" Sonra dedim işte, yer misin yemez misin? Dört kişinin üstüme çullanması bir oldu. "
Jungwoo hyung kafeden çıktığımızdan bu yana elleri cebinde sanki çok normal olaylarmış gibi anlattıklarıyla aklımda ki kaygıları bir geceliğine uçurdu, gülüşlerimin üzerine bir kahkaha daha attım.
" Hyung öldüreceksin beni, durur musun? " Dedim kesik kesik. Omzuna vurduğum elimle duraksayıp bana baktı. Gülüşüm yavaş yavaş kapanırken soğuk ellerimi gözlerime bastırdım. Gülmekten yüzüm sıcaklamıştı resmen.
" Artık daha fazla bahane uydurmana gerek kalmayacak anlaşılan o ki, güldürebildik sonunda gül yüzünü. "
Yalan bir sitemle " Ya. " Dedim uzata uzata. " Hyung aşk olsun, ne bahanesi? Seninle konuşmayı seviyordum zaten ben. "
" Olsun. " Diye mırıldandı usulca. Duymamış gibi davranıp gözlerimi yokuş aşağısına doğru indirdim. Evime yaklaştıkça gerildim, bu gece ciddiyet yoktu ikimizde de. Beklediğim gibi geçmişti her şey. Rahattım ve bunun bozulmasını da isteyen bir tarafım yoktu.
" Hafiften veda faslına geçmeliyiz sanırsam, bu yokuş sonrası evim. " Dedim adımlarımı durdurduğumda. Her zaman ki gibi son derece nezaketli davranışlarının bir yenisini daha eklemiş, bana evime kadar eşlik etmeyi seçmişti Jungwoo hyung.
O da benim gibi durdu, tam karşımda. İşte burası gerginliğimi tetikleyen son nokta oldu.
Jungwoo hyung sardığı kolları ile ilk kez bu denli yakın hissettirdi kendini. Her fırsatta göstermekten çekinmediği hislerini tabii ki de sarılmasında da yansıtıyordu ve bunu anlamamak için aptal olmak gerekiyordu. Yavaşça ellerimi sırtına çıkarıp küçük küçük patpatladım. Onun gibi duygu dolu sarılmak mı? Bunu mümkün kılabileceğimi sanmıyordum. Ve her geçen dakika bunun için vicdan azabı çekmekten yorulmuştum diyebilirim.
Bazen bana diyeceklerinden korkuyor sadece bu gariplikte Sunghoon'u düşünüp durmak istiyorum, bazense bir an önce hissettiklerini dile getirsin ve ben bu işin üzerini çizip atayım, sessiz hayatıma Sunghoon'a platonik bir şekilde devam etmek istiyorum.
Evet, yine her türlü yol siyah berenin sahibine çıkıyor işte. Bende ki bu iflah olmaz kalp varken, turuncu berenin adı bile geçmiyor kalbimde. Hiç önemli diye altını çizmiyorum mesela, söylediklerini aklımda dolandırıp durmuyorum.
Bu da böyle bir gerçek.
" Jungwon'a teşekkür etmeliyim sanırsam. " Belimden usulca ayrılan kollarla beraber Jungwoo hyung arada ki mesafeyi sabit tutup konuştu kalbime ağrı doldurtan sözcüklerle.
" Tanışmamıza vesile olduğu için. "Doğru ya, Jungwon çok şeye vesile olmuştu. Sunghoon'u da hayatıma sokan oydu her şeyden habersiz, belki de ona değer yüklemek için elimden gelen her şeyi yapıp onu hayatıma sokan bendim ama haklısın Jungwoo hyung. Ona bir teşekkür etmeliyiz.
" Teşekkür ederim hyung, bu düşüncelerin çok güzel. İyi ki seninle arkadaşım. " Dedim cümlemin sonuna yaptığım vurguyla. Artık bir şeyleri kafasında netleştirmesi ve ona göre hareket etmesi gerekti.
Birkaç gün önce aklımı karıştıran bu ikilem, bugünlerde tamamiyle son bulmuşken, tahminler üzerine benim seçimim her daim belliydi.
Seçtiğim kişinin, bir nebze olsun beni sevdiğini düşündüğüm kalpte misafirdim belki ama ondan başka yol olmayacağını da bildiğimdendi bu üzerimde ki eminlik.
Jungwoo hyung gözlerini kaçırıp yutkundu, her bir hareketini izlerken normal davranmaya çalışıyordum son derece ama bu sadece çalışmakla kalıyordu ne yazık ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pearly - sunsun
Fiksi PenggemarSunoo arkadaşının vesilesi ile sık sık geldiği bu büyük evde, hissetmeye başladığı duygular ile birçok algısını yıkmaya hazırdır. Bu algıların başında da kendisinden yedi yaş büyük birine aşık olmak vardır.