••Kahraman bakış: Castiel••Şirketime geldiğimde derin bir nefes alıp teknolojik aletlerin kokusunu içime çekip yüzümde bir tebessümün oluşmasına izin verdim. Personellere bakıp kocaman gülümsedim ve "Günaydın," dedim. Herkesten karşılık olarak günaydın Castiel Bey cevaplarını alarak ofisime yöneldim.
Koltuğuma oturduğumda kapı tıklatıldı. "Gelin." diye seslenerek hafifçe koltuğumla etrafımda döndüm. "Günaydın Castiel Bey," dedi Anna. "Günaydın geçici sekreterim," dedim Anna'ya karşılık olarak. Gülümseyerek bana ve sonra elindeki kağıtlara baktı ama önce üzerimdekilere bir göz gezdirip kaşlarını kaldırdı ve gülümsedi.
"Bu akşam The Winchester's şirketiyle görüşmen var Castiel ve görüşme Dean Winchester'ın isteği üzerine Suspicious Bar'da gerçekleştirilecek, saat 22.30'da.". Lafını bitirir bitirmez tepkim "O saatte yatakta olmam gerekiyor, bu lanet herifin derdi ne!" oldu. Anna gülerek " Bu sanırım başa çıkabileceğin bir şey Castiel, bu yüzden mızmızlanmayı bırak ve akşama hazır ol." dedi ve beni içimde oluşan bir sinir yumağıyla baş başa bıraktı.
@@@@@@@@@@@@@@
Cadillac'ımla eve dönerken bu akşamki iş görüşmesini düşünüyordum.
Dean Winchester'ın yüzünü tekrar hayal etmeye çalıştım.
Yakışıklı bir yüz, dolgun ve kalemle çizilmiş gibi düzgün dudaklar, yeşil gözler... Ama yakışıklı olduğu onun piç bir herif olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Aklıma gelen bu düşünce ile gülümsedim ve arabamı evimin garajına parkettim. Arabayı kilitledim ve anahtarı elimde fırlatıp geri yakaladım. Evin girişine doğru yol alırken ne giyeceğimi düşünüyordum ama karnımdan gelen guruldamayla anında düşüncelerimi değiştirip ne yiyebileceğime odaklandım.Mutfağa girdiğimde dolabı açıp içinde ne olduğuna baktım ama neredeyse bomboş bir dolap bana pişmiş kelle gibi sırıtıyordu. İç çekip pizzacının telefonunun bulunduğu magneti alıp cebimden telefonumu çıkardım ve numarayı tuşladım. Siparişimi verdikten sonra giyinme odama yöneldim. Sax mavisi bir ceket ve içine bir The Pretty Reckless tişörtü, altına da dar paça siyah bir kot pantolon seçip aşağı indim. Pizzacının gelmesini beklerken hala takımımla oturduğumu farkettim ve ceketimi çıkarıp kravatımı gevşettim. Kapı çaldığında ayağa kalktım ve kapıya doğru yöneldim. Kapıyı açtığımda karşımda bayan bir pizzacı duruyordu. Biraz şaşırsam da fazla belli etmeden pizzayı elinden alacakken kutuyu benden uzaklaştırdı. "Hayııır efendim o kadar kolay değiiiil," dediğinde pis pis sırıttım ama saate baktığımda saatin on olduğunu gördüm. "Üzgünüm bebeğim ama şimdi olmaz," göz kırparak ekledim "Belki başka bir gün." Dudağını büzdüğünde eğilip büzülen dudağını dişlerimin arasına alıp hafifçe çektim. Bunu yaptığımda gülümsedi ve ücreti aldığında pizza kutusunu bana uzatıp göz kırptı. O uzaklaşana kadar kalçasını kıvırarak yürümesini izledim ve kapıyı kapattığım an dolaptan bir kola tenekesi kapıp kendimi koltuğa attım.
Hızlıca yemeğimi yedikten sonra saatin onu on geçtiğini görüp banyoya fırladım. Hızlıca duşumu aldıktan sonra seçtiğim kıyafetlerimi giyip favori parfümümü sıktım. Odaya yayılan hoş kokusunu içime çekip saçımı kurutmadan arabanın anahtarını ve telefonumu aldım. Beyaz bilekli spor ayakkabımı giyip evden çıkacakken evi biraz dağıttığımı farkettiğimde geldiğimden beri odasından çıkmayan Isabelle'in odasının kapısının önüne geldim. Kapıyı hafifçe tıklatıp kapıyı açtığımda yorgunluktan uyuduğunu gördüm ve ufak bir tebessümle kapısını kapattım. Arabama bindiğimde Renegade şarkısını açıp Suspicious Bar'a doğru yol aldım.
@@@@@@@@@@@@@@
Oraya vardığımda kapının önünde bir Range Rover Evoque duruyordu. İçerden gelen yüksek sese karşın yüzümü buruşturdum ve arabadan inip bara doğru yöneldim. Kapıdaki iri yarı görevliler benim geçmem için yol verdiler. İçerideki ortamı gördüğümde Anna'yı aramayı unuttuğumu fark ettim. Anna'yı arayıp 5 dakika içinde burada olmasını söyledim. İlerideki masaya baktığımda görüşeceğim kişinin orada durup telefonuyla uğraştığını gördüm. Etraftakilere çarpmamaya özen göstererek yanına doğru ilerledim. Beni görünce gülümsedi ve iki bira söyledi. "Hoşgeldiniz Bay Castiel." dedi hafif bir tebessümle ve ben de "Hoşbulduk Bay Dean," ve yanıma oturan birini hissettiğimde dönmeye gerek duymadan "Bu da sekreterim Anna." diyerek lafımı tamamladım.
"Evet artık yeni fıstıklarına alışmaya çalışıyorum Cas, bütün fıstıklar sana geliyor sanki." derken Anna'yı baştan aşağı süzmüştü. Kaşlarımı kaldırarak merakla sordum "Cas?" bana bakmadan cevap verdi "Castiel çok uzun oluyor," mırıldanarak ''Sen Castiel'e dua et, Castiello varken." Anna beni duyunca ufak bir kahkaha attı.
Dean hala Anna'ya bakıyordu ama beni duyduğunu kaşlarını çatışından anladım. Anna'ya baktığımda siyah straplez bir mini elbise ve altına da siyah bir topuklu ayakkabı giymişti. Sertçe boğazımı temizleyerek dikkatin asıl konuya verilmesini sağlamaya çalıştım ama işe yaramadığı için derin bir iç çektim. Anna'nın da Dean'in bakışlarına karşılık vermesiyle bu işin başka yönlere kayacağını anladığımda Anna ve Dean in arasına kafamı sokarak bakışmalarını kesmeye çalıştım ama kafaları eş zamanlı olarak diğer yöne kaydı. Sonra Dean'in yavaşça kalkmasıyla Anna da kalktı ve Anna Dean'in elini tutunca beraber kalabalığın arasına karıştılar. Ne kadar arkalarından "Hadi ama! Biz buraya bir iş görüşmesi için geldik!" diye bağırsam da çoktan yukarıya çıkan merdivenlerin birinden gitmişlerdi. Oflayarak Dean'in bana sipariş ettiği birayı yudumladım ve aklıma Dean'in bana Cas deyişi gelmişti. Aslında garip bir şekilde hoşuma gitmişti. Gülümsedim ve cebimden telefonumu çıkarıp biraz oyalandım. Hala gelmediklerini görünce kalkıp kalabalığı yararak kapıya doğru ilerlemeye çalıştım. Tam kapıya yaklaşmışken bir kızın bana baktığını gördüm. Siyah saçları ve buz mavisi gözleri vardı, beyaz ve vücudunu saran mini payetli bir elbisesi vardı. Birden yönümü değiştirip yanına doğru ilerlemeye başladım.
Yanına vardığımda beni ceketimden tutup dans pistine çekti. Dans pistine gelir gelmez arkasını dönüp bana sürtünmeye başladı. Ellerimi karnına koyup hareketlerine uyum sağladım.Hafifçe sertleştiğimi hissetmiştim. Ardından boynumdan tutup başını kulağıma yaklaştırıp kulağıma fısıldadı, "Yukarıda devam etmek ister misin yakışıklı?" Gülümseyerek kalçasını sıktığımda bana cevabı aldığını belli edecek şekilde gülümsedi ve merdivenlerin önüne geldiğimizde basamakları tırmanmaya başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Business Love
FanficBirbirinden büyük holding sahipleri ve düşman iki şirket. Birbirlerinden ölesiye nefret ederlerken hislerini bu düşmanlığın ötesine geçirebilecekler mi?