Dakikalardır sessizlik hüküm sürerken, 'daha nereyi inceleyebilirim ki?' diye düşünüyordum. Direksiyona, dikiz aynasına, bileğinde ki gümüş kol saatine, kucağımda heyecandan birbirine kenetlenmiş olan ellerime daha ne kadar bakabilirdim ki?
Arabaya bindiğimizden beri aramızda geçen tek diyalog, evimin adresini sormasıydı. O da benim telefonumu açıp konumu göstermemle son bulmuştu zaten. Bir şeylerden konuşmak istiyordum ya da belki tanışmak? Aslında insan ilişkilerinde kötü olduğum söylenemezdi, bir sohbetin öncüsü olabilirdim ancak bu öyleydi ki tanımlayacak kelime bile bulamıyordum.
Evden çıkarken de böyle olacağını hiç düşünmemiştim. Boşa mı gerilmiştim o kadar? Düz ifadesini tek oynatan şey gözlerini arada bir kırpmasıydı ki o da insanlık haliydi zaten. Bir zahmet olsun.
Kaldığım yere yakın olan sokağa girdiğimizde içimde bir dürtü oluştu. Sanki bir şeyleri kaçırıyormuşum gibi, eğer iki kelam bile etmeden sadece arabadan inişte sonu teşekkürlü bir veda gerçekleştirirsem çok pişman olacakmışım gibiydi bu dürtü.
Sonunda birbirine bağlı duran parmaklarımı açtım, telefonumdan saate baktım dakikalardır kol saatinden gördüğüm vakitten habersizmişcesine.
Sözcüklerime bir tür önayak demekti bu." Bugün gördüğüm çizim çok güzeldi. Çok beğendim...oturup devam ettirmek istedim. Yani demek istediğim... Aslında bunun bana bir yararı olmayacak ama aklımda takılı kaldı. Fotoğrafını isteyecektim. "
Arabada uzun süredir olan sessizlik bozulunca o da dediklerime dikkat kesildiğini belli eder gibi ufak bir bakış atıp önüne tekrardan döndü. Yemi atmıştık bakalım bu balık yemi tutar mıydı? Orası sınırdaydı işte.
Telefon numarasını almak için dahiyane bir fikirdi bu. Kendimi içten içe tebrik etmiştim. Şimdi sadece bir fotoğraf üzerine konuşulabilirdi ama sabredebilirdim. Sonrasında belki ortak noktalarımızın olduğunu fark ederdik. Belki sohbetimi severdi ve bir sonraki mesajı o atardı? Gerçi şuan o kadar bekletmişti ki yan profilinde gezdirdiğim gözlerimi büyük bir umutsuzlukla geri çekecektim.
"Okuduğun bölümden memnun değil gibisin. "
Buna ayıla bayıla şaşırıp beni gözlemlemiş diye asla sevinmeyecektim çünkü iki kilometre öncesinden bile belli oluyordu gönülsüz olduğum. Bu yüzden başka bir konu karıştırmadan
"Öyle. " Dedim usulca. Çizim fotoğrafı isteme yoluyla telefon numarası alma yemimin başka konuların altında ezilerek suya karışmasını istemiyordum.Arabanın durmasıyla camdan dışarı birkaç saniyeliğine bakıp geri ona döndüm. Eve gelmiştik.
Burada bulunduğumuz andan beri ilk defa tamı tamına bir göz kontağı kurmuştuk. " Burası mı? "
Başımı sallamıştım sadece. Artık daha fazla sorgular bakışlar atmayı bırakıp soruma cevap verebilir miydi? İki saniyesi falan kalmıştı çünkü. Burada kalmamı gerektirecek bir durum yoktu. Daha fazla bekleyemezdim.
İstekle gözlerine bakarken kabanının içinden telefonunu çıkardı. Bana uzatılan telefon ekranında gördüğüm rakamlar ile gülüşümü bastırdım.
Balık yemi yutmuştu!" Numaranı yaz. "
Elime aldığım telefonunu bacağıma koyup tek eldivenimi çıkardım. Dışarısının aksine sıcacık olan arabada eldiven takmak biraz garipti. Etrafı asalak gibi izlemekten çıkarmayı unutmuştum.
Bir çırpıda yazdığım numarayla birlikte telefonu geri ona verdim. Eh, biraz düşündüğümün tersine olmuştu. Ben onun numarasını almayı bekliyordum. Böylelikle ben ona mesaj atabilir, isteğimi hatırlatabilirdim. Ama şuan dünyanın en kötü şeyi vardı sırada :
Mesaj beklemek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pearly - sunsun
FanfictionSunoo arkadaşının vesilesi ile sık sık geldiği bu büyük evde, hissetmeye başladığı duygular ile birçok algısını yıkmaya hazırdır. Bu algıların başında da kendisinden yedi yaş büyük birine aşık olmak vardır.