" Anladım. "
Tek bir kelime.
Sunghoon'un ağzından duyduklarım işte bu tek kelimelerden oluşuyordu hep. İçimi sıkıp duran konuların konuşulduğu günün ardından bir hafta daha geçti ve sonuç mu?
Yine aynı.
Ben her bir günümü onu daha çok tanımak için geçirirken, yani en azından onu temenni ederken o öylesine habersizdi ki bu işlerden bazenleri o cevap vermeden konuşmamı yarıda kesiyordum ve o bunu fark etmiyordu bile.
Evet, fark etmiyordu.
Belki de sadece aptal günlük işlerimin o gün daha az olduğu için az konuştuğumu düşünüyordur.
Beni varacağım yerlere bırakmak, Jungwon ile nasıl gittiğini sormak ve şık restoranlarda yenilen birkaç yemek.
Olan bitenin hepsi buydu.Yer yer gördüğümüz şeylere göre onlardan hoşlanıp hoşlanmadığı belirtirdim ama onları dinlediğide meçhul denecek kadardı işte. Duymak ile dinlemek çok farklı noktalardaydı çünkü.
Arabanın durması, Sunghoon'un kısa bir veda öpücüğü ve benim birkaç adımlık olan evim.
Yine aynıları yaşandı son adım hariç. Kalkasım gidesim konuşasım gelemedi düşündüm bir süre sessizce. Şimdi o konuyu açsam Jungwon'un tabiriyle BB planını uygulamaya koysam bana göstereceği geri dönütü kestiremiyordum.
Beni tanımak için çaba sarf etmeyen bir adamı böylesine test etmek ne kadar doğruydu bilemiyordum.
Ama böylesine tekdüze ilerleyen günlerin sonunda da kötü hissediyordum sadece. İlgisiz ve sadece ilişki yaşamak için ilişki yaşayan bir insanın partneri gibi.
" Eğer gitmek istemiyorsa- "
" Ne yaparız? " Dedim kestiğim sözünü umursamazken. " Yemek mi yeriz yoksa eve gidip sanki gün boyu Jungwon'la vakit geçirmiyormuşum gibi ona mı postalarsın beni? "
Sunghoon kaşlarını çattı. Bu çıkışı benden beklemediği aşikardı ama bir şeylerin farklı yönünü göstermenin vakti gelmişti artık. Ne olursa olsun taviz vermemek adına aldığım nefesle birlikte söz verdim kendime.
Bir kişiyi kaybetmeme uğruna kendimi harcadığım bu yolun tersine hiç gitmemiştim ki. Belki de orada bambaşka bir sonuç vardı ve bu beni memnun kılacaktı?
" Ne bu şimdi? Ne zaman şunu yapalım dedin de ben 'hayır' dedim? "
Sunghoon yine kendinden beklenildiği gibi hiçte yapıcı olmayan tarafıyla konuştuğunda yadırgamadım. Ne de olsa alışmıştım onun aksine.
" Üç haftadır bir şey dahi aklına gelemediyse ben ne yapabilirim Sunghoon? Sana bir şey öneresim bile gelmiyor çünkü beni dinlediğinden bile şüpheliyim anlıyor musun? Gösterdiğin iki teması manevi değer olarak görüyorsan, yanılıyorsun. "
Günlerdir kalbimin köşesinde söylenilmeyi bekleyen sözleri söylediğimde rahatladım bir nebze. Camdan dışarı çevirdiğim gözlerimle beraber, ona bakmayı aradan ayrılma anıma saklamak istedim. Ondan alacağım birkaç cevabın sonucuna göre hareket edecektim.
" Benim hayatım bu. Sen kabul etsen de etmesen de ben böyleyim. Sizin ışıltılı hayatınıza ayak uyduramadığım için kusuruma kalmazsınız umarım. "
Ne ışıltılı hayatı?
Sonlara doğru cümlelerine verdiği kinayesi yine kendini öyle bir belli ediyordu ki alaylarına bir alay daha ekledi hissettirdiklerini farkında olmadan.
Gören de sanacaktı ki karşı taraftan fazlaca şeyler isteyen doyumsuz, şımarığın tekiyim. Onun hayat düzenini tahmin edip ona göre davranacak kadar anlayışlıydım ancak o diğer konular gibi bunu da görmemekte ısrarcıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pearly - sunsun
FanficSunoo arkadaşının vesilesi ile sık sık geldiği bu büyük evde, hissetmeye başladığı duygular ile birçok algısını yıkmaya hazırdır. Bu algıların başında da kendisinden yedi yaş büyük birine aşık olmak vardır.