.1

24 2 0
                                    

Bugün
Mutfak tezgahının mermer yüzeyinde bir şişe şampanya tıngırdadı ve ben sesi duyunca irkildim. Tom yüzüme bakıp geçirdiğim hisleri algılamaya çalışıyor ve gülümsüyordu.

-Güzel,-dedi nazik bir sesle.

Tom elimden tutup beni misafir odasına götürdü.
Koridordan geçerken gözüm Clara ve Fred'in bizim için getirdiği güllere takıldı:Açmak üzere olan,çok hoş bir kokulu kırmızı büyüleyici güller.
Umarım Tom onları misafirler gidince atmaz. Odamın penceresinin önüne koymak istiyordum.

Bir anda aklıma 6 ay önceki halim geldi. Mutlu, huzurlu, neşeli benden bir şey kalmamıştı.  Hayatımın aşkını bulduğumu sandığım adam tüm hayatımı, hayallerimi değiştirmişti. Onu sevdiğimi sanıyordum ve o da beni seviyor sanıyordum. Ama olayların bu hadde gelmesi hiç hayallerimdeki gibi değildi.

Kendimi toparlamaya çalıştım.Bugün Tom için çok önemli gündü.Ağlamamak için dudaklarımı birbirine bastırdım...

-Eviniz gerçekten çok güzel.Özellikle misafir odasının şahane tablolarını çok beğendim!Sen de beğendin mi hayatım?-dedi Ronald ve yüzünü eşi Raquel'e çevirdi.

Raquel gülümsedi ve "evet" dedi sadece.

Ben Ronald ve Raquel'i tanımıyordum.Onlar buraya yeni taşınmıştı ve bu yüzden kendimi her zamankinden daha gergin hissediyordum.Ama Tom'u utandıramazdım.

Raquel sanki her şeyi biliyormuş gibi yüzüme bakıp duruyordu.İmalı konuşmaları ve meraklı sorularının bana tuşlanması beni daha da geriyordu.Meşhur ve gizemli profesör Tom Marvolo Riddle'ın karısı-Alicia Riddle"muhteşem evi, zengin hayatı ve olağanüstü eşi" tam bir hayran olacak kadın.

Raquel çantasından pahalı bir çikolata kutusu çıkarıyor.Onu Tom'a vermesini istemiyordum.Bu nedenle Raquel'e yaklaşıp nazikçe çikolatayı elinden aldım.

"Teşekkürler,Raquel" dedim ve gülümsedim. Kutuyu mutfak tezgahının üzerine koydum. Birazdan kahveyle birlikte misafirlere ısmarlıyıcaktım.

Clara'ı önceden tanıyordum.Raquel Clara'nın tam aksi biriydi:Sarı uzun saçları,mavi gözleri ve uzun boylu zarif tenli bir kadındı.Clara ise:Kızılı kısa saçlı,kahverengi gözleri,kısa boylu,kemerli bir burnu ve dolgun dudakları vardı.

Raquel bu ev hakkında ağız dolusu konuşmayan ilk insandı.Bunun için ona minnettarım. Tom bu evi ısrarla kendi seçmişti.Bana düğün hediyesi olarak vermek için.Tom evin zarafeti ve şıklığı hakkında çok bahsetmişti.

Evi ilk gördüğümde her şeyi anlamıştım.Büyük ev şehir merkezinden çok uzak ormanlık bir alanda yerleşiyordu.Londranın güzel mekanlarını ve akşam ışıklarını burdan görmek imkansızdı. Tom bu evi sanki kendi için tasarlamıştı.Ev iki katlıydı. İlk katında her pencere demir parmaklıklarla kaplıydı. Eve gelen misafir sebebini sorduğunda "evde çok değerli eşyalar ve tablolar var bu nedenle evi güvene almak istedim".Tabi baştan aşağı yalandan ibaret bir nedendi. Evin ilk katı zümrüt yeşili duvar kâğıdıyla kaplıydı.Koridorlarda tablolar asılmıştı. Koridorun bir duvarı baştan aşağı kitaplıktı.Tom' un bunu kendisi için özel olarak yaptırdığını anlamışsınızdır. Evdeki koltuklar kahverengi deriyle kaplıydı.Masa örtüsü beyaz ve perdeler de kahverengiydi.Oturma odasında büyük avize vardı.Haklılar...ev çok büyüktü.Mutfak siyah tezgahtan ibaretti.

Tom'un çalışma odasına hiçkimse ondan izin almadan giremezdi.Hatta izin alsanız bile her zaman kilitli olduğu için içeriye girmezdiniz.

İkinci katta 3 oda vardı.Bir oda evin en büyük odasıydı.Bu odanın kapısı da kilitliydi ve duvar rengi olduğu için pek de göze takılmıyordu.İkinci oda Tom'un ve benim kaldığım odaydı.

Misafirlerin dikkatini çeken şey misafir odasının en baş köşesinden asılan yağlı boya ile çizilmiş tabloydu.Raquel,Ronald,Fred ve Clara resmi görmek için tekrar o tarafa doğru gittiler. Koridorda durmuş onları izliyordum.

Tom eline bir şampanyayı aldı ve açmaya çalışırken konuşmaya başladı:

-Tablonun ismi "Ateş".

"İlk defadır böyle bir tablo görüyorum"

"Onu Alicia çizmiş,düşünebiliyor musunuz?"-Fred heyecanla söyledi

Herkes biranda bana baktı.Zar zor gülümsedim.
Tom'un yüz hatları iyice gerildi.Zümrüt yeşili gözleri sanki ateş çıkıyormuş gibi bana baktı. Bir zamanlar gözlerinde kaybolduğum adamın bana nefretle bakması canımı yakıyordu. Ona ne yapmıştım?Neden hayatımı mahvetti? Hiç bir fikrim yoktu...

"Ateş" tablomu iki ay önce çizmiştim.Tabloda kırmızı renkli  gözler vardı.Sanki ben nereye gitsem beni izliyormuş gibi gözüküyordu. Korkunç bir tabloydu.Kendi eserimden o kadar çok iğreniyordum ki.Aklıma tabloyu nasıl çizdiğim geldi.Gözyaşlarımı tutamıyordum.

*iki ay önce*

"Demir parmaklıklı evde oturmuştum.Yalnız başıma düşünmeden edemiyordum.Burdan çıkmanın bir yolu olmalıydı.Yoksa kısa sürede deliricektim.Araba sesi yankılanmaya başladı.
Kapı açıldı.İçeriye yüzünde alaycı ve korkunç gülümsemesi olan Marvolo girdi."

umarım beğenirsiniz sizi seviyorum💔

Behind Secret Rooms-T.M.RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin