Yukarıdan gelen gök gürültüsü sesi Jungwon'un iç çekmesine neden oldu. Gökyüzü daha da kararmış gibiydi, bulutlar o kadar kalındı ki neredeyse siyahtı ve bir korku filminden fırlamış gibi güneşi kapatıyordu. Gerçi Jungwon gökyüzünü göremiyordu. Şiddetli sağanak kör ediciydi, kalın yağmur damlaları kalın ve hızlı bir şekilde düşüyor, Jungwon'un gözlüklerini yağdırıyor, böylece sadece kör olmakla kalmıyor, aynı zamanda iliklerine kadar ıslanıyordu. Söylemeye gerek yok, garibim tamamen perişan haldeydi.
Yabancılar yanından geçip gidiyor, ara sıra omzuna çarpıyor ya da şemsiyeleriyle gözünü çıkarmaya çalışıyorlardı. Hatta içlerinden biri, yanından geçerken ona kaşlarını çatarak, "Neden bir şemsiyen yok?" deme cüretini gösterdi bile.
Çünkü Jungwon bir aptaldı. Nedeni buydu. Ama kendisini savunmak gerekirse, Mart ayında buradaki havanın bu kadar tahmin edilemez olduğunu nereden bilebilirdi ki? Ne olursa olsun, Jungwon bu küçük keşif gezisine kendi şemsiyesini ya da en azından su geçirmez bir ceket getirmediği için kendini tekmeledi. Giydiği yün kazak sırılsıklamdı ve altındaki tişörte yapışıyordu. Pahalı bir hediyeydi sevgilisinden ama Jungwon bugünden sonra asla eskisi gibi olmayacağını biliyordu. Hâlâ üzerindeyken çekmeyeceğini ummaktan başka çaresi yoktu.
Jungwon bu sonucu düşünmemeye çalıştı, bunun yerine ellerini yüzüne götürdü ve fırtınadan kurtulup buluşma ayarladıkları yeri bulabilmek -ya da belki bir şemsiye alabilmek- için umutsuzca gözlerini kısarak sağanak yağmura baktı. Tesadüfen girmeyi başardığı ara sokakta, ışıkları biraz fazla parlak ve dışarıdaki oturma yerleri makul bir şekilde paketlenmiş birkaç mağaza ve restoran vardı. Yandaki oldukça pahalı görünen deniz ürünleri restoranının önünden geçti.
Sevgilisi Jay'in işi vardı bu yüzden araba ile onu almaya gelememişti, ortak bi nokta belirleyip bir kafede oturacaklardı. Tabii şiddetli fırtına planlarında yoktu. Fakat niçin ısrarla burayı istediğini bilmiyordu, biraz şüpheli gelmişti Jay'in inatla burayı övmesi.
Jungwon özellikle hiçbir şeye oflayıp puflamadı ve geldiği yöne doğru utanç verici bir yürüyüş yapmak için döndü. Yürürken iç çamaşırınız gıcırdıyorsa gururun pek bir değeri yoktu. Yine de dönerken, daha yumuşak ışıklı bir bina gözüne çarptı. Gözlükleri yağmur damlalarıyla ıslandığı için binanın ince ayrıntılarını seçmekte zorlanıyordu (gözlüklerini çıkarırsa daha iyi görebileceğini düşündü Jungwon) ama kapının üzerindeki ucuz görünümlü neon tabela ona buranın muhtemelen kendi fiyat aralığında olduğunu söylüyordu. Gözlerini kısıp görebildiğinde buluşacakları yerin burası olduğunu fark etti.
Kaşları çatık, gözleri yağmurdan korunmak için neredeyse kapalı bir şekilde yaklaşırken bundan daha fazlasını düşünmedi. Açılan kapının üstündeki zilin neşeli şıngırtısı dışarıda kopan fırtınayla uyumsuz görünüyordu.
Gözlükleri hemen buğulandı.
Lanet olsun.
Jungwon bu kez daha yüksek sesle ofladı, gözlüklerini çıkardı ve sırılsıklam olmuş saçlarını gözlerine düştüğü yerden geriye doğru iterek burnundan aşağı yağmur suyu damlattı. Onları temizlemenin bir anlamı yoktu. Sırılsıklam olduğu için lensleri giysilerine sürtmek işleri daha da kötüleştirecekti. Jungwon kaderini kabullenmeden önce, yarı kör bir şekilde yol alması gerektiğini fark etti. Tökezleyerek ana tezgâha doğru ilerlerken, cilalı ahşabın üzerinde garip şekilli bir yumru fark etti.
"Bu bir- kahretsin hareket etti- bu bir kedi! Jungwon şaşırmış bir halde durakladı.
Köşede beliren garsonun yüzü tepkisini daha da belirginleştirdi. Yüzüne boyanmış bıyıklar yeterince açıklayıcı olmadıysa, adamın kafasındaki kedi kulakları Jungwon'un bu özel işletmenin teması hakkında bilmesi gereken her şeyi anlattı. En kötüsü de sesin tanıdık olmasıydı.
"İyi günler ve Kedi Kulübü Kafe'ye hoş geldiniz! Ben Jay ve bugün sizinle ben ilgileneceğim, aradığınız sadece kendinize ait bir masa mı?" Jungwon bu soruyu duyarken gözlerini hızla kırpıştırdı, gözlükleri olmadan şaşkındı ve ani ve beklenmedik ortam değişikliğinden dolayı biraz kafası karışmıştı.
"Jay sen iyi misin..? Burası da ne ve niçin BÖYLE GİYİNİKSİN?"
