanmak istemiyor olsa da iyi geliyordu. Sanki yine küçük bir çocuktu ve başka sorumlulukları yokmuş gibiydi.

Ama annesi ve babası durumdan şüphe etmesin diye de buna son vermesi gerektiğini biliyordu. Belki bir kaç gün daha evde pinekler sonra yeni haftaya da işine giderdi. Ama kesinlikle uzun bir süre diğerleriyle aynı ortamda bulunmak istemiyordu.

Annesi sayesinde yediği yemekler de iyi gelmişti. Sırf hasta olduğunu düşünüp önüne yığan kadına minnet duyuyordu. Yatağında oturmuş elindeki telefonu kurcalarken yine çalan kapısı ile "Gel anne" Diye bağırdı. Neredeyse öğlen oluyordu ve ikisi yalnızdı.

Kısa boylu kadın içeri girdiğinde ise hala yüzünde ufak bir endişe gördü. İyi olduğunu söylese de inandıramıyordu.

"Nasıl oldun oğlum. Bakayım ateşin var mı?"

Kadın ona yaklaşıp elini alnına koyduğunda Akif sanki daha da küçüldü. Bazen insan gerçekten çocuk kalmak istiyordu. Kadın alnını, sonra yanaklarını yoklayıp elini sırtına sokmaya çalıştığında gülmeye başladı.

"Daha anlamadın mı. Valla iyiyim ateşim yok" dedi. Kadın ikna olmuyordu.

"İyi madem neyse. Çay koydum demlensin de içelim beraber..."

Annesi konuşmaya devam ederken birden duyulan kapı sesi ile ikisi de birbirine baktı. Onların beklediği birisi yoktu. Akif için zaten bu saatte kimse gelmezdi.

"Bizim komşudur belki. Sen dur bakarım ben"

Kadın kalktığında Akif yavaşça başını salladı. Şimdi durup mahalle dedikodularını da dinlemek istemiyordu. Annesi odadan çıktığında kendisi de peşinden kalktı. Eğer kapısını kapatmazsa tüm ses içeri dolacaktı.

Kapıya yaklaşıp tam kapatacağı sırada ise duyduğu çocuk sesi ile bir an eli kapı kolunda kaldı. Bu sesi çok iyi biliyordu.

"Aman kimler gelmiş. Beren hoşgeldin kızım"

Annesi kızın ismini söylediğinde ise Akif bir anda çarpmaya başlayan kalbi ile sertçe yutkundu. O kız niye gelmişti ki. Eğer o varsa babasıda mı vardı. Ama Şerefsiz gelemezdi biliyordu. Kalp atışları daha çok hızlanırken bu defa onun annesinin sesini duydu. Demek ki ikisi gelmişlerdi.

Yine de Akif ateş basan bedeni ile hareket dahi edemedi. Niye geldiklerini bilmiyordu. Acaba o şerefsizin yaptığını mı duymuşlardı ki.

Kendi kafasında kurarken bu defa annesinin "Akif gel oğlum küçük bir misafirin var" dediğini duydu. O an derince solurken ne yapacağını da bilemedi. Kendisine mi gelmişlerdi sanki. Hem bu kadar gerilmesi saçmaydı.

"Atif gel oyun oynayalım"

Küçük kızın bağırtısını duyduğunda ise gerin olsa da sırıtmaya başladı. Sonuçta piç olan babasıydı ve kızın suçu yoktu. Hem onu seviyordu. Hızla aynanın karşısına geçip üstüne baktı. Niye yaptığını bilmese de berbat görünmek istemiyordu. Tişörtü ve eşofmanı içinde de gayet iyiydi. Zaten hasta bir insan evin içinde şık dolaşmazdı.

Beren'in odasına ani baskın yapmaması için sakinleşmeye çalışarak dışarı yürüdü. Sırf o şerefsiz yüzünden ailesine surat yapacak değildi. Boğazını temizleyip sert durmaya çalışırken dışarı çıktı ve salona ilerledi. Aptal gibi bir de heyecan yapıyordu. O piçten kaçmış olabilirdi ama korkusu yoktu.

Kendisine cesaret verip salona girdiğinde ise önce Hakan'ın annesini gördü. Pek muhabbeti olmasa da iyi biri olduğunu bilirdi. Sonra gözleri koltuğa kurulmuş küçük kızı gördüğünde anında gülümsedi.

ELMA KURDU (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin