Namjoon normal bir güne uyandığını sanıyordu ama onu hiç beklemediği bir şey karşılayacaktı: Hiç tanımadığı bir adamdan gelen bir davet.
Tabii ki gelen her davete atlayan biri değildi- ah evet kesinlikle öyle biriydi. Hele bu davetin zengin birisinden geldiğini öğrenir öğrenmez hemen atlamıştı olaya. "Hadi ama kim böyle bir fırsatı kaçırır ki?" diyerek davetin zengin bir adamdan olduğunu öğrenir öğrenmez kabul etmiş. Birde üstüne aşırı rahat bir tavırla onu alamaya gelen adamlardan para dahi istemişti.
Savunması da tam olarak şuydu: "Bey babanın karşısına fukara halimle çıkacak değilim, eminim sizde böyle bir adamı patronunuzun karşısına çıkarmak istemezsiniz."
Adamlar, Namjoon'un dediklerinden sonra bir süre bakışmış, ardından dediği şeyi yapıp ona üst baş almışlardı. Namjoon tek bir takımla kalır mı, "Ya Bey babanın karşısına birkaç kez çıkarsam ne olacak? Hepsinde aynı kıyafeti mi giyeceğim, sizce de ayıp olmaz mı patronunuza?"
Emir kulu olan adamlar bir şey diyememiş ve dediğini onaylayıp birkaç takım birden almıştı.
Devamında Namjoon'un sadece bununla yetineceğini düşünmediniz umarım. Aç olduğunu söyleyerek adamları peşinden Seokjin'in restoranına sürüklemişti. Adamlar, geldikleri restoranı görünce Namjoon'un eline para tutuşturmuş ve dışarıda bekleyeceklerini söylemişlerdi. Namjoon ise neden restorana girmediklerini sorgulamayarak parayı almış ve içeri girmişti.
Evet, buradan anlayacağınız üzere... Namjoon, ona davet gönderen adamın Seokjin'in babası Chan olduğundan bihaberdi. Onun için kim olduğu önemli olmadığından sorma gereği de duymamıştı. Sonuçta parası var mıydı? Vardı. Gerisi önemsizdi.
"Şaşkınlığın geçmemiş gibi."
Bay Kim'in konuşması ile Namjoon yarım yamalak bir şekilde gülümsemişti. "Beni çağıran kişinin Seokjin ile bağlantısı olması şaşırttı." demiş ve ardından eklemişti. "Sorumu mahzur görün efendim ama beni neden evinize davet ettiniz?"
"Duyduğuma göre oğlumdan hoşlanıyormuşsun-"
Namjoon hızla boğazını temizlemek için öksürmüş ve hızla Bay Kim'in sözünü kesmişti. "O olay şöyle aslında-"
Bay Kim'in aniden sırtına vurması ile Namjoon neye uğradığını şaşırmış ve şokla Bay Kim'e bakmıştı. O esnada Bay Kim keyifle konuşmaya başlamıştı.
"Şimdiye kadar ondan hoşlanan çok kişi oldu. Oğlum diye demiyorum, çok yakışıklıdır. Hoşlanan kişi sayısı çok olsa da hiçbiri senin gibi olamadı. Seokjin'in çok zor olmasından kaynaklı insanlar ondan kaçıyor. Daha çocukken bu durumla karşılaşan oğlumda insanların ona yaptığını yapıyor."
"Onlardan kaçıyor." demişti Namjoon ek olarak. Bay Kim duyduğu ile başını onaylar bir biçimde sallamıştı.
"İnsanları kendinden nasıl uzaklaştıracağı konusunda bir usta olduğunu söyleyebilirim. Takıntılı biri olduğu için bir kere hayır dediği şeyi kabullenmekte zorlanıyor, bu yüzden kimseyi tanımak istemiyor." diye açıklamıştı Bay Kim. Hemen ardından eklemişti. "Adamlarımdan duyduğuma göre sen onun iten tavırlarını pek takmıyormuşsun. Tam tersi o ittikçe üzerine gitmeye devam ediyormuşsun."
Namjoon duydukları ile kendinden emin bir şekilde gülümsemişti. "Ufak bir engel görünce bırakacak biri değilim ben."
"Emin ol Seokjin'in bu huyu pekte küçümsenecek bir şey değil." diye uyarmıştı Bay Kim.
"Onu zamanla kendim en iyi şekilde önereceğim. Beni buraya onun bu huyunun üzerine gitmem için çağırdınız-"
Bay Kim onu başıyla onaylamış ve "Doğru." diye eklemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanrı'nın Askeri ve Aşiret Torunu | Namjin
FanficNamjoon bir gün kuzenleri ile birlikte gittiği Restaurantta daha kim olduğunu bilmeden Kim Aşiret'inin torunu Kim Seokjin'e vurulur. "Kendi üzerime yemin ederim, artık tek Tanrı'nın en büyük askeriyim (kul) bana katılın ey dostlarım. Sizi doğru yola...