Ruh Çağırmak

76 8 17
                                    


Sessizce içeriye girdim. Karşılaşacağım şeyden ciddi anlamda korkuyordum. Belki de bilemiyorum içeriye girmek yerine kapıda bekleyip polisi arayabilirdim.

Gerçi içeriden de hiç ses gelmiyordu. Sanki kimsecikler yokmuş gibi sessizdi. Belki de bilemiyorum alacaklarını almış ve ben gitmeden gitmişte olabilirlerdi. Gerçi benim de televizyon ve laptabım dışında değerli bir eşyam da yoktu. Dolayısıyla benim için büyük bir kayıp olmazdı.

Tam ben salonun kapısından adımımı atmıştım ki üstüme doğru patlatılan konfetiyle korktum ve çığlığı bastım.

"Süprizzzz!" herkes hep bir ağızdan bağırdığı esnada bende yaşadığım şaşkınlığı üstümden atarak onlara gülümsedim. İnanamıyorum bu gün benim doğum günümdü ve benim bile aklımdan çıkmıştı.

"Yaa inanamıyorum, herkese teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettiniz" sevinçle bunu söylerken iki kuzenim bana doğru geldi. Doğum günümü onlar organize etmiş olmalıydılar. Onlardan böyle bir şeyi beklemezdim ve beni fazlasıyla şaşırtmışlardı.

"Bunu siz planladınız değil mi?" diye sorduğumda başlarını sallayarak onahladılar.

"Anahtarı her zamanki gibi paspasın altına koyduğun için kapıyı açmak zor olmadı." Kıvanç bunları söylediği anda benim jetonum da düşmüştü. Tabi ya anahtarlarımı evde unuttuğum için yedeklerini de paspasın altına koyuyordum. Neredeyse polis çağıracaktım iyi ki çağırmamışım.

"Doğum günün kutlu olsun kuzen." diyerek ikisi de bana sarıldığında ben de onlara karşılık verdim ve teşekkür ettim.

Deniz de yanıma geldiğinde şakacıktan ona kızdım.
"Hiç de çaktırmıyorsun bana doğum günü partisi hazırladığınızı." haklı serzenişime karşın gülümseyerek bana baktı. Benden daha hızlı gelmişti. Tabi onun arabası olduğu için böyle olması gayet doğaldı.

"Evet doğum günü kızı olduğun içindir. Doğum günün kutlu olsun kuzucumm." diyerek bana sarıldığında ben de ona sarıldım ve hayatımda olduğu için teşekkür ettim.

Gelen bir kaç arkadaşımız daha doğum günümü kutladıktan sonra hediyelerimi verdiler ve pastanın mumunu üflemesiydi kesip yenmesiydi derken baya geç olmuştu. Ve de Denizle kuzenlerim hariç gelen arkadaşlarım evlerine gitmişti.

"Pekala şimdi ne yapmak istersiniz?" diye sorduğunda Deniz herkes aynı anda düşünmeye başladı. Evet standart bir doğum gününde yapılabilecek neredeyse her şeyi yapmıştık. Saatte on bir olmuştu. Bu saatten sonra da daha fazla ne yapılabilirdik ki?

"Ruh çağırmaya ne dersiniz?" Kıvanç bunu söylediği anda ona gözlerimi pörtleterek bakmıştım. Hadi ama böyle bir şey yapmak hiç de mantıklı değildi kimsenin buna katılacağını sanmıyordum.

"Bana uyar." Deniz bunu söylediğinde şaşırarak ona baktım. Deniz bu tarz şeylere inanan ve korkan birisiydi aslında...

"Evet bana da uyar zaten dört kişiyiz eğlenceli olabilir." Azra da kabul ettiğini söyledikten sonra herkesin bakışları bir anda bana doğru dönmüştü. Pekala bu durumda her ne kadar çoğunluğa uymak istemesem de kabul etmek zorunda kaldım.

"Tamam tamam ben de varım." dediğimde üçü de heyecanlanmıştı. Ruh çağırmaya dünden razı olduklarından haberim yoktu. Neyseki ben bu tarz saçma hurafelere inanan birisi değildim. O yüzden de etkilenmeyeceğimden adım kadar emindim.

"Peki nasıl çağırmayı düşünüyorsunuz?" Deniz'in sorusu fazlasıyla mantıklıydı. 'Gel ruh gel buraya sana mama vereceğiz.' mi diyecektik sanki?

"Fincana ne dersiniz?" diye sorduğunda Azra bana da mantıklı gelmişti. Sonuçta elde avuçta bir şey yoksa fincanla çağırmak en mantıklı seçenek oluyordu.

Karanlık TarafHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin