Kedilerimiz || Jaywon ✔

39

Renkli loş ışıkları ve harika müzikleri ile Gangnam'daki eski pasaj her zaman Jungwon'ın favorisi olmuştu. Annesi Jungwon ile hel buraya gelirdi, küçüklüğünden beri değişmezdi bu favori mekanları, beraber ateri oynar, bir sürü bilet kazanır, minik Jungwon için hediyeler alınırdı. Sık sık Jungwon buraya gelirdi arkadaşlarıyla da, fakat bu sefer daha farklıydı. Arkadaşları ile değil, Jay ile gelmişti ve bu sıradan bi zaman da olmayacaktı, randevuydu bu. Dedikleri gibi tam saat altıda buluşmuşlardı ve Jay'in motoru ile buraya gelmişlerdi, ikisi yemek yemeği düşünmemişti bile. Tek dertleri bu buluşmaydı.

Onların randevuları diğerleri gibi değildi. Her ikisi de son derece rekabetçiydi ve şu an birbirlerini en iyi şekilde yenmek ve günün sonunda "en çok bilet kazanan" ödülünü almak için aralarında sessiz bir savaş ilan etmişlerdi. On oyundan dokuzunu kazananı Jungwon olmuştu bile ve sonunda kazandıkları biletleri daha demin tüm parasınıcboşuna harcamış ağlayan bir çocuğa vermişlerdi çünkü atari salonunun ganimetlerinden herhangi birini almakla gerçekten ilgilenmiyorlardı ikisi de. Onları ilgilendiren şey rekabet ve bunun heyecanıydı.

Jay, Jungwon için doldurulmuş peluş ödülü kazanmak üzere hileli pençe makinesinde şansını deneyecekti. Çoğu zaman Jay başarırdı, diğer oyunlarda kötü olsa bile Jay makine oyunlarında usta olduğunu çok rahat bir şekilde söyleyebilirdi. Odasının peluş oyuncaklarla dolup taşması da bunu kanıtlıyordu. Bu özel oyunda, atari salonunun sunduğu diğer eğlencelerin aksine, heyecan verici olan sonunda ödülü almak değil, söz konusu ödülü Jungwon'a teslim etmek ve karşılığında ona hediye edilen en muhteşem gülümsemeyi almaktı. Bu her şeye değerdi. O gülümseme Jay'e kendisini dünyanın kralı, gelmiş geçmiş en zengin adam gibi hissettiriyordu. İsterse Jungwon'a hayatlarının geri kalanında her gün makineden bir pelüş oyuncak hediye edebilirdi, bu konuda kesinlikle esrarengiz bir yeteneği vardı ama o zaman hediyenin yeniliği kaybolurdu, değil mi?

Akşam, Jay'in verdiği akşam yemeği sayesinde neşeli bir şekilde sona erecekti fakat oyuna o kadar dalmışlardı ki, yaptırttıkları rezervasyon saatini kaçırmışlardı. Kısaca yemek planları iptal olmuştu fakat ikili bunun farkında bile değildi. Sıkılmadılar oynadılar, dövüştüler ve didiştiler. Birbirlerinin zaferlerini alkışladılar ve birbirlerinin kayıplarını teselli ettiler. Tanıdıktı, eğlenceliydi, sıcaktı.

Jay atari salonunun arka tarafındaki tanıdık pençe makinesine doğru yürüdü, elinde bozuk para, hoşlandığı çocuk için bir ödül kazanmaya hazırdı. Fakat bu gece farklıydı.
Jungwon yanındakine uzanmak için elini uzattı ve onu adımlarının ortasında durdurdu.

"Bana bırak. Ben denemek istiyorum!"

Jay şaşkındı ama hoş bir sürpriz olmuştu. Jungwon pençe makinesinde pek iyi olduğunu söyleyemezdi kendine. Diğer oyunlarda iyiken pençe makinesinde tek kelimeyle berbattı.

İlk randevularının akşamında makineye giden Jay değil, geceyi iyi bir şekilde bitirmek için bir ödül kazanmak üzere ilk adım atan Jungwon olmuştu. Fakat sevimli bir aptal olan Jungwon her denemesinde başarısız olmuştu, ta ki Jay sonunda zavallıya acıyıp ona yardım edene kadar. Jay yaklaştı, göğsünü Jungwon'ın sırtına dayadı, elleri ellerini örtmek için uzandı. Jungwon bir an için gerildi ama kendisini hemen sakinleşirip Jay'e yaslandı ve Jay Jungwon'ı nihayet istediği ödüle kavuşması için yönlendirdi. Ondan gelen neşe patlaması Jay için her şeydi. Jay o andan itibaren doldurulmuş peluş oyuncağı değil ama Jungwon'nın o güzel gülümsemesini kazanmak için kontrolü ele alıp makineyi fethetmeye karar verdi.

Ama bugün Jungwon buna izin vermemişti. Kendinden emin bir şekilde, görevini tamamlamaya kararlıydı. Jay, Jungwon'nın makinenin önündeki pozisyonunu almasını, parmak eklemlerini kırmasını, boynunu germesini ve önündeki yoğun savaşa hazırlanmak için omuzlarını döndürmesini izledi. Jungwon daha sonra makinenin üzerine eğildi, parmakları sanki bunu daha önce milyonlarca kez yapmış gibi kontrollerin üzerinde yuvasını buldu. Jay'in bilmediği bir şekilde makineyi alt etmişti.