1'

5K 95 3
                                    


Selam

.
.
.

Sakin olmalıyım sakin olmalıyım. Derin nefes al , ver. "Gelin elini açmıyor ana " önüme konulan sayamadığım kağıt paraya baktım. Sıkmısıkı sıktım elimi. Kimse bu eli açamazdı. İstedikleri kadar güç uygulasalar bile açmayacaktım elimi.

Bu sefer önüme altın konuldu. Tam altın  mıydı o ? Benim miydi acaba. Şaşkınlık ile dudaklarımı araladım. Beyaz tülün altından insanlara baktığımda bazıları o kadar gergin tiksinircesine bakıyordu ki. Gözlerimi insanların arasında gezdirdim. Tekrardan elimi açmaya yeltendiklerinde geri çekmeye çalışsamda bileğime sarılan kalın parmaklar buna izin vermedi. Bakışlarım yanımda duran 'Kocam' olacak adama döndü. Elim yavaşca açarken anında kınayı sürmüşlerdi. "Gelinde sadece kocasının sözünü dinliyor " dilleri ile beni ayıplarlarken başımı öne eğdim.

Yakılan kınanın ardından çalan müzikle herkes oynamaya başlamıştı. Ben ise yerimde başımı öne eğmiş ellerime bakıyordum. Kınalı ellerime. Yanımda tanımadığım bir adamla bu eğlencede sessiz sedasız oturuyordum.

Yutkundum. Gözümden düşen bir damla yaş ellerimin arasına damlamıştı. Yanımda gerilen beden ile kendime gelerek o tarafa baktım. Bakışları dümdüz karşıya bakıyordu. Bacaklarını aralamış ağa oğlu gibi oturmuştu yerine. Gerçi zaten öyleydi.
Ağa oğlu. Azad Suskun

Ben ise köylülerden bir kız. Liseyi bitirdikten sonra geri köyüne dönmüş annesi babasına bakacak olan kızdım. Yani ben öyle düşünüyordum meğerse bizimkilerin düşüncesi farklıymış. Başından beri kendilerini sağlama çekmek istiyorlarmış.
"Yenge kalk kız az oynayalım" diyerek elimden tutmaya çalışan Azad'ın kardeşine baktım. "Yok sen oyna ben biraz rahatsızım ." diyerek geri çevirmiştim teklifini yüzü düşsede belli etmeden oynayan kişilerin içine daldı.

Kadın erkek ayrı olmadan olan bu düğünde etrafımı süzdüm. Birbiriyle bakışan gençler, oynayan , oturup sadece yemek yiyenler ve etraftaki küçük çocuklara baktım.

Düğünü olan bendim eğlenen ise onlar.

Müzik durduğunda Azad'ın kalkması ile bende yerimden kalktım. Herkes yerlerine yavaş yavaş oturuyordu. Arada baktığımda yavaşca ilerleyip elini bana uzatmıştı. Gelinliğimi düzelterek elini tuttum.

Biraz ilerleyip köşede bizim için yapılan çiçekli bölmeye geçtik. Sanırım artık sıra takı merasimindeydi.  "Biraz gül " diyen kocam olan adama baktım dediğini yaparak dudaklarımı yalayıp yüzüme sahte bir gülümseme takınmıştım. Masaların üstüne konan kutulara insanlar para ve altın koyarken  sadece aile büyükleri bize takı takacaktı.

Azad'ın anne babası gelirken başımı öne eğdim. Bileğime altın kelepce boynuma büyük altından kolye  takıldıktan sonra uzattıkları elleri öperek geri çekildim. Tek tek herkes takarken artık yorgunluktan bacağım beni taşıyamaz olmuştu. 1 saattir ayakta bu takı işinin bitmesini bekliyordum. "Ah " ayağımda ki topuklu ayakkabı ayağımı vururken acıyla inledim.
Saniyeler icinde belimde hissettiğim el ile Azad biraz daha yakınlaştı bana. Arkadan birine el yaparken bir çocuk elinde sandalye ile gelmesi ile nefesimi tuttum.

Tanımadığım adam beni düşünmüştü. Sandalyeyi alarak arkama koydu. Kendisi de yanıma otururken artık yavaş yavaş bitmişti takı takma.

Masallardaki kutular toplandı herkes yavaştan dağılmıştı. Yanıma kutuyla  gelen Azad'ın kardeşine baktım anlamazca. " Yenge takıları alcam malum gece kısa çıkarması uzun sürmesin diye ." Duyduğum şey ile tüm kan yanaklarıma toplanırken , üstümdeki tüm altınlar ve paraları teker teker kutunun içine koydum. "Bunu sizin eve koyacağım abi merak etmeyesen " diyen Dilan yanımızdan ayrılıp gitmişti.

MEHİR +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin