Berat'ın sözleri yıldırım gibi düşmüştü masaya. Herkes birbirine farklı duygular barındıran bakışlar atıyordu. Ender Hoca "Bundan haberdar mıydınız?" dedi, sorusu ikizlereydi çünkü Kayra'nın bildiğini biliyorduk.
"Böyle bir şeyi bilmiyorduk çünkü yalan söylüyorsunuz, kendi babalarınızı korumak için yapıyorsunuz ve yalan söyleyerek Ender Hocayı da kendi tarafınıza çekmişsiniz." Enis öfkeyle konuştuktan sonra Kayra ikizlere dönerek konuştu. "Doğru söylüyorlar" ikizlerin gözleri tekrar dehşetle açıldı. "Kayra ne saçmalıyorsun?" Enis resmen tıslayarak konuşmuştu. Kayra bu sefer hepimize dönüp konuştu.
"Bugün birkaç kişi geldi babamla konuşmak için, konuşulanları duydum. Zaten öncesinde de biliyordum." Öfkeli bakışlarımla Kayra'yı parçalarına ayırmak istiyordum. Bildiğini söylüyordu, bunun yapılmasına izin vermişti. "Bunun yapıldığını daha öncesinde biliyordun ve sustun bize bunu mu söylüyorsun?" Aslı Kayra'yı anlamaya çalışan bir şaşkınlıkla sormuştu sorusunu.
Gerçekten mantıklı bir sebebi var mı merak ediyordum. Kayra çantasından çıkardığı ilaç paketlerini masaya saçtı. "Lan siz bunların iki üç kişinin kafasına göre yaptığı bir şey mi zannediyorsunuz!?" sinirini gizlemeye çalışıyordu ama kontrol edemiyor gibiydi. "Bu işin arkası ne kadar büyük haberiniz var mı?" gözlerini bana kilitleyip "başkanın kızı, sen gerçekten dünya bu kadar küçük mü zannediyorsun? Birbiri ile bu kadar alakalı iki insan gerçekten şans eseri mi parkta karşılaştı zannediyorsun? Gelip bana arkadaşlık kurmakta kötüsün, konuşmakta kötüsün diyorsunuz, ben sizinle isteyerek mi arkadaş oldum isteyerek mi ikizlerle tanıştırdım."
Bu sefer ikizlere döndü "sizde bu işin içindesiniz ama haberiniz yok. Benim bu konu hakkında size bilgi verdiğimi hatta işlerini yaptırma teklifini size sunduğumu zannediyorlar."
"Ama babam bize hiç biliyormuşuz gibi davranmıyordu" dedi Enise. Kayra gülerek "çünkü sizi korumak için yalan söyledim. Bu konuda hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranmak istediğinizi hiçbir işe de karışmak istemediğinizi söyledim. Ama bu işler aileden miras kalır. İllaki konuyu size açacaklardı ama buna müsaade etmedim sizi ikna edeceğime söz verdim. Hem ima eden bir şey kesin söylemişlerdir, düşünün biraz isterseniz" masanın sessizliği öyle derindi ki etrafımızdaki sesler bile bu sessizliğe gömülüyordu.
"Şirket işlerinin bize miras kalacağını söylerdi ama biz ilaç firması ile ilgili bir şey zannediyorduk."
"Bunları niye anlattın şimdi?" Kayra Berat'a boş bakışlar atarak "yardımcı olmak için" dedi. Ender Hoca masadaki uyuşturucu paketlerinden birini aldı. İçinden üç tanesi yerinde değildi. "Yardım edersen kendine de zarar vereceksin biliyorsun değil mi? Kullanamayacaksın bir daha şekerlerinden" Ender Hocanın sesi duygusuzdu, söylediklerinden sonra Kayra'nın irislerinin büyüdüğünü yemin edebilirdim. "Sen babanlara çalışırken onlara ihanet edeceksin üstüne birde bunu kullanmaktan vazgeçeceksin öyle mi?"
Kayra bize kullandığını söylememişti ama masaya attığı paketlere bakılırsa kullanıyordu. Erdem hoca duygusuz ama tehditkâr bir şekilde konuşarak Kayra'nın ne yapmaya çalıştığını anlamak istiyor gibiydi.
"Sana nasıl güvenelim ya da size. Rol yapmadığınızı nerden bilebiliriz ki" İkizler birbirine bakarken Kayra kaşlarını çatmıştı.
Kayra telefonunu çıkartıp bir şeyler yaptı sonrada telefonu ağzına yaklaştırdı. "Ben Veli Akbaş oğlu Kayra. Babamın ve Enis, Enise adlı ikizlerin babası Onur Demir'in Kadir Mutlu'ya iftara attığını biliyor ve kabul ediyorum. Şu an masada duran uyuşturucular Veli ve Onur adlı şahıslar tarafından Parfarma şirketinde imal edilmiş olup bunlardan ticaret yaparak gelir sağlamışlardır" ses kaydını sonlandırdıktan sonra hepimize mesaj yolu ile iletti. Berat emin olmak için kaydı tekrar açıp dinledikten sonra telefonunu kapatıp masaya koydu. "İstediğiniz zaman bu kaydı kullanabilirsiniz ama lütfen onların haberi olmasın. Mahvederler beni"
Kayra'nın yüzündeki korkuya anlam veremdim. Ne yapabilirlerdi ki?
"Bize yardım etme sebebin yaptıklarının yanlış olduğu ve bize iftira attıkları için mi?" Aslı sorusuna cevap beklerken Kayra tek bir yere odaklanmıştı. Gözlerini oradan ayırdığında Aslı'ya baktı.
"Bu bahsettiğimiz kişiler sizin sandığınız kadar küçük değil. Daha birçok şirkette gizli bir şekilde bu imalat yürütülüyor. Bu ilaçları kendi yaptıkları reçetelere göre üretiyorlar ve bu işin içinde benim gibi çocukları denek gibi kullanıyorlar."
Ender Hoca "Senin gibi çocuklar derken neyden bahsediyorsun?" diye sordu.
Kayra hüzünlü bir şekilde gülümseyip "Bu iş için çalışan kişiler birbirleri ile evlenirler ama çocukları kendi çocukları olmaz. Bizleri küçük yaşta yetimhaneden alıyorlar."
Kemiklerime kadar titrediğimi hissettim. Bu işlere gerçekten terk edilmiş masum çocukları mı katıyorlardı.
"B-biz evlatlık mıyız?" Enise titreyen sesi ve dolu gözleri ile sormuştu soruyu. "Evet" Kayra acımasızca davranıyordu. Enis'in çenesi kasılıyor kardeşi ise sessizce ağlıyordu. Bunları bu şekilde öğrenmemeliydiler.
"Sen nerden biliyorsun bunları?" diye soru yönelttim. "İşin içinde olduğum için istediğim çoğu şeyi öğreniyorum. Evlatlık konusuna gelirsek beni yedi yaşında evlat edinmişler o yüzden hatırlıyorum. Diğer çocukları beş ve altındaki yaşlarda alıyorlar bu sayede hatırlamıyorlar."
Ender Hoca elindeki paketle oynarken "Zamanında seni bu çocuklarla neden arkadaş oldurttular?" çocuklardan kastı bizdik.
"Biz ikizler ile kuzeniz babalarımız kardeş ama öncesinde farklı aileler evlat edindiği için soyadları farklı. Beni bu işin içine katarken onlarda yardımcı olur diye düşündüler ama onların haberi bile yoktu. Siz üçünüze gelecek olursak her anlamda sizin hakkınızda öğrendiklerimi iletmem için yaptılar. Sonuçta siz şirketin kurucularının çocuklarısınız. Çok fazla şey aktarmadım ama bazı şeyler söylemek zorundaydım yoksa şüphelenebilirlerdi."
İkizler artık hiçbir şeye şaşırmıyorlardı. Biz soracak soru bulamazken Ender Hoca artarda sorular yöneltiyordu.
"Peki Şu an bu bahsettiğin görev için burada olmadığını nerden bilelim?"
Kayra soruya nasıl cevap vereceğini ya da nasıl yalan söyleyip kurtulacağını düşünüyordu.
"Güvenmenizi sağlayacak hiçbir şeyim yok"
"Kim ihbar etti şirketi?" Kayra'nın göz bebekleri hızlı bir şekilde hareket etmeye başladığında içime şüphe düştü.
"Bilmiyorum" Ender Hoca histerik bir şekilde gülerek "Yalan söylediğin o kadar belli ki" dedi.
Kayra parmaklarını çıtlatıp "ben ihbar ettim." Dedi. Babalarımızın içeri girmesini sağlayan kişi.
"Sen!" dedim yumruklarımı sıkarak "olmayan beyninle ne yapmaya çalıştın?" diye bağırdığımda herkesin gözü bana döndü. Kafedekilerde bana bakıyordu ama umurumda değildi. Kayra'yı atomlarına ayırmak istiyordum.
"Babamların şirkete yeni bir malzeme getireceklerini öğrendiğimde suçüstü yakalanmaları için yaptım."
Sinirle ellerimi saçlarıma geçirdim "Kayra! Sen düşünmeyi bilmiyor musun? Karakola gidip asıl kişiyi niye ihbar etmiyorsun niye!?"
Ellerim titremeye başlamıştı.
"Bulurlardı beni Ecrin, Ben kimsenin öz çocuğu değilim tek kurşunla öldürürlerdi beni!"
"Bana ne, atlamasaydın işin içine. Gelip ilk önce bize anlatsaydın olanları. Babamları çıkartamazsak ne yapacağız ha?"
Sinir bütün damarlarımdan hızla akarken patlayacak bir volkan gibiydim vücudumdan nasıl atacağımı bilmiyordum.
"Sen benim kendimde cesaret bulabilmemin ne kadar uzun sürdüğünü biliyor musun? Kaç kişi benim şu an yaptığım şeyi yapmaya çalıştı haberin var mı, hepsi gözümün önünde öldürüldü benim onlardan ders alalım diye!"
Konuşmak üzreyken benden önce davrandı Berat "Biraz sakin olur musun?" abarttığımı gösteren bakışlar atarken onu umursamadan Kayra'ya döndüm.
"Bize bunları anlattığına göre bir planın ya da yapmak istediğin bir şey olmalı öyle değil mi?"
Gözlerindeki umutsuzluğu görmek beni ağlatmak üzereydi. Bütün kapılar kapanmıştı, ne yapabileceğimizi düşünsem de aklıma bir şey gelmiyordu. Bütün umudum Kayra ve ikizleri kullanmaktı ama şu an Kayra'ya güvenemiyordum.
"Bakın bir, buradan direkt emniyete gidelim Kayra'da her şeyi anlatsın. Bu evlatlık konusuna da baktıklarında en azından bir şüphe uyanmaz mı?" Aslı hepimizin teker teker yüzüne bakıp cevap beklerken tam ağzımı açmış onu onaylayacaktım ki Kayra yolumuza bir kaya daha koydu.
"Beni bu işin içine sokmayın. Ne isterseniz yaparım ama ben şahitlik yapamam"
"Bize niye ses kaydı verdin lan o zaman?" Berat'ın gözleri yerinden fırlayacak gibi açılmış korkutucu bir görünüm almıştı. Kayra "Benim yaptığımı bir şekilde öğrenirler ve size yardım ettiğim öğrenilirse babalarınız çıksa bile zarar verirler" dedi.
"Avukatla konuşacağım." Dedi Berat. "Güvenebileceğim tek yetkili o, sende sadece avukatın yanında konuşacaksın sonrada babanları yakalatmak için nerde ne yaptıklarını bildireceksin. Sadece onları yakalatsak yeter o arkası büyük kısmı görevliler halletsin bu bizi aşar." Hepimiz Berat'a hak vermiş ve söylediklerini bugün yapmaları gerektiği kanısına varmıştık.
Toparlandıktan sonra Ender Hoca ile birlikte bütün erkekler avukata gitmek için kalktı. Berat'ın arabası babasının üzerine olduğu için ona da el konmuştu.
Bizde Enise'yi alıp Aslıların evine gitmek için durağa geçmiştik. Enise sessiz bir şekilde ağlayıp duruyordu. Öğrendiği şeyler gerçekten çok sarsıcıydı.
Gördüğünüz sevgi ve ilginin sahte aileniz tarafından olduğunu öğrenmek hayatınızdaki her şeyi yalan haline getirirdi. Bir kukla gibi kullanılmak için yetiştirilmişlerdi. Belki de bu olaylar olmasaydı zincir kırılmayacak daha birçok çocuk bu amaç kullanılacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZÜMDEKİ DÜNYA
Teen FictionGözleri görmeyen bir insanın gözleri açıldığında hayat bize göre ne kadar renkli gelir değil mi. Ama mutluluk dediğimiz şey anlık ve ya bir süreliğine olur. Ecrin Mutlu mutlu bir kız. Ama her zaman değil.