Jungwon
Jay ile apartmandan çıkmış, buz pateni yapacağımız alana gitmek adına otobüs durağına yürüyorduk şu an. Bir yandan da telefonuma bakabilecek mekan var mı diye bir sağa bir sola çeviriyordum kafamı. Gerçekten ümitsiz vakaymışım gibi hissediyordum şu an. Mıncır musluktan su içerken onu korkutacaktım ve bunu videoya alacaktım, tuvaletin üst kısmına yaslamıştım telefonu, video da açıktı hemde. Fakat mıncırı korkuttuğum gibi telefonumun olduğu yere zıpladı ve şlop. Telefonum (neyseki çişli olmayan) tuvaletin içine düştü öylesine... pek yeni bir telefon değildi ama ailem yenisini alır mıydı onu bilmiyordum. Jay'e bunu anlatamazdım çünkü ömrü boyu beni bu olay yüzünden zorbalardı ve ben akıl sağlığımı muhtemel olarak yitirirdim. Ben beş karış asık surat olduğumdan Jay daha da üstüme gitmiyordu ve konuşmuyordu, o konuşsaydı aslında rahatlayabilirdim. Jay'in sesini dinlemek beni sakinleştiriyor. Teselli veya ciddi bir şey olduğunda daha değişik ses tonu ile konuşuyor ve reddedemeyeceğim, gerçekten harika. O ses tonuyla konuşması kulaklara müzik desem abartmış olmam bile.
"Jungwon, Nereye? Yürüyerek mi gideceksin?" Jay'in sesi ile kendi içimdeki sohbeti susturdum ve eğik olan kafamı yerden kaldırıp etrafıma bakındım. Durağı azıcık geçmiştim, kafam cidden yerinde değildi ve pek düşünmüyordum. Sıkkınlıkla bir nefes verdim ve Jay'in yanına küçük adımlarımlan yaklaştım, tam yanında dikiliyordum. Bu dalgınlığımdan yanlış otobüse binme olasılığımdan dolayı Jay'e daha çok yaklaştım. O da yakınlaştığımı fark ettiğinde bir kolunu omzuma attı ve kafamı kendisine yaklaştırdı birden hızlıca.
"Yah, eğlenmeye gidiyoruz. Sıkma moralini bu kadar. Elbette tamir olur sadece suya düştü. Doğum gününde yenisini alırlar en kötü şekil."
"Normal su değil, tuvalet suyu desek." Bu dediğime kıkırdadığında ben de arkasından kıkırdamaya başaldım. Dediği doğruydu, bugün eğlenmeye gidiyorduk sonuçta moralimi daha da düşürüp diğerlerininkini de bozmamalıydım. Tam ağzımı açıp Jay'e beni sakinleştirdiği icin teşekkür edecekken otobüs gelmişti, Jay beni kolumdan çekip önüne geçmemi sağladı. Ardından omzumun üstünden kulağıma doğru konuştu.
"Dikkatin çok çabuk dağılıyor Jungwon, bin hadi." Birden yaptığından dolayı utanmıştım fakat hiçbir şey olmamış gibi otobüd kartımı basıp otobüsün içerisind ilerledim, tam karşımda bir yer gözüme çarpmıştı, hızlı adımlar ile olaraya ilerledim ve tek kişilik yere yerleştim. Tam oturduğumda da Jay gelmişti arkamdan.
"Bir tek kendine mi yer buldun yani?" Bana hayal kırıklığına uğramış gibi bakışlar attığında sadece gülümsemekle yetindim ve arkama iyice yaslandım. Koltuğumun sağ tarafında küçük bir boşluk vardı ve Jay tam da orada dikilmiş bana bakıyordu. Ben de yavaş bir şekilde kafamı kaldırdım ve ona dik dik bakmaya başladım.
"Yüzümde bir şey mi var? Niye öyle bakıyorsun lan?"
"Telefonunu ver." İlk önce bana kendi telefonumu uzattı, onu istemediğimi, onun kendi telefonunu istediğimi söylediğimde birkaç saniye yüzüme dik dik bakmıştı. Uzun süreli bakışına sinirlenip karnına bir tane çok sert olmayan bir yumruk geçirdim ve başarıyla telefonunu elde ettim. Telefonun ekranına bastığımda şifre vardı, Jay şifreyi görmemi bekliyordu sanırım. Bu yüzden de kıkırdamıştı! Fakat yanlış kişiye bulaştığını bilmiyor. Çok kendimden emin bir şekilde Sultan'ın doğum gününü girdim ve telefonu açtım tek seferde.
"Sen nerden... ya da neyse... belliydi biraz. Galeriye falan sakın girme ha." Şaşırmış sesinin üstüne birden sesi ciddileştiğinde merakla gözlerinin içine baktım. Nude falan mı çekiyordu o nasıl tembihleyiş? Pis herif. Tekrardan bakışlarımı telefonuna indirdim. Arkaplanı tabii ki Sultan'dı. Jay'i kedilere alerjisi vardı ama Sultan'a okadar bağlanmıştı ki umursamazdı alerjisinin azmasını. Her gün Sultan ile uyurdu kalkardı alerjisi de her gün tetiklenirdi ama umuramıyordu bile çünkü kedisi onu için çok daha önceydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kedilerimiz || Jaywon ✔
Ciencia FicciónPPJays: KEDIN SULTANA TECAVUZ EDIYOR AL SU AZGIN KEDINI KAPIMDAN - texting & düzyazı #1 in enhypen #1 in jaywon #1 in sunsun