"Seni bir daha görmem zannediyordum" dedi, omuz silkerek ablama baktım görüş açısında değildim. "Bu parka hep geliriz severim buraya" anladığını belirten bir ses çıkartıp konuştu "Ev değiştirdik buralarda bir yere geldik, evde oturmayı hiç sevmediğim için sürekli geliyorum buraya senide ilk kez o zaman gördüm."
Gülerek başımı ona çevirdim "bunu sinirli bir şekilde söylemiyorum ama biz arkadaş mıyız? Oturmuş konuşuyoruz böyle" saçlarını karıştırarak "haklısın ne diyebilirim ki, ama ne diye bölüyorsun konuşmayı" sanırım benim aksime konuşmayı çok seviyordu. Ben daha çok dinlemeyi, izlemeyi severdim.
"Hangi okula gideceksin?" babam yoldayken ismini söylemişti. "Feza koleji." Bir dakika okula gitmediğim nerden biliyordu, şaşkınlık ile kafasını bana çevirince ilk kez yüzüne dikkatlice baktım. Anlına düşen siyah saçları ortadan ayrılmıştı. İri hardal gözleri ve kalın kaşları vardı. "Sen ciddi misin?" sorduğu soru ile aklıma onun durumunun benimki gibi olamayacağı geldi.
"Evet, kusura bakma ben görgüsüzce davrandım." Gülünce ortaya çıkan dişlerine büyük ihtimal ile önceden diş teli takılmıştı. "Hayır ben ona şaşırmadım, geçen bursluluk sınavı için başvurdum oraya." Tesadüf müydü bu, Sanırım Kayra ile aynı okulda hatta aynı sınıfta olma ihtimalim vardı. "Aynı sınıfa düştüğümüzü düşünsene" hayal miydi bu yoksa benim gibi ihtimalleri mi söylüyordu.
"Olabilir, zaman geçsin öğreniriz. Benim ablamın yanına gitmem lazım sonra... görüşürüz." Salıncaktan kalktığımda oda benimle ayaklandı. "Telefon numaranı versen daha rahat görüşürüz aslında" bunun için çok erkendi iki kere konuştuğum birine telefon numaramı veremezdim. "Aynı sınıfta olursak sınıf grubundan alırsın" dedim ve yanından uzaklaştım. Erkekler ile konuşurken mesafeli olmayı tercih ederdim çünkü siz arkadaş olacağınızı zannederken o size sevgili gözü ile bakar ve zaman geçtikçe sizde fark edersiniz. Bir arkadaşlığın bozulmasındaki en büyük etken budur. O yüzden şimdiden mesafe koyarak böyle şeylere engel olmaya çalışıyordum.
Ablamın yanına geldiğimde telefon konuşması bitmişti. Geldiğimi fark ettiğinde başını telefonundan kaldırdı. "O kim?" vücuduma tedirgin bir dalga yayılınca elimi ensemdeki saçlara götürdüm ve oynamaya başladım. "Geçen sen içecek almaya gittiğinde yanıma gelen çocuk" dedim. "Hemen arkadaş mı oldunuz?" diye sordu sinirli bir şekilde. "Yo hayır. Ben salıncaktayken yanıma geldi oturdu, geçen sefer ne kadar git desem de gitmemişti şimdi sadece öyle biraz konuştuk."
Omuz silkerek "yapacak bir şey yok ama babamlara söyleyeceğim." Sıkıntı yoktu ailem bana güvenirdi. Ablamın bunu söylemesi sadece onları bilgilendirecekti. Beni geren ablamın nasıl anlatacağıydı.
"Biraz yürüyelim de eve geri dönelim anneme yardım edelim." Çantamdan su alıp birkaç yudum içtim "olur."
Yürüyüş yolunda birkaç tur attıktan sonra otobüs ile eve geri döndük. Dışarı çıkarken değiştirdiğim kıyafetlerimi geri giydikten sonra ellerimi bolca sabunlayarak yıkadım. Annem ihtiyacımız olmayacak her şeyi yukarı çıkarmıştı. Gerisi eşyalar taşındıktan sonra halledilecekti, sonuç olarak yardım edilecek bir şey yoktu.
Dolu bir şekilde geçen günümü annem ile yemek hazırlayıp akşam ailecek yemek yedikten sonra film izleyerek bitirdim. Son kez bu odada uyumak için girdim ve yatağıma uzandım. Yarın okul kaydı için gidecektik, büyük ihtimalle bursluluk sınavı için başvuruda yapacaktık. Okul da kontenjan oldukça bursluluk sınavı yapıyordu. Bursluluk sınavı zor olduğu için genellikle kontenjan hiçbir zaman tam dolmuyormuş. Umarım en azından yüzde elli burs alırdım. Ailemi zorlamak yük olmak istemiyordum zaten üç sene boyunca bütün sorunlarım ile ilgilenmişlerdi. Bu yüzden de emeklerinin karşılığını vermek istiyordum. Tabi bunu sadece ailem için değil geleceğim ve hayallerim içinde de yapacaktım.
Sabah uyandığımda saat daha erkendi, evdekilere kahvaltı hazırlamaya kara verip mutfağa geçtim. Evde neler olduğuna bakıp ne yapabileceğime kara verdim. Kahvaltılıklar zaten dolaptan masaya geçmeyi bekliyordu sadece domates salatalık soyup doğradım, ardından dört tane yumurtayı haşlanmaya bırakıp patatesleri aramaya başladım. Ada tezgahın altındaki dolapta bulduktan sonra birkaç tane alıp kızartma için hazırlamaya başladım. Açıkçası kızartma yapmaktan korkuyordum sanırım fırınlasam daha iyi olacaktı. Telefondan yapacağım şeylerin tarifine bakıp işe koyuldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZÜMDEKİ DÜNYA
Teen FictionGözleri görmeyen bir insanın gözleri açıldığında hayat bize göre ne kadar renkli gelir değil mi. Ama mutluluk dediğimiz şey anlık ve ya bir süreliğine olur. Ecrin Mutlu mutlu bir kız. Ama her zaman değil.