of bu bolumu hic begenmedim. hic yani. no. sil knk
yorum alabilir miyim😓
bazen sadece oturup düşünmek gerekir. hayatın ne zaman tam olarak nasıl gideceğini kestiremeyiz, büyük sürprizlerle karşılaşırız. sürprizlerin iyi sürprizler kategorisine girmediğini anladığımız an da endişe ve paniğe düşeriz.
nefes alamayız, belki panik ataklar veya sinir krizleri geçiririz. hayatımızın kontrolünü tamamen elimize alamayız, işler istediğimiz gibi gitmez.
"yeter artık felix," hyunjin kafamdaki yorganı üstümden çektiğinde hiçbir şey olmamış gibi yorganı tekrar kafama çekmeye çalıştım. şansıma hyunjin yorganı tutmuyordu bu yüzden yorganı tekrar kafama doğru çektim.
"döverim seni. ne bu depresiflik? minho'nun seni parmakla-"
"sshh! çok ayıp!" aniden kafamdaki yorganı atıp başımı kaldırdığımda hyunjin gözlerini devirdi ve yatağıma oturdu.
"neyse. işte o günden beri yataktan çıkmıyorsun. kalk da bi' kahve falan içelim, iyi gelir belki."
"yok," net bir şekilde konuşup kafamı tekrar yastığa gömdüğümde hyunjin üstümdeki yorganı çekti.
"hadi kalk. seungmin de yok zaten, jeongin geldi diyip duruyordu. onun yanına gitti herhalde. sen ölü gibi yatmasan sana açıklardı herhalde," hyunjin kapıya doğru ilerlerken konuştu.
sonrasında odamdan çıktığımda yine tek başımaydım. az sonra hyunjin'in odama dalıp hazır olup olmadığıma bakmaya geleceğini biliyordum bu yüzden oturduğum yerden kalkıp dolabımın önüne geçtim.
kumaş ve rahat bir siyah eşofman çıkarıp üstüne de beyaz tişörtümü giyip tişörtün eteklerini içime soktum. yeni boyanmış ama garip bir şekilde yıpranmamış saçlarımı da güzelce şekillendirdim.
son birkaç gündür ölü gibiydim bu yüzden göz altlarımı kapattım ve dudaklarıma nemlendirici sürdüm. yanıma çanta almayacaktım, cüzdan da almayacaktım çünkü zaten kredi kartım telefonumun arkasındaydı.
"hazır mısın?" hyunjin tam da tahmin ettiğim gibi odama dalıp sorduğunda beni hazır bir halde görünce gülümsedi. evden çıkıp yürümeye başladık.
"kahveleri alıp sahile doğru yürümeye mi gitsek?"
"olur ama sahil uzakta kalıyor. biraz bekle de arabanın anahtarını alayım ben, olur mu? seungmin arabayı almamış çünkü."
hyunjin'in teklifine karşı başımı olumlu anlamda başımı salladım ve hyunjin eve girdi. ayağımla ritim tutturarak hyunjin'i beklemeye başladım.
birisi arkamdan gelip kolunu boğazıma sarıp kafama silah dayayana kadar.
"lee minho'nun yeni avı sen misin?" bir adam bana doğru konuştuğunda alabildiğim kadar nefes aldım.
bir yandan beni yürütüyordu.
"ne avı? sen kimsin be?! bırak beni!"
"böyle bağıracak mısın?"
"bırak beni-!" başıma aldığım ters darbeyle gözlerim karardı ve bilincim kapandı.
tekrar uyandığımda ise nerede olduğumu bilmiyordum. kollarım ve bacaklarım sandalyeye bağlı bir şekilde oturuyordum, ağzımı da bir kumaş parçasıyla bağlamışlardı. gözlerimi etrafta gezdirdim ama tanıdık gelmiyordu.
zaten neden tanıdık gelsin?
yaklaşık 15 dakikalık bir bekleme seansından sonra kapı açıldı ve içeri birisi geldi. yavaş ve sakin adımlarla yürüdü ve önümde eğildi.
![](https://img.wattpad.com/cover/370734587-288-k696983.jpg)