"Uyum sağlasana be yarim... maaşımdan keserler müşteri memnun değilse." Jungwon bunun "Aşkım, Poseidon'un göt deliğinden yeni çıkmış gibi görünüyorsun" demenin en kibar yolu olduğunu düşündü. Söylemeye gerek yok, ima doğruydu ve Jay'in dediklerini kabul etti, yüzündeki yağmurun en kötüsünü silmeden önce gözlüklerini temizledi. Gözlüklerini takıp, kafenin etrafına bakarken şaşkınlığını gizlemeye çalışmadı.
Mutfak dışında nispeten küçük ve açık planlıydı. Duvarlarda pelüş kabinler, odanın ortasında masalar sıralanmıştı ama Jungwon'un dikkatini çeken bu değildi. Görünüşe göre ana tezgâhtaki kedi yalnız değildi ve bu kediler tanıdıktı. SULTANIN YAVRULARI??? Jungwon vazgeçmeden önce en az on beş kedi daha saydı; bazıları yerde, masalarda ya da kurulmuş küçük raflarda uzanıyor, diğerleri ise nispeten az sayıdaki müşteriyle etkileşime giriyor ve onlarla oturuyordu. "Jay... kendime gelemiyorum niçin Sultan'ın bebeler burada ve tanımadığım bir çok kedi var..? SEN NEDEN BURDASIN NEDEN KEDI KULAKLARI TAKIYORSUN BİR ŞEY DESENE BE AYI!"
"Ya sevgilim BAĞIRMASANA AÇIKLAYACAĞIM."
Bu gizemin asla çözülmeyeceğini anlamıştı. Jungwon dikkatini kedi sürüsünden ve duvarlardaki açıkçası rahatsız edici renk uyumsuzluğu olan dekordan uzaklaştırarak kedi kılıklı sevgilisine geri döndü. Kıyafeti de temalıydı, gülünecek kadar cimriydi ve kesinlikle sinemalarda gösterime giren son 'Kedi Kadın' filminden faydalanıyordu. Jay yine de işe yarıyor gibiydi, Jungwon'un takdir edebileceği şekilde çekici ve yumuşaktı.
"Dışarının oldukça boktan olduğunu biliyorum, bu yüzden istediğiniz kadar kalmakta özgürsünüz - bir şeyler sipariş ettiğiniz sürece!" Jay cıvıldadı ama Jungwon'un dikkati hâlâ kıyafetindeydi.
"Ne zaman açıklayacaksın?""Aşkım mesaim bitsin dur bi."
"Sana içecek bir şey getireyim mi?" Jay birkaç dakikalık sessizlikten sonra sordu. "Kahve olabilir mi?"
"Sıcak çikolata var mı?"
"Mükemmel! İstediğin yere otur, hemen getiriyorum!"
Jungwon tam olarak nereye oturacağını biliyordu. Oturduğu masanın üzerinde Jungwon'a yakın oturan kedi hoşnutsuz bir ses çıkardı ve muhtemelen Jungwon'un tüm vücudunun su içinde kalmasından rahatsız olmuş olacak ki aşağı atladı.Jay belli bir süre sonra çikolatasını getirip, karşısına oturmuş mahçupça oturuyordu. Jungwon açıklama beklerken Jay yapmıştı yapacağını.
"Yakışmış mı?"
"Burda ne bok yiyorsun?"
"Aşkım baksana Mini Sultanlar çok seviliyor müşteriler tarafından." Soruyu duymazdan gelerek cevap verdi. "Neden kedi kostümü giyiyorsun?" Jay homurdandı, sesi oldukça huysuz çıkıyordu.
"Sürpriz olsunve baba parası yediğimi düşünme diye kendi paramı kazanmaya çalıştım. Kötü mü ettim?"
Jungwon başını salladı ve gülmekten kaçınmaya çalıştı. "Kediler kesinlikle senin destekçin gibi görünüyor."
"Eee beğendin mi kedi kulaklı manitanı? Yakışmamış mı?" Jungwon sesli bir kahkaha attı ve Jay'in ensesine şaplağı geçirdi.
"Herkes görmesin Catboy sevgilimi... kıskanırım..."
"Yalan söylüyorsun değil mi? Sen ve kıskançlık? Hadi ordan..." Jay trip atarcasına yüzünü buruşturmuş ve geriye çekilip sandalyeye yaslanmıştı. Jungwon ise daha fazla tutamayıp iyice sesli gülmeye başlamıştı.
"Aptalsın, seni çok seviyorum."
"Ben de seniçok seviyorum sevgilim."
"Bi ara çıkar lütfen şu kulakları bak ciddiyi-"
"JUNGWON BENİ SEVMİYORSUN..." o gece bir çok şakaya beraber gülmüş ve fırtınanın varlığını bile unutmuşlardı ikili. Sıcak kahve ve sıcak çikolatalarını afiyetle içtikten sonra tabii ki sohbet gruplarına Jay'i atıp, bir de diğerleri ile eğlenmişlerdi.
2. yılımız geçti ama özel bi bonus olsun dedim sürpriz... SÜRPRİZZZ!!! OKUYAN HERKESE TEŞEKKÜR EDERİM! Hepinize çok teşekkürler çok iyi bakın kendinize!! 🩷 hatalar varsa kusura bakmayın iki kere kontrol bile etmeden attım hehehe
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kedilerimiz || Jaywon ✔
Khoa học viễn tưởngPPJays: KEDIN SULTANA TECAVUZ EDIYOR AL SU AZGIN KEDINI KAPIMDAN - texting & düzyazı #1 in enhypen #1 in jaywon #1 in sunsun