6. Bölüm

79 6 4
                                    

"Doğumgünü kızı geldi!" Diye bağırdı Melis. Bereyle atkıyı çıkarıp Burak ın eline sıkıştırdım. Gülümsedi. Koşarak içeriye girdim. Salona girince Derin ve Asena'yı yan yana görünce mutluluktan uçacaktım resmen! Melis, Asena yi da çağırmıştı! Benim için! Bu benim için en büyük hediyeydi işte.
"Erkek de gelecek dimi?"  Dedi Burak Melis e bakarak. Melis:
"Niye, sen erkek misin ki?" Dedi burak a ters ters bakarak. Anırarak koşma ve ooooo diye bağırma isteğimi içime bir yerlere attım ve Burak a pis sırıtış 13 ü attım. Bana da o Demişti intikam intikam intikam!!! Burak ın suratı düşmüştü. Derin "çağırdık Burak. Sen de uzatma Melis." Dedi ters ters bakarak. Burak Gülümsemeye başladı. Bu çocuk daha bu sabah çok mutsuzdu niye şimdi sırıtıp duruyordu şapşik? Gözlerimi devirdim.
"Kimi çağırdın Melis ?"
"Süpriz." Dedi ve gülümsedi. Of.
Birkaç dakika sonra Kapıdan Emre, Murat ve Oğuzcan girdi.
"Melis böyle süpriz mi olur ya!" Diye Çığlık attım. O 'mükemmel' Dörtlü doğumgünümde tekrar mı birleşecekti!
"Sürprizler şaşırtmalı tatlıım." Dedi Melis gülümseyerek.
"Gerizekalı.."
Dört erkek dört kız karşı karşıya oturduk. Melis:
"Oyunları getireyim!" Diyerek kalktı ve çekmecelere doğru ilerledi. Tabu ve bir
Şişe çıkardı.
"Ilk tabu oynayalım, pastadan sonra da günü Şişe çevirmeceyle kapatalım." Dedi Asena. Herkes onayladıktan sonra tabuyu açtık. Kızlar-erkekler olarak Takımları oluşturduktan sonra oynamaya başladık.
"Ilk Melis." Dedi Derin. Ben de bunun üzerine kart çektim. 'Paranoyak' nasıl anlatacaktım ya ben bunu!
"Hani böyle bişeyler görmeye başlarsın bişey olursun." Erkekler karşımızda gülüyorlardı. "Olmayan bişey görürsün?"
"Halüsinasyon?" Dedi Asena.
"Hayır ya işte onu görmeye ne denir?"
"Süre doldu!" Dedi oğuzcan. Göz devirdim.
"Paranoyak salaklar paranoyak!!"
Hepimiz güldük.
"Sen anlatamadın canım valla." Dedi derin. Gülümsedim:
"Her bok yasak kelime ama!" Tekrar güldük. Kartı Emre çekti.
"Kurufasulye" der demez hepsi birlikte koro halinde
"Pilav." Dedi.
"E yuh!" Dedim.
"1-0" dedi Murat.
Kartı Melis çekti:
"Koyun ne yer?"
"Ot!" Dedim.
"Başka?"
Grup farklı farklı tahminler yürütüyordu.
"Çimen."
"Çiçek."
Yok! Bilemiyorduk! Koyun ne yer ki başka ?
"Süre doldu." Dedi bu sefer Emre.
"Marul marul!" Dedi Melis.
"Koyun marul mu yer salak!" Dedim. Melis omuz silkti:
"Yer tabii." Bunun üzerine tekrar güldük.
Kartı oğuzcan çekti:
"Gökten bişey yağar."Dedi oğuzcan.
Tekrar koro halinde
"Yağmur!" Dediler.
"2-0" dedi Burak sırıtarak.
"Offf tamam kazandınız. Bırakalım bu oyunu!" Dedim. Herkes ufak bir tebessüm etti. "Öyle olsun küçük kız." Burak a da öldürücü bir bakış attıktan sonra tabuyu toparlayıp çekmeceye geri koyduk.
Melis mutfağa gitti.
"Devam etseydik ya tabuya?" Dedi Emre dalga geçerek.
"Yok Canım saçmalamayalım."
"Sen bana canım mı dedin?"
"Off yemin ederim hepiniz aynısınız."
Tekrar güldük.
Birkaç dakika bekledikten sonra kapıda Melis İ gördüm. Elindeki bir yaş pastayla yanımıza geldi. Tam hepsi ağzını açmışken:
"Tamam şarkı falan söylemeyelim direk yeme kısmına geçmek istiyorum." Herkes tebessüm ettikten sonra yaş pastayı kesip tabaklara koyduk ve yedik. Herkes bana hediye uzatıyordu. İlk melisin hediyesini açtım. OW MAY GAD!!! Melisim, bebeğim bana aylardır deneyip alamadığım tişörtü almıştı!" Melisin kucağına atladım ve çığlık attım. Sonra derin. Çok tatlı bir takı kutusuydu! Teşekkür ettikten sonra oğuzcan ınkini açtım. Sonra Murat, sonra da Emre. Burak bana hediyeyi uzatırken ağzım açık kalmıştı.
"Oğlum sen the flash falan mısın lan Nası gidip aldın o hediyeyi hemen?"
Burak tebessüm etti.
"Bu kadar aptal olma küçük kız. Önceden haberim vardı tabii. Sadece bugün olacağını bilmiyordum. Hediye hep yanımdaydı.."
Aptal aptal gülümsedim:
"Teşekkür ederim." Neden kucağına atlayıp ona sarılmak istiyordum? Ahh gerizekalıyım ben ondandır. Kafamı bu düşüncelerden arındırdıktan sonra hediyeyi açtım. O kolye.. O kolyeydi!! Melisle ikimizin vitrinde görüp aşık olduğu ama okul dönüşü yanımızda fazla para olmadığı için alamadığımız o kolye.. Melis de benim gibi ağzı açık kolyeye bakıyordu.
"Na- Nasıl bildin sen?"
Burak küçük bir kahkaha attı:
"Ben bilirim. Küçük kız."
Kolyeyi hemen boynuma taktıktan sonra:
"Çok ama çokk teşekkür ederim Burak!" Diye çığlık attım.
"Önemli değil küçük kız."
Ardından masaya oturduk ve şişeyi çevirdik. Bu oyunu o kadar uzun oynadık ki, zamanın Nasıl geçtiğini bile anlayamadık. Ardından saatin gece iki olduğunu gördüm. Anneme 'bu akşam melislerdeyim. Beni merak etme.' Diye mesaj attıktan sonra telefonu kapattım ve esnedikten hemen sonra
"Uykum geldi." Dedim.
"Biz de gidelim artık." Dedi oğuzcan ve herkes ayağa kalktı. Derin, oğuzcan, Murat, Burak ve Emre yi geçirdikten sonra "bu gece sendeyim. Nasıl olsa annenler iş gezisinde." Dedim sırıtarak.
"Pijama partisi iptal o Zaman?"
"Aynen." Dedim. Yarın okula birlikte gideriz. Off servisi aramak çok uzun! Neyse annem söyler."
Melis gülümsedi. Uykulu gözlerle ona baktım:
"Nerede uyuyacağım? Pijama ver!"
Melis:
"Sakin ol biraz cemre. Bekle beni sana birşeyler getiriyorum." Dedi.
Tamam anlamında bazı işaretler yaptım. Fakat Melis geri geldiğinde çoktan koltukta uyuyakalmıştım.
"Oh, gerizekalı." Dedikten sonra üstüme bişeyler örttü ve gitti.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
"Evet cemre, bize Burak ı anlat."
"Hmm burak, Burak.. Hocam lunapark aletlerinden korkuyor."
Burak dirseğiyle karnıma doğru vurdu.
"Ne yapıyorsun gerizekalı!"
"Cemreciğim, arkadaşlarımızla doğru konuşalım."
"Off hocam. Başka başkaa, hm centilmen değil hem de hiç. Bir de arabasına düşkün, Türk kahvesi sevmez. "
"Teşekkür ederim cemre. Evet Burak, sen de cemre yi anlat bize."
"Starbucks sever, milkshake sever, çok küfreder ve dükkanda gördüklerine aşık olur."
"Hocam yalan bilgi!" Diye bağırdım. Hoca küfretmediğimi bildiği İçin bana seni anlıyorum dercesine işaretler yapıyordu.
"Ne diyorsun aptal?"
"Hocam cemre bana küfrediyor."
Sinirden kıpkırmızı olmuştum Off keşke kızarmasam.
"Hocam Burak lunaparklardan çok çok korkuyor."
"Hocam cemre beni seviyormuş."
"Hocam Burak da beni seviyormuş."
"Siz ikiniz, ders bitene kadar kapının önünde bekleyin! Burası ders, kavga alanı değil."
İkimiz de ayaklarımızı sürüye sürüye dışarı çıktık.
"Aptal!" Dedim Burak A.
"Sen nesin?" Dedi bana dudak sarkıtarak.
"Yeter artık off!" Dedim çığlık atarcasına.
"Cemre atarlanma."
"Atarlanırım Burak!" Gözlerimi gözlerine çevirdim. İkimiz de yaklaşık 1 dakika boyunca birbirimize baktık.
Sonra yüzüme düşen bir tutam saçı kulağımın arkasına doğru ittirdim ve önüme döndüm.
"Kaçalım mı?" Dedi bana doğru sırıtarak.
"Burak sen de ayrı bir salaksın! Hayatta olmaz!"
"Kızım daha dersin başı kimse anlamayacak 35 kişilik sınıfta bizim yokluğumuz mu anlaşılacak sanki? Bahçe de bomboş. Hadi yürü."
"Burak disipline falan gideriz. Olmaz! Hayatta olmaz!"
Bana baktı ve gülümsedi.
"Daha önce kaçtım. Olur."
Elimi tuttu ve yürümeye başladı. Ben de peşinden gidiyordum.
"Emin misin ya? Niye yapıyoruz bunu biz?"
"Cemre, sadece güven bana."
Okul bahçesindeydik. Niye böyle bir şey yapacaktım bilmiyordum. Ama gariptir, Burak isteyince yapasım geliyor. Ellerim ve ayaklarım otomatik haraket ediyordu. Burak'ı isteksizce takip ediyordum. Duvara tırmandı ve atik hareketlerle üstünden atladı.
"Sıra sende. Dikenli tellere dikkat et."
Tırmandım, tırmandım. Diğer tarafa geçerken elimi dikenli tellerden biri kesti. Küçük bir çığlık atarak aşağı düştüm. Dışarıdaydık..
"Başardın, küçük kız."
"Mal mal bekleyecek miyiz burada? Amacımız ne?"
"Haydi ağzın değil ayakların çalışsın küçük kız."
Gözlerimi devirdim.
"Lunaparka mı gitsek Burak?"
"Kes."
"Makası ver."
"Ortaokul espirileri yapmayı kes."
"Makası ver."
"Cemre!"
"Peki." Dedim kıkırdayarak.
"Bovling?"
"Olur."
Birlikte yürümeye başladık. Bomboş bir sokak ve sadece İkimiz vardık. Neden bu kadar heyecanlıydım ki? Kafamı ellerimin arasına aldım. Malım ben. Cidden.
"Daha kalabalık biyerden gitsek? Biraz daha insan olan biyerden? Tek insanım burda!"
Bana o yan bakışlarını Attı.
"Of tamam be kızma hemen."
Güldük. Ne kadar da güzel gülüyordu. APTAL! O SENIN SADECE ARKADAŞIN! İç sesim düşüncelerimle kavga ediyordu.
"Geldik." Dedi Burak.
"Sonunda! Artık tek insan Değilim."

''Aslında, okula dönsek iyi olacak.'' dedi Burak bana. Dudak büktüm: 

''Haklısın. Fizikçi hemen fark eder.''

Güldük. 

''Haydi gidelim.''

''Şey, buraya hangi yönden gelmiştik Cemre?''

''Ne biliyim Burak sen getirdin işte.''

''Şurdandı dimi? Yok şurdan olması lazım. Ama hiç tanıdık gelmiyor!''

''Yoksa biz..''

''Evet küçük kız, kaybolduk galiba.''

MULTİMEDİA: BURAK


SonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin