4. Bölüm

92 7 0
                                    

Tekrar servise yürüyordum. Şu dört salağın ortasına oturmak hiç tercihim değildi. Şansımı... Küfür yok! servise bindim. Oturur oturmaz Kafamı ellerimin arasına Alıp "off" diye kimsenin duyamayacağı şekilde mırıldandım. Okula gelene kadar da o pozisyonda oturdum. Okula gelir gelmez inanılmaz bir heyecan dalgasıyla çantamı kaptım ve Koşarak aşağı indim. Bu neden böyle ben de bilmiyordum. ÇOĞU kişinin aksine okulu seviyorum. Hayır, inek falan değilim. Gerçekten. Aslında çoğumuz okulu sevmediğini zanneden kesimiz. Okula gitmek istemeyiz fakat evde kalınca pişman oluruz. Sıkıntıdan patlarız. Bu Yüzden okulu sevdiğimde karar kıldım. Hızlı adımlarla Sınıfa doğru Yürüdüm. Ta ki Karşımda Burak'ı Görene kadar. Aylak aylak gülümsedi. "Hayır! Günün başından olmaz!" Dedim. Kısık sesli bir kahkaha Attı ve yoluna devam etti. Arkasından bakakaldım. Neden tüm erkekler böyle olmak zorunda ki? Koyu mavi hırkasının Kapüşonunu kafasına geçirmişti. Hırkasından sallanan ipleri görebiliyordum. Tek omzuna simsiyah bir Çanta asmıştı. Tek kaşımı kaldırmaya çalıştım ama başarısız oldum. Tipten tipe girdiğim için bana bakan birkaç kişiye ters bakışlar atarak Burak ın girdiği yoldan içeri girdim. Rengarenk çantama bir bakış attım. Sonra çantamı tek omzuma aştığımı farkettim. Sertçe nefes verip çantamın diğer askısını yakalamaya çalıştım. Yaklaşık on beş saniye sonunda bunu başardığımda diğer askıyı diğer koluma geçirdim. Burak özentisi olarak anılmak istemiyordum. İğrenç bir durum olurdu. Hızlı adımlarla sınıf Kapısından içeri girdim. Gözlerim Melis i aradı. Okula gelmemiş. Lanet olsun! Derin? Yok! Asena? Diğer sınıflarda takılıyordur kesin. Lanet olsun! Lanet sırama çantamı Astım ve sandalyeme sindim. Teker teker dört kenarım da doluyordu. Derken birinci ders başladı. Off diye fısıldadın ve kafamı kitaba yapıştırdım. Derslerden bi bok anlamıyordum. Ne, ben küfür mü ettim ? Allah kahretsin. Bok küfür değil. Besinlerin Oksitlenmiş Kalıntısı demek sadece. Oldukça bilimsel bir şey. Küfür değil! Kafamı hızlıca iki yana salladım. Onca zamandır beni izleyen Emre komik davranışlarım sayesinde kahkahasını tutamadı. Ona ters bakışlarımdan birini yollarken Burak a döndüm. Bugün neden böyleydi? Hiç havasında değildi. Dudak büktüm. Neler oluyordu bu mal çocuğa? Zil çalınca Burak ın yanına gitmekte karar kıldım. Şimdi Kafamı derse vermeliydim. Ahh niye olmuyordu? Lanet olsuun! Başımı ellerimin arasına aldım. "Kızım sen iyi misin?" Dedi hoca. kime dediğini görmek için Gözlerimi etrafta gezindirdim. "Cemre bugün sende bir Şeyler var ama anlayamadım. "
"Yok bişeyim hocam ya." Dedim. Hoca bana kuşkulu bakışlar yollayarak ders anlatmaya devam etti.hoca arkasını döner dönmez Kafamı sıraya yasladım. Emre bir anda kahkaha atmaya başladı. Burak' a iyice yaklaşıp bir Şeyler demeye çalışıyordu.sırama iyice sindim.
Emre ,"Tahtaya baksana olum." Deyince Kafamı kaldırdım. Fesat bunlar. "Iyy!" Diyerek ellerimi yüzüme kapattım. Kahkahaları daha da Büyüdü. Ben de ortak oldum. Her şeyi yanlış anlayan, mal ın sözlükteki anlamıydılar resmen. Omuz silktim. O anda zil çalmaya başladı. Yüzümdeki tebessümle Burak ın yanına doğru ilerledim. Ondan ne kadar hoşlanmasam da bir sorunu varsa bilmek istiyordum. "Bir sorun mu var?" Dememle bana bakmaya başladı.
"Yok. Ben iyiyim." Dedi. Ona garip garip bakmaya başladım:
"Tuhaf davranıyorsun."
"Uyandığın gibi okula gelince sana da olmuyor mu? Biraz geç uyumuştum sadece."
"Hm, peki. Öyle olsun."
Bana hafifçe gülümsedi.
Zil çaldı. Hoca içeri girdi. Emre ile Burak tekrar tekrar konuşuyorlardı.
"Bu yer düzeninden memnun kalmadım." Dedi hoca Burak ile Emre ye ters bakışlar atarken. "Burak, sen en arka köşeye geç."Dedi. En arka köşe... Sınıfın en arka Sırası boştu. Oraya kimse oturmak istemezdi. "Cemre, sen de erkeklerin Arasında kalmışsın hep. Sen de Burak ın yanına geç." Dedi. Tepki vermek istemedim. Çantamı sürükleye sürükleye Burak ın yanına geçtim.
Burak simsiyah bir çocuktu. Ben ise rengarenk bir kız. Burak'ın yalan söylediği apaçık ortadaydı. Uyku falan değildi bu. Başına bu kadar kötü ne gelmiş olabilirdi ki? Uzun bir süre Burak'ı süzdüm ve dudak büktüm. Bana bakıp Kısık sesli bir kahkaha Attı. "Yeni sıra Arkadaşı benden çok hoşlanmış Olmalı."
"Ne? Ben? Önüne dönsene be mal! Rüyanda görsen iyidir. "
Tekrar kahkaha Attı.
"Rüyalarımda ne işin olabilir ki senin?"
"Off, kes sesini ve dön önüne!"
Kısık sesli bir küfür mırıldandım. Bu ağzımdan süzülürken Gözlerim kocaman açıldı. Kendime inanamayarak çenemi kapatmaya karar verdim.
"Masum Cemre küfür de mi edermiş?"
"Küfür falan etmedim seni salak!"
"Bana yalan mı söylüyorsun sen?"
"Evet, küfür ettim ama etmem yani istemeden olduu!"
Hay Allahım. Ya ben ne kadar mal bir insanım böyle!!!
Tek kaşını kaldırdı ve bana garip bir bakış attı.
Dudağımı ısırdım. Lanet olsun.
"Demek ki istemeden oldu küçük kız."
"Küçük kız nedir ya düzgün Konuş benimle."
"Emirleri ben veririm."
Gözlerimi devirdim. "Ne kadar malsın sen ya?"
Bana baktı ve tüm dişlerini göstererek sırıttı.
Hani bembeyaz dişlerin olabilir ama bundan bana ne? "Gülme." Diye fısıldadım tekrar.
"Emir verme dedim. Küçük kız."
"Seninle konuşmayacağım!"
"Küsüyor musun bana? Ağlayacağım şimdi." Deyip tekrar gülmeye başladı.
"Ya keser misin sesini? Dersi dinleyemiyorum!"
"Bir de ineksin öyle mi küçük kız?" Dedi tavana bakarak.
"Inek falan değilim. Kapa çeneni artık." dedim göz ucuyla ona bakarak.
"Küçük kız, tipim değilsin ilgimi-"
"Tipin falan olmak istemiyorum zaten gerizekalı!! Önüne dön ve işine bak artık!!"
"Sakin ol küçük."
Gözlerimi devirdim.
"Eğer bir daha bana 'küçük kız' dersen kimse seni elimden kurtaramaz!"
Kahkaha atmaya başladı. Komik bir şey mi demiştim? Gayet normal konuşmuştum ben.
"Komik mi? Ah, senin gibi gerizekalılara söylenmişse komiktir. Nefretime bile Layık değilsin."
"Olmayı da istemiyorum."
"Tamam konuşmuyoruz artık. Önüne dön ya, bana diyorsun ama kendi haline bak! Benimle ilgilenmeyi kes!"
Kısık sesli bir kahkaha atarak önüne döndü. Mal mıydı neydi la bu?
O anda hoca konuşmaya başladı:
"Evet, süreniz doldu. Yeni sıra arkadaşınızı tanıyabildiniz mi?"
Burak la ikimizin de gözleri kocaman kocaman oldu. Hoca da bunu fark etmiş olacak ki, bize dönüp sırıttı.
"Burak, kalk ayağa. Cemre yi anlat bakalım bize."
Burak sırıttı.
"Hocam, Cemre derslerini çok iyi dinleyen uslu bir kız. Ha, bir de çok küfrediyormuş. Bana bu kadarını Anlattı maalesef." Dedi.
Hoca çok şaşırdı.
"Cemre, kalk bir de sen Burak ı anlat."
Ne anlatacaktım ki ben şimdi!? Lanet olsun!
"Hocam, Burak emir vermeyi seven biri. Bana bu kadarını anlattı." Deyip dudak büktüm. O anda zil çaldı.
"Siz ikiniz Yanıma gelin." Dedi hoca.
Burak ile birlikte oflaya oflaya hocanın yanına gittik.
"Evet, birbirinizi tanıyamamışsınız. Bu akşamki ödeviniz birlikte bir yerlere gitmek. Yarın sabah birbiriniz hakkında yeterince bilgi sahibi olup geleceksiniz."
NE? BU AKŞAM BURAK ILE BIR YERLERE GITMEK MI? ALLAH KAHRETSIN!
Multimedia:Asena

SonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin