9. Bölüm

18 0 0
                                    

Yastığımı göğsüme bastırmış bir şekilde, bağdaş kurmuş, yaklaşık yarım saattir yatağımda oturmuş kara kara düşünüyordum. Her şey, ama her şey beynimde çalkalanıyordu sanki. Burak'a Nasıl bu kadar çabuk aşık olmuştum? aşık olmamam gerekirdi. Ama, inanın ki bunu ben istememiştim. Aniden oluvermişti. Belki birkaç gündür bu böyleydi ama kabul etmek istemiyordum. Bakmazdı ki o bana.. Ben kendi halinde salak salak konuşup gülen, kafasına eseni yapan bir kızdım. Aşk bana çok, çok tersti. Hem bunu kime anlatabilirdim ki. Derin olmazdı. O kadar yakın değildik. Melise anlatabilirdim. Ama, onunla olan mükemmel derecede eğlenceli arkadaşlığımızı duygusala çevirmek istemiyordum. Melisten saklayacaktım. Zamanı geldiğini düşündüğümde söylerdim belki. Mete erkekti! Hem de Burak'ın can kardeşi. Ona da söyleyemezdim henüz. Geriye kim kalıyordu? Asena.. Galiba, ona söyleyecektim. Telefonumu çıkarmak için elimi uzattığımda yarım saattir haraket etmeyen kaslarım acıdı. Telefonuma ulaştığımda ise Asena ile olan sohbetimize tıkladım. Çevrimiçiydi. Her zamanki gibi.
'Asena?' Diye bir mesaj bıraktım. Tahmin ettiğim gibi saniyesinde cevap geldi:
'Ne oldu?'
'Ben, galiba.. Aşık oldum.'
'Melis, sen mi girdin Cemre'nin telefonuna? Kandıramazsınız beni.'
'Kızım benim! Cemre.. Aşık oldum ben.'
'Cidden mi? Sen ve aşk birbirinden soyut kavramlar.'
'Farkındayım. Neden böyle oldu bilmiyorum.'
'Kim?'
'İsmi B ile başlayıp k ile biten, gerizekalılıkta master yapmış bir şahıs.'
'Burak mıı! Ciddi olamazsın!'
'Yardım et kızım kurtulmam lazım.. Aşık olmak istemiyorum! Burak'a bağlanmak hiç istemiyorum! Aşık olacaksam bile bu Burak olmasın yalvarırım nolur!'
'İş işten geçmiş Cemre. Dua et de platonik olmasın bu.'
'İş işten geçmedi. Hem de hiç geçmedi. Geçemez! İş işten geçemez! İşin işten geçmesine izin vermiyorum!'
'Sakin ol.. Kızım, aşık olunca vazgeçmek öyle kolay değil. Bu senin değil kalbinin seçimi.'
'Bana öyle felsefik felsefik konuşma Asena! Felsefik konuşulacak bir insan mıyım ben? Felsefik konuşma benimle birdaha! Yoksa vallahi sana gökkuşağı kustururum gerizekalı!'
'...'
'Ne yazdığımı bilmiyorum. Kafam yerinde değil. Takma beni olur mu Asena? Sen felsefik konuşmalarına devam et.'
'Kızım! Yaşasana bunu! Yaşa aşkı! Ne diye baştan pes ediyorsun? Aşık et bu çocuğu kendine! Yaparsın sen, sen Cemresin çünkü! '
'Teşekkür ederim ama aşık etmem gereken kişi Burak sen farkında mısın?'
'Sen yaparsın Cemre! Ben her zaman yanında olacağım. Sana her zaman yardım edeceğim. Unutma bunu.'
'Sen Nasıl bu kadar tecrübelisin lan aşkta.'
'Boşver Cemre. Sadece, dediklerime kulak as olur mu?'
'Göz as* hfhtufhgjdjjvjgıdobntjfıngkrjvjtıfjvnfnvıfjnrkcıg'
'Sen gerçekten aşka uygun bir insan değilsin.'
'Değilim zaten kanka :)'
'İyi peki peki. Beynimi yaktın yine akşam akşam. Kaçış yok yarın bana anlatıyorsun olup bitenleri.'
'Tamam. Okul çıkışı direk whatsapp a gir. Anlatırım.'
'İyi tamam. Hadi görüşürüz.'
'By by'
Telefonumu yatağa fırlatıp tekrar derin düşüncelere daldım. Doğru bir şey mi yapmıştım?
Doğruydu. Asenaya güvendiğim insanlara olan güvenimin toplamından daha fazla güveniyordum. Söylemezdi değil mi? Kimseye? Başımı yastığa gömdüm. O anda annemin 'kızım aşağı gel.' Sesiyle irkildim.
"Geliyorum." Diye bağırdım ve merdivenleri ikişer ikişer inmeye başladım. Yine aynı asık suratla, babamla birlikte yemek masasının önünde durmuş beni bekliyordu. Onları umursamadan sandalyemi çekip oturdum.
"Yemek nerede?"
"Seni yemek için çağırmadık cemre." Dedi annem bana ciddi bir surat ifadesiyle.
'Ne o zaman' anlamında mimikler yaptım.
"Biyolojiden 45 almışsın cemre!"
Dedi bu defa babam sinirli sinirli.
"Ee?" Dedim dolapta atıştırmalık bir şeyler ararken.
"Her ne seni etkilediyse, her ne olduysa şu anda bana anlatmanı istiyorum! Tam şu anda! 45 ne demek cemre? "
" dört ve beş harflerinin tan yana gelmesiyle oluşan iki basamaklı bir sayıdır anneciğim. Merakını giderebildiysem ne mutlu bana." Dedim her zamanki umursamaz tavrımla.
"Bu lise sana her ne yaptı bilmiyorum ama bil ki, düzelmezsen seni buradan alıp en disiplinli, en ağır liseye vereceğim cemre."
Gözlerimi kocaman açarak anneme baktım.
"Bunu yapamazsın! Bana test kitaplarını yedirdiğin ve ortaokul hayatımı mahvettiğin gibi lise hayatımı da mahvetmene izin vermeyeceğim."
"İzle bakalım bir telefonla nasıl seni liseden aldırıyoruz." Dedi bu defa babam. Gözlerim dolarken onlara ciddi olamazsınız bakışları atıyordum. Kafamı sertçe iki yana salladım:
"İkinizden de nefret ediyorum! Bırakın da hayatımı yaşayayım!"
Babamın yüzü sinirden kıpkırmızı olmuştu. Annem de içinden bazı şeyleri sürekli tekrarlıyor ve sakin olmaya çalışıyordu. Yüzlerine bakmadan kapıyı çarparak odadan çıktım. Sadece uyumak istiyordum. Ne zaman moralim bozulsa uyurdum. Uyku, kusursuzca tasarlanmış mükemmel bir kaçış yoluydu. Ve cidden, uyandığımda kendimi iyi hissediyordum. Kafamı yastığıma gömüp yorganı kafama kadar çektim. Sonra gözlerimi kapadım. Anne babamın kavgasını duyuyordum..
"Artık bıktım ben! Bu kızla yeterince ilgilenmedin diye oluyor hepsi!"
"Ben mi ilgilenmedim? Ben mi? Çözdüğü soru sayılarını not alırdım hep. Gece geç saatlerde sen işten yeni dönerken biz tüm günümüzü birlikte değerlendiriyorduk."
"Bence onu bira özgür bırakalım da yaşasın hayatını.."
"Kafan iyi mi ya senin? Özgür bıraktığımız için oluyor hepsi. Onu daha da sıkacağım. Patlayana kadar sıkacağım! Düzelecek bu kız!"
Gözümden bir damla yaş döküldükten sonra uykuya daldım.
~
Okula yine servis geç kalmıştı. Bu yüzden bahçe bomboştu. İsteksizce, ayaklarımı sürüye sürüye kapıya doğru yürürken aniden karşıma Derin çıktı.
"Kızım mal mısın derse girsene." Dedim dalga geçerek. Ama o ciddiydi.
"Buluşmalarınıza beni çağırmıyorsunuz Cemre öyle mi?" Dedi tek Kaşını kaldırarak.
"Ya Cidden, her şey aniden oldu." Dedim ve yanaklarını sıkmak için ellerimi kaldırdım. Fakat benden bir adım uzaklaştı.
"Demek ki, sana verdiğim kadar değer almıyormuşum. "
"Derin! İlk sadece Mete ile ikimiz buluşacaktık sonra ikisi de geldi yoksa ben seni çağırmaz mıyım ya!"
"Aptal buluşmalarınız umrumda değil! Senden nefret ediyorum!" dedi ve en ufak bir mimik haraketi yapmadan arkasını döndü ve okula doğru yürümeye başladı. Ben de arkasından gidiyordum. Niye bu kadar çok sinirlenmişti ki? Derin.. Onu kaybedemezdim. Hem de aptal bir buluşma yüzünden beni bırakamazdı. Yapamazdı bunu! Lanet olsun ki gözlerim dolmaya başlıyordu. Banka oturdum ve gözyaşlarımı sildim. Böyle bitemezdi! Asla!
O anda omzuma yavaşça dokunan bir çift elle irkildim. Hızla arkamı döndüm. Buraktı. Sırtındaki çantadan anlaşıldığı kadarıyla o da yeni geliyordu. Ağladığımı kamufle etmeye çalışarak gülümsedim.
"Numara yapmana gerek yok." dedi ve baş parmağıyla gözyaşlarımı sildi.
"Ben iyiyim. Gerçekten. Tam da sınıfa gidiyordum ben de. "
Tek kaşını kaldırarak bana baktı.
"Lanet olsun ki çok kötüyüm Burak! Lanet olsun ki, arkadaş numarası yapan arkadaşlarım varmış benim. Ne kadar tozpembeydi hayat bana değil mi? Herkese şans verip herkese gülümsüyordum tabii. Hata bende. Ben çok pişm-"
Burak bana sarıldı. Başımı omzuna gömdüm. Gözyaşlarım omzunu ıslatıyordu.
"Cemre, ne olursa olsun ben yanındayım ve arkadaş rolü yapmıyorum. Bundan emin olabilirsin. Benimle her şeyi konuşabilirsin tamam mı?"
"Te- teşekkür ederim." dedim sesim titreyerek.
"Ilk derse girmeyelim. Gel yanıma. Takip et beni."
Burak'ın peşinden küçük ve hızlı adımlarla yürüyordum.
Bahçedeki ağaçlara doğru yürüdü. Ağaçların altındaki çimenlere bağdaş kurark oturduk. Fakat daha henüz 1 dakika bile geçmeden
"Bekle beni." dedi ve yerinden kalktı. Kantine doğru ilerledi. Gözyaşlarımı sildim. Şu anda Derin'e değil Burak'a odaklanmalıydım. Derin.. Neden böyle yapıyorsun? Neden arkadaşım gibi rol yapıp sonra beni ortada bırakıyorsun? O anda duyduğum çimen sesiyle irkildim. Elinde iki kahveyle yanıma oturdu ve birini bana uzattı.
"Mocha mı?" dedim kahveye bakarak.
Kantinimizde yoğun istek üzerine çok çeşit kahve vardı.
"Senin en çok mocha sevdiğini biliyorum merak etme ondan aldım."
Gülümsedim ve kulağımın önüne gelen bir tutam saçı kulağımın arkasına aldım.
"Dökül bakalım. kimmiş arkadaş rolü yapan? Melis mi?"
"Hayır! Melis benim kardeşim!"
"O zaman Derin."
"Belki.."
"Off o kız baştan beri gerizekalıydı zaten. Takma kafana. Mete ben ve Melis.. Biz senin daima yanındayız tamam mı?"
"Tamam.."
"Hadi bu akşam yine grup buluşması yapalım. Bu küçük kızın biraz gülümsemeye ihtiyacı var."
"Burak.. Ben iyiyim."
"Ben her şeyi gözlerinden anlıyorum Melis. Bana numara yapmaya çalışma."
"..."
O anda çalan zilin yüksek sesiyle kapıdan birsürü kişinin çıkması bir oldu. Burak kafama yavaşça vurdu.
"Derse girmedik. Belli olmasını istemiyorsan kalk ayağa. Okula yeni gelmiş gibi yapacağız."
"Peki Burak.. Sen bilirsin bu işleri.."
Gülümsedi. Sonra ayağa kalktı ve benim de kalkmama yardım etti. Yanyana okula doğru yürümeye başladık..
*
Arkadaşlar çok uzun aralıklarla bölüm yayınladığımın farkındayım ve hikayenin devam edip etmeyeceğiyle ilgili mesajlar alıyorum. Hikaye devam edecek. Daha sık bölüm yazmaya çalışacağım. Anlayışınız için teşekkürler. Hikayeyi beğendiyseniz oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen. Hepinizi seviyorum <*3*>

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 13, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin