merhaba merhaba oy ve yorum dileniyorum
****
"biz geldiik!" minjeong açılan kapı ve gelen yüksek sesle yatakta doğruldu. gözü solundaki dijital saate ilişti, saatin daha 9 bile olmadığını fark ettiğinde oflayarak yatağa geri yattı. "ne yapıyorsun? kalk hadi."
"saat daha 9 bile değil ning ne yapıyorsunuz bu saatte?"
"kahvaltıya geldik. ayrıca bu oda neden bu kadar toplu?"
"o ne demek?" diye sordu minjeong yatakta doğrulup battaniyeyi üstünden çekerken. ningning de bu sırada koltuk değneklerini tutmuş önünde bekliyordu. "odan her geldiğimde dağınık olduğu için şaşırdım."
"hizmetçiler sürekli odamda da ondan." minjeong göz devirdi. yavaşça ningning'den destek alarak ayağa kalkarken yüzünü buruşturdu. "kendin tuvalete gidebiliyor musun?"
"evet halledebilirim. hepiniz mi geldiniz?"
"evet aşağıda, mutfaktalar. bir de minjeong..." ningning'in duraklamasıyla minjeong kafasını kaldırıp arkadaşına baktı. tek kaşını hafifçe kaldırarak devam etmesini işaret ettiğinde ningning boğazını temizledi. "wonyoung da gelmek istedi hayır diyemedim. bir sorun olur mu?"
"olmaz. tuvalete girip gelirim ben."
"beklememe gerek olmadığına emin misin? üstünü değişmeyecek misin?"
"pijamalarımla mutluyum." dedi minjeong omuz silkip. "pekâla. bir şey olursa bağır."
"tamam tamam git haydi."
ningning odadan çıktığında minjeong yavaş yavaş odasındaki banyoya girdi. normalden daha uzun da sürse işlerini halledip banyodan çıktığında yatağının yanındaki telefonunu görünce içinden küfretti.
"neden ning'den almasını istemedim ki?" iç çekip bağırmak için gücünü topladı. "ning!"
çok geçmeden birisi koşarak geldiğinde minjeong hafifçe zıplayarak kendini kapıya döndürdü. "bir şey mi oldu?"
ningning'i bekleyen minjeong karşısında wonyoung'ın durduğunu gördüğünde afalladı. "ha şey telefonumu alacaktım da zor oluyor bunlarla eğilmek."
"tamam alayım ben. nerede?"
"şurası." minjeong'un kafasıyla işaret ettiği yere wonyoung hızlıca gidip telefonunu aldığında yüzünde büyük bir gülümsemeyle sarışına döndü. "başka bir şeye ihtiyacın var mı?"
"yok teşekkür ederim."
"merdivenlerden nasıl iniyorsun?"
"asansörle iniyorum."
"oha." wonyoung'ın tepkisine minjeong gülerken boyca uzun olan kızın yüzü kızarmıştı. "sen önden inebilirsin istersen. ben yavaş yürüyorum malum."
"pekâlâ. gidebilirsin tek başına ama değil mi?"
"gidebilirim." wonyoung kafa sallayıp odadan çıkarken minjeong da yavaşça onun ardından çıktı. ağır ağır asansöre gidip aşağı indiğinde çok da ilerisinde olmayan mutfağa doğru yürüdü
ŞİMDİ OKUDUĞUN
chemistry issues [winrina]
Fiksi Penggemarminjeong: annem bana kimya öğretmesi için birini bulmuş !age gap