#5 Fail

562 55 12
                                    


••Kahraman Bakış: Castiel••

Dean ile havuzda oynarken hiç aklımdan çıkmayan intikam planını -tamam çıkmıştı, ama hatırladım zaten önemli olan da buydu- uygulamaya koyma vakti gelmişti.

Tuvalet gerekçesiyle planı yürütmek bana iyi bir fikir gibi geldiği için tuvalet bahanesiyle banyonun yerini sormuştum. Banyoya gitmeye niyetim yoktu fakat sormazsam "kendi evinmiş gibi nereye gidiyorsun öyle," ya da "sanırım tuvaletin yerini biliyorsun,benim söylememe gerek yok," cevaplarıyla karşılaşabilirdim.

Bir havlu alıp vücuduma sararken havludan güzel bir koku ulaşmıştı burnuma. Sadece havlunun kokusunu koklayabilmek için havluyu belimden yukarıya doğru çekip omuzlarımın üstüne attım. Bu davranışım Dean tarafından incelenirken rahatsız adımlarla evin içine doğru yürüdüm.

Işığı açar açmaz bulunduğum katı ve görebildiğim kadarıyla diğer katları incelemeye başladım. Eve mor ve morun tonları, siyah ve beyaz hakimdi. Aslında açık renkli olan yerler lila ya da beyaz, koyu olan yerler çok koyu mor ya da siyahtı. Siyah ve beyazın olması içeriye hoş bir hava katmıştı. Normal yükseklikte bir tavanı vardı, tavanda ise led bir avize.

Şu an havuzda olduğunu bildiğim kişinin beni fazla merak etmemesi için hızlıca adımlarımı Dean'in odasına yönelttim. Daha doğrusu yöneltmeye çalıştım. Çünkü odayı bulmak için evi birazcık gezmem gerekmişti. Veeee evet! Dean Winchester'ın odası ikinci kattaydı! Hızlıca odanın yanına gittiğimde odanın kapısının asansör kapısına benzer bir şekilde kalın, metal bir otomatik kapı olduğunu gördüm. Daha da iyisi kapının yanında göz tarama kısmı ve şifre vardı. Hadi ama! Acil bir şey olabilir, o anda lanet bir göz taraması ve şifre için zaman yok!

Ellerimi şifre cihazının üzerine yerleştirirken girebileceğim şifre iptal kodlarını gözden geçirmeye çalışıyordum. Markaya baktığımda bunun kendi markalarını olduğunu görünce zaten akmaya hazırlanan bşr ter damlası saçlarımdan yanağıma doğru aktı. Ellerim hala cihazdayken geriye doğru çekilip sıkıntılı bir nefes verirken başımı eğdim. İçimden sürekli "Lanet olsun sana Dean Winchester," diye sayarken birinin beni izlediğinin farkına varmamıştım. Duruşumu bozmayıp başımı çevirdiğimde bunun Dean olduğunu görmüştüm. Ellerimi teslim olur gibi havaya kaldırdım ve sırtımı duvara doğru döndürüp hızlıca aşağı çöktüm. Havuzdan çıkınca ev sıcak gelmeye başlamıştı ama bunu yok sayarak sıcak+endişe+plan beni bu duruma düşürmüştü=yorgun bir Castiel. Ben orada otururken Dean yanıma çömeldi. Nazikçe çenemi tutup başını bana doğru çevirirken yeşil gözleri endişeyle parlıyordu. Yüzüme yorgun bir gülümseme yerleştirip başımı "bir şey yok," anlamında sağa sola salladım. Bana tek kaşını kaldırarak bakarken ne olduğunu üstelemeyip kollarımdan tutup hafifçe çekiştirmeye başladı. Kafası aşağı dönük olduğu için bir su damlası saçlarından bacağıma düştü. Bacağımdan kayan su damlasını izlerken onun da havuzdan yeni çıkmış olduğunu hatırladım ve hafifçe tebessüm ettim. Yüzünü yüzüm hizasına getirip merak dolu "sen bir şey mi içtin" bakışıyla bana bakınca kafamı hafifçe sağa sola salladım. Kafasını hemen geriye çekip şaşkınlıkla bana baktı. Gözlerini devirirken beni kollarımdan tuttu ve sertçe kendine doğru çekip ayağa kaldırdı. Onun göğsüne çarparak durduğum için yanaklarım hafifçe kızardı. Bunu onun görmemesi için elimle yüzümü kaşıyormuş gibi yaptım. Tam istediğim gibi bunu fark etmeyerek beni bir kapının önüne doğru çekiştirdi. Kapıyı açtığında bunun bu kattaki banyo olduğunu gördüm. Vay canına, neredeyse her katta banyo vardı. Sanırım kimsenin duş ya da banyo uğruna kat kat gezmesini istemiyordu.

Beni içeri sokup tam tuvaletin önünde durdurdu. Ben ona bakınca kafasını "tamam mı?" anlamında hızlıca aşağı yukarı salladı ve dışarı çıkıp kapıyı kapattı. Benden istediği şeyi yaptığımda kapının kulpunu indirdirip tam çıkacakken benim önüme büyük gövdesiyle bir duvar gibi geçti ve kollarımdan tutup yönümü tekrar banyoya çevirdi. Derin bir nefes alıp verirken beni ittirmesi karşısında düşmemeye çalışarak duşun altına kadar yürüdüm. Duş başlığını eline alıp bana sinsice bir bakış atarken bir yandan da suyu ayarlıyordu. Ayarlaması bittiğinde suyun yukarıdaki başlıktan akmasını sağlamak için duvardaki düğmeyi çevirdi. Garip bir ses gelirken ben de başlığa bakıyordum ve birden güçlü bir "A" harfi çıktı ağzımdan. Dean'e baktığımda gülmemek için dudaklarını içe doğru kıvırmıştı ve ben de burada iliklerime kadar işlemiş soğuktan titriyordum.

Bu halime bakarken daha fazla dayanamadı ve suyu ılığa çevirdi. Bana kaynar gibi gelen suyla bedenimi yavaşça gevşetmeye başlamıştım. Ben iyice rahatlarken suyu biraz daha ısıtıp başıma şampuan döktü. Şaşkınlıkla ona bakarken kafasını "hadi" anlamında salladı. Omuz silkip bir adım geri çıktım sudan ve saçlarımı yıkamaya başladım. Yıkayınca suyun altına girip duruladım ve bu sefer de avcumun içine duş jeli sıkmıştı. Gözlerimi kocaman açarak ona bakarken o sadece omuz silkmekle yetinmişti. Duş jelini de vücuduma sürüp durulandığımda yüzünde bir zafer gülümseme vardı, gözlerindeyse sevinç pırıltısı. Onun bu haline bakıp ben de gülümsedim. Gülümsemesini bozmadan dolaptan bir havlu alıp üzerimi kurulamaya başladı. Kendim yapmak için elindeki havluya uzandığımda eş zamanlı olarak havluyu benden uzaklaştırdı. Ne kadar kendime gelmiş olsam da hala yorgun olduğum için itiraz etmedim. En son da saçlarımı karıştırarak kurulayıp havluyu bir kenara fırlattı. Kolumu tutup çekiştirirken gitmemek için direndim. Bana dönüp baktığında kafamla kendisini ve duşu işaret ettim. Sıranın onda olduğunu anlayınca gözlerini devirdi ve beni çekiştirmeye devam etti. Hala direndiğimi görünce daha sert çekmeye başladı. Bir yerlere tutup direnmeye çalışırken sonunda pes etti. Seslice nefesini verip duşun altına girdi. Suyu açıp bana baktığında başımı "devam et" anlamında salladım. Saçını iyice ıslattıktan sonra eline şampuanı alıp tekrar bana döndü ve yine aynı hareketi yaptım. Kafasını "peki" anlamında çevirip saçını şampuanlamaya başladı. Tam çıkacakken başımla duş jelini işaret ettim. Derin bir nefes alıp tekrar duşun altına girdi ve eline duş jelini sıkıp bakışlarını bana yöneltti. Kararlı tavrımı bozmadan tekrar başımı salladım ve işini bitirmesini bekledim. Suyu kapatınca bitti anlamında ellerini iki yana kaldırıp duştan dışarı adımını attı. Daha ben dolaba yönelemeden hızlıca bir havlu alıp üstünü kuruladı ve havluyu başına sardı. Zaten saçları kısaydı, neden havluyu başına sarmıştı ki? Ben havluyla dışarı adım atmasını beklerken o beklemişti. Ben de hiç bir şey söylemeyerek onu beklemiştim. İki dakika geçmeden havluyu başından alıp beni kuruladığı havlunun olduğu yere attı ve eliyle beni takip etmesini işaret etti. Sessizce onu takip ederken beni bir giyinme odasına götürdü ve o gün evimden çıkarken üzerinde olan kıyafetleri kucağıma koydu ve kendi kıyafetlerini alıp dışarı çıktı. Üzerimi giyinirken ıslak mayoyu nereye koyacağımı bulamamış ve bir yerin de ıslanmaması için giyinme boyunca elimde tutmuştum. Bu yüzden de biraz daha uzun sürmüştü giyinmem. Bitirdiğimde kapının çalınmasıyla içeride tahmin ettiğim gibi uzun kaldığımı anlamış ve gel demeden kapıyı açmıştım. Üzerinde kaslarını belli eden ince kırmızı bir tişört, altında da lacivert bir şort vardı. Benim üzerimde ise beyaz bir tişört ve siyah bir eşofman altı vardı. İkimiz de bir süre üzerimizdekileri inceledikten sonra bana başıyla gitmemizi işaret etti ve merdivenlerden alt kata indik.

Alt kat bayağı genişti. Tavan yüksekliği 5 metre civarındaydı. Evlerimizin kat yükseklikleri benzerdi. Benim evimin de giriş katının tavanı beş metre tavan yüksekliğine, üst kat normal tavan yüksekliğine sahip. Sadece benim evim iki katlı iken, bu ev üç katlıydı. Beyaz koltuklarla döşeli bir salon, siyah bir tezgah ve mor kapaklı dolaplarla oluşturulmuş bir mutfak ve kırmızı bir ev barı vardı. Hiçbirinin arasında duvar yoktu, hepsinin etrafı açıktı.

Dean eliyle ev barının içindeki bir sandalyeyi işaret etti. Oraya geçtiğimizde ikimize de bir bardak likör doldurup yanıma oturdu.

Anna'nın sevdiği adam aslında çok iyi bir adam. Onunla beraber yapılabilecek bir çok şeyi yapmıştım. Sanırım bana gıcıklık olsun diye yapmıştı bilgisayar olayını, ne kadar büyük bir zaman kaybına neden olsa da. Bu çocuktan ben de hoşlanmaya başlamıştım, Anna için iyi bir erkek arkadaş olabilir.

İntikamımı alamamış olabilirdim, ama çok güzel bir gün geçirmiştim.

@Bu bayağı uzun bir bölüm oldu.@

The Business LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin