.Caferin gözü üzerimdeydi dikkatli olmalıydım.Cafer yavaş adımlarla yanıma geldi sizi daha önceden görmemiştim Yeliz hanım güzelliğiniz anlatılanlardan daha etkileyici.Kulaklığımda Yılmaz'ın sesini duydum Dikkatli ol Ayla o silah ticareti bilgilerini almalıyız biz şimdi harekete geçiyoruz.Yukarıda kasa var oradan belgelerin kopyalarını alacağız.Yavaşça Cafer farketmeden başımı salladım.Yılmaz ayağa kalkarak yukarıya çıktı 5 dakika sonrada timin geri kalanı.
-Adınızı çok duydum Cafer bey özellikle dağlarda.(yalan dağlarda 1 kere bile duymadım)
-Bende çok duydum Yeliz hanım artık iş konuşalım mı?
-hızlısınız bana uyar.
-Lütfen takip edin beni.
-Hemen geliyorum ancak bir telefon görüşmesi yapmalıyım biraz bekleyebilir misiniz?
-Elbette burda bekliyorum
Telefonumu çıkararak konuşuyormuş gibi yaptım ancak time haber veriyordum elime düşeceksin Cafer.Caferin yanına gittim ve bir toplantı odasına girdik.Toplantı odasının ortasında bir satranç masası ve etrafta çok fazlaca koruma vardı.
Tuzak!
Cafer eliyle satranç masasının iki tarafında bulunan sandalyeler den birini işaret etti geçip oturdum ve oda karşıma oturdu.Askerler çok denediler ama hep'de başarısız oldular dedi sahte bir üzüntüyle.Beni yenersen gidebilirsin yoksa sonun mezar olur askercik.Gülümsedim tabikide inanmamıştım ancak onu yenmek benim için bir Oyun başlayalı 30 dakika oluyordu ve ben bilerek kaybediyordum son hamle kalana dek'de kaybedecektim. Herşeyi başından beri biliyordum daha önce giden askerlerimize böyle yapmıştı ve onlar şehit olmuştu.Kayıtlarda isimleri olmayan gölgelerin içindeki kahramanlardan olmuşlardı onlar.Cafer son bir hamleyle şah demişti herşeyi bitirdiğini sanmıştı(Fakirin ekmeği umuttur Cafer)
Hayatımı şuan bir tek bir mat bitirebilir di ancak ben ona kimin mat yapacağını söylememiştim.Gülüyordu ama gülümsemesi birazdan sonsuza kadar olmak üzere silinecek ti.Ayağa kaklktı ve silahı başıma dayadı bitti dedi oyun bitti.
Ona bakarak piyonu hareket ettirdim.Gülümsedim ve söze girdim.Şah Ve Mat
"Son gülen iyi güler,Mat ile oyun biter."
Tam arkasından Yılmaz çıktı ve başına silahı dayadı çevik bir hareketle başıma dayalı silahı yere attım.
Ve işte oyun burda biter...
Sonrasında ortamda sayısız silah sesi ve korumaların hepsi yere serilmişti Cafer korkmuş pis yüzüyle bize baktı sonrada zemine yani onun ait olduğu yere ayaklarımızın dibine.Yılmaz ve Ali Cafer itini tutmuşlardı.Yanına yaklaşarak elimle çenesini yukarı kaldırdım.Bana göre intikam sıcak yenen bir yemektir Cafer alevden selamım var bizzat sana.Bunları dedikten sonra Cafer itini yetkililere teslim etmiş en yakın uçakla Mardine gelmiştik sonra zaten karargaha gitmiştik ve rapor vb.işleri halletmiştik.Üzerimi değiştirmiştim yani üniformamı giymiştim sonra tekrar değişme gereği duymamıştım evde değişmek daha basitti.Vedalaşıp eve doğru yürüyordum yorucu bir günün ardından hemen yatağa girip uyumak istiyordum.Binaya gelip evimizin olduğu kata çıktım.Abimgil yakında işe başlayacaktı ve herkesin yoğunluğuyla eminimki yine bir süre görüşmeyecektik, uyku biraz sonraya kaldı sanırım diyerek kapıyı çaldım.Saat 6 falandı galiba ben daha geç gelirim diye düşünüyordum bu iyi olmuştu,güneş daha batmamış'dı ama sanki ben şuan gecey'miş gibi uyumak istiyordum.
Askerlikte görev dönüşü belli olmadığı için uyuma vaktimde saşmıştı artık.Annem kapıyı büyük bir neşeyle açtı çünkü benim geleceğimi biliyordu onun için haber vermeme gerek yok...Abimgil evde olmasa bile hissediyor anne yüreği işte.Beremi elime alarak anneme sarıldım.
-Kızım hoşgeldin yine ne güzelsin üniformanla maşallah benim kızıma.
-Hadi anne içeri geçeyim yorucu bir gündü senide özledim hem.
İçeri geçip üzerime siyah bir eşofman takımı geçirdim salona geçtiğimde bütün aile buradaydı.Karan abim yanıma yaklaştı ve kafamı kendine yaslayıp her zaman yaptığı gibi saçıma minik bir buse bıraktı.Bunu yapmasına artık alışmıştım ve hoşumada gidiyordu,yanlız olmadığımı hissetmek güzeldi.Taki dışarıdan bizim eve gelen kurşun seslerine kadar.Huzurumu bozmak pahalıya patlayacaktı.Abimde polis olduğu için silah kullanmak konusunda deneyimliydi bu yüzden bana yardım edebilirdi.Demir abimede silahı verebilirdik daha önce öğretmiştim.
-Karan abi sen dışarı dikkatlice geçip bak silahın yanında değil mi?
-(Karan):Yanımda bakıyorum annem gili güvenli bir yere al.
-Tamamdır.Silahımı bıraktığım masanın üzerinden alıp emniyetini açtım.
-(Karan):Terörist oldukları belli.Yardım almamız lazım yaklaşık 25 kişiler.
-Telefonumu al albayı ara seni tanıyor zaten.
-Tamam.Karan abim albayı ararken bende annem gili en güvenli oda olan benim odama götürmüştüm.Dışarıdan ters bir yere bakıyordu ve burada vurulma olasılıkları daha düşüktü.
-(Mercan):Kızım nolur dikat et bak bir yerine bişey olmasın.(ağlayarak)
-Annem birtanem ağlama lütfen dikkat edeceğim bişey olmayacak.
-(Mercan): Güveniyorum sana güzel kızım.
-(Ela):Abla bende güveniyorum sana burda bekleyeceğiz seni.
Onların yanlarından ayrılarak Karan abimin yanına gittim.Demir abim gizli çekmeceye koyduğumuz silahı almıştı.Evimiz 2. kattay'dı yani bu mesafeden onları zorda olsa vurabilirdik.Abimin durduğu camın diğer kenarına geçtim ve mevzilendim.Demir abi sen olası duruma göre hazırda beklersin annemgilin yanına geç silaha ihtiyacın kalmassa koyacağınız yeri biliyorsun.Ne olursa olsun bilgin olsada sivilsin başın belaya girmesin.Demir abim başıyla beni onaylayıp odama doğru geçti.Demir abim böyle panik anlarda hep sakinliğini koruyan biriydi,daha öncede bir kaç kez başımıza gelmişti ve şimdi olduğu gibi asla konuşmayıp kendini olaya veriyordu.
Karan abimle birkaç el ateş etmiştik.Tekrar ateş edeceğim sırada kolumda keskin bir acı hissetmemle yere eğildim,Kolumdan vurulmuştum ve kurşun şansıma içeride kalmış gibiydi.Derin nefesler alıp tekrar ayağa kalktım.Abimin endişeli yüzü bana ve kanayan koluma dönmüştü.
-(Karan):Ayla,Aylam iyimisin?
-İyiyim dedim nefes nefese halimle.Yardım ne zaman gelecek?
-(Karan):5 dakikaya burdalar biraz daha sık dişini.
-İyiyim ben devam.
Birkaç iti daha vurduktan sonra silah sesleri artmıştı.
-Çok şükür geldiler aslanlarım benim.
Karan abim temkinli adımlarını mutfağa yönlendirdi ve bir havluyla geri geldi.Koluma bastırıp tampon yapmaya başladığında istemsizce inlemiştim.Terliyordum kurşunun çıkarılması gerekiyordu.Sesler kesildiğinde camdan dışarı baktım yerde cesetler vardı, her taraf o pis heriflerin kanlarıyla doluydu.Kapımız çaldığında Karan abim havluyu bana devredip kapıyı açmaya gitti bende o sırada koltuğa oturuyordum.Annemgil odadan çıkıp yanıma geldiler ve koltuklara oturdular.Kolumu fark ettiklerinde annem tekrardan ağlamaya başladı,babam şehit olduğu dan beri en ufak yaralanma'ma saatlerce ağlardı.Anne bak ağlama iyi olacağım sakin ol.Tabi artık daha çok terleyip aynanda havlu kıpkırmızı olduğu için annem bana inanmamıştı.
İçeri giren Yılmazla ayağa