5. Bölüm

58 5 2
                                    

Burak ile birlikte okul Kapısından çıkıyorduk. Ben ne günah işlemiştim bunu yaşayacak kadar ya? Lanet olsun! Burak da aynı durumdaydı.
"Bir Şeyler içelim mi küçük kız?"
Çarpık çarpık sırıttım.
"Yemezler canım. İçine bişeyler katacaksın ve uyuyakalacağım. Sonra da masum masum beni evime bırakıp ödevinden kurtulacaksın değil mi? Yemezleer."
Bana attığı garip bakışlardan sonra gülümsedi:
"O hayalgücünden ben de istiyorum Cemre. Ve sen bana canım mı dedin?"
"Yoo."
"Canım dediin."
"Yok lan hadi ordan dön önüne işine bak."
Suratım kıpkırmızı kesilirken Ellerimi yumruk yapmış, sıkıyordum. Burak da Kısık sesli kahkahalar atıyordu.
"Ne gülüyosun be, ilk kez mi kız görüyorsun sen?"
"Senin gibi saf olanını ilk kez görüyorum."
"Yaa, tabi. Gerizekalı. Ne yapacaksak yapalım artık."
"Bence bir Şeyler içmeliyiz."
"Beni iğrenç barlara götürmeyeceksin sen değil mi?"
"Hayır." Dedikten sonra ufak bir tebessümle devam etti:
"Seni muhteşem bir yere götürüyorum."
"Hadi inşallah." Dedim ve Gözlerimi devirdim.
Hızlı hızlı yürüyordu. Ben de onu normalden büyük adımlarla takip ediyordum.
"Yavaş ol biraz mal."
"Birbirimizi tanımak için bu çileyi çekiyoruz farkında mısın? 'Mal' ı hocaya anlatabilirim."
"Tamam ya pis ispiyoncu bildiğini yap."
Gülümsedi.
"Çok çocuksusun. Ciddi ol artık biraz."
"Diyene bak! Hem gülüp hem de ciddi ol diyorsun."
"İşte Geldik küçük kız!"
Geldiğimiz yer deniz manzaralı lüks bir restorandı. Gözlerim kocaman bir şekilde restorana doğru ilerledim. Gülümsedi.
"Seveceğini biliyordum."
"Ama burası çok güzelse ben ne yapabilirim?"
"Tabii tabii, suç Restoranın. Oturmayı düşünüyor musun?"
"Ha." Dedim ve kenarlara dizilmiş tahta masalardan birine oturdum. Burak da karşıma oturdu. Bir garson geldi ve bizden siparişleri aldı.
"Ben kahve içeceğim. Bu kız da kahve içecek. Iki kahve."
"Hayır! Ben milkshake içeceğim."
Burak bana ters ters baktı:
"Kuralları ben koyarım küçük kız."
Dudak büktüm:
"Ukala.."
Garson "iki kahve?" Dedi onaylarcasına.
"Evet." Dedi Burak.
Garson gider gitmez not defterimi çıkardım ve bir Şeyler karalamaya başladım.
"Ne yazıyorsun oraya ?"
"Önemli bişey değil."
Not defterimi hemen kapattım. Kahretsin!
Burak bana şüpheli bakışlar atarak defteri elimden çekti. Sandalyeme iyice sinmeye başladım.
"Kaba ve mal mı? Bunları okulda okumayacaksın Cemre."
"Niyeymiş? Kaba ve malsın sen."
"Ben de o zaman hocaya senin sürekli küfrettiğini söylerim."
"NE!?! Yalan mı söyleyeceksin?"
Bana küçümseyerek baktı:
"Derste benim çok Yakışıklı olduğumu söyleyeceksin."
"Burak, cidden malsın."
Burak kahkaha atmaya başladı.
"şakadan da anla biraz küçük kız."
"Aptal çocuk diyeceğim ben de sana o zaman."
"Hayatımda duyduğum en berbat lakap."
"Olabilir."
Bakışlarımı bize doğru gelen garsona çevirdim. Elinde iki türk kahvesiyle geliyordu.
"Ama ben.. Frappucino bekliyodum.." Dedim hayal kırıklığıyla.
"Burası starbucks a falan mı benziyor cemre? Ama ben de latte falan beklemiştim." İkimiz de umutsuzca garson un uzaklaşışını izledik.
"Ne yapacağız?" Dedim umutsuzca .
Elimi yakaladı ve sırıtmaya başladı. Elimi tutunca afallamıştım ama elimi geri çekmedim. Sadece o Anlamsız ifademle Burak ın suratına bön bön bakmaya başladım.
"Kaç!" Diye fısıldadı. Ben daha itiraz etmeye fırsat bile bulamadan koşmaya başlamıştı. Deli miydi bu ya? Elimi tuttuğu için ben de koşmak zorundaydım.
"Salak dursana ne yapmaya çalışıyorsun sen!?"
Sadece gülümsedi ve koşmaya devam etti. Uygun bir yere gelince elimi Bıraktı ve ellerini dizilerine koyup eğildi. Ben de duvardan güç alıyordum.
"Neden böyle bir mallık yaptın?"
"Mallık değildi. O kahveleri ödemem!"
"Ben ne güzel milkshake içecektim salak!"
"Olabilir."
Gözlerimi devirdim.
"Şimdi nereye gidiyoruz?" Dedi Burak.
"Kuralları sen koymaz mıydın aptal çocuk?" Aptal çocuğu üzerine basa basa söyledim.
O da Gözlerini devirdi. "Sıra sende. Seni tanımam Lazım aptal!"
Kafamı geriye atıp gülümsedim.
"Lunapark a gidiyoruz."
Burak ın gözleri kocaman açıldı.
"Sen çocuk musun Cemre saçmalama."
"Çocuklara hiç de uygun olmayan bir lunapark a gideceğiz Burak."
Bana çarpık çarpık sırıtarak baktı.
"Ya bir kere de fesatlık yapmazsan olmaz mı gerizekalı!" Diye bağırdım. Kahkaha Attı. Ama tedirgin bir kahkahaydı. Yoksa.. YOKSA BU MAL LUNAPARKTAN KORKUYOR MUYDU? Bu düşünce suratımda güller açmasına sebep oldu.
"Kararım kesindir. Lunarpark a gidiyoruz."
Belki bin beşyüzüncü kez göz devirdi. Gülümsememi durduramıyordum. Evet! Lunaparktan korkuyordu!!!

SonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin