Karşımda oturan aile büyüklerine baktım. Hepsi birbirinden garip duruyorlardı gözümde. Konuştukları toprak ve mal mülkten başka bir şey değildi. Yerimden kalkmamak için çaba sarf ederken. Kapının çalması ile çalışanlardan biri kapıyı açmıştı. Azad'ı görmem ile kalbim hızlı atarken. Sert bakışları ve yüzüyle o hâlâ beni görmemişti. Çıkardığı ceketini görevliye verip kapıdan içeri girdi. Kaşları çatılırken "Selamünaleyküm " diyerek başıyla büyüklerine selam verdi. " Ve aleykümselam oğlum gel otur hele " diyen babasının yanına giderken bakışları beni bulduğunda çatılan kaşları daha da çatıldı. Etrafa bakarken çoğunlukla babasının yanındaki akrabalarına baktı. Babasının yanına oturduktan sonra bakışlarını benden çekmeyerek başıyla bana dışarı doğru gösterdiğinde anlamayarak yüzüne baktım. Eli yeni çıkan sakalına giderken kaşları olabildiğince sinirle çatılıp tekrardan bana dışarıyı göstermişti.
"Yenge sanırım abim odana çıkmanı istiyor." Azad hâlâ sinirli bakışlarını benden çekmez iken. Dilana döndüm.
"Niye öyle bir şey istiyor herkes burada ayıp olur " Dilan dediğim ile saniyesinde ayağa kalkarken benide kolumdan tutması ile odadan çıkmıştık. " Valla Yenge kusura bakma ama biraz daha orda kalsaydın abim sorun çıkarırdı" Mutfağa geldiğimizde köşedeki masaya beni oturturarak tezgaha ilerledi.
"İyi de durduk yere niye böyle bir şey yapıyor?." eline aldığı cezveye suyu koyduktan sonra bana döndü. " Yenge içerde bir sürü erkek vardır. Karısını tabi erkeklerin içinde istemez." diyerek kahve yapmaya devam etti. " Dilan içerde kadınlarda var tek kız durmuyorum ya içerde" dediğimde mutfağa giren Azad ile susmuştum. "Dilan çık dışarı " Dilan ocağı kapatarak dışarı çıkmıştı.Kapıyı kapattıktan sonra kilitleyen Azad ile yutkundum. Ortam gittikçe gerilirken bakışları bana dönmüştü. Yanıma yavaş adımlarla geldiğinde tam geri gidecektim ki elini belime atıp sabitledi. "Onca erkeğin arasında senin işin ne Mehir." Şimdi gelmiş bana hesap soruyordu.
"Ben ayıp olmasın diye hem tek kadın ben değildim." eli gittikçe sert bir hâl alırken Bakışlarımı gözlerinden ayırmıyordum.
"Sen öylesine bir kadın değilsin Mehir sen benim kadınımsın." Eliyle çenemden nazikçe tutup başparmağı ile yanağımı okşadı.
"Benim kadınım elin adamları ile aynı ortamda bulunamaz. " Yüzüme iyice yaklaşıp kokumu içine çekti. Gözlerini kapatıp açtığında korkarak onu izliyordum. " Benim kadınım ben istediğim müddetçe hareket edebilir " sesinin kalınlığı ve ciddiyetiyle yerime sinerken dediklerine bir şey söylemeden sadece ona baktım.
"Ben sinirli bir insanım Mehir, daha yeni ne kadar sinirlendiğimi tahmin bile edemezsin." dişlerinin arasında konuşurken dudağımı ısırdım. Ben neden bundan etkileniyordum. "O zaman karına sahip çıkıp tüm gün yanında olsaydın Azad Sabah daha aymamışken gitmeseydin evden " dediğimde vücudu kasıldı.Elleri çenemi sıkarken tüm sertliği ile gözlerimin içine bakıyordu. Canım yanarken yüzümü buruşturup bileğini tuttum. "Senin o dilin cok uzamasın Mehir , yoksa icabına bakarım ." Elimle gögüsünden ittirmeye çalışsamda izin vermemişti. " Canım yanıyor." diyebilmiştim zar zor. Beni bıraktığında geri çekilmiştim. "Bir daha seni odamız dışında bir yerde görmeyeyim Mehir. Çık şimdi yukarı." dediğinde hızlıca yanından geçip odaya çıktım.
Gözlerim dolarken kendimi banyoya atıp kapıyı kilitlemiştim. Banyonun suyunu açıp üstümdekileri çıkararak kirli sepetine attım. Kendimi rahatlatmak istediğimde suyun altına geçer ağlardım. Gözümden yaşlar akarken bir süre öyle kaldıktan sonra durumu alıp çıkmıştım banyodan. Dolabın karşısına geçtiğimde gözüme kestirdiğim elbiseyi ve iç çamaşırlarımı alarak geri banyoya geçtim.Giyindiğim elbise diz kapağımla aynı hizada iken hafif gögüs dekoltesi vardı, uzun saçlarımı serbest bırakıp çıktım banyodan. Saat akşam yemeği vakti olduğu için aşağı indiğimde hazırlanan sofralar ve nefis yemeklerle karnım fazlasıyla açıkmıştı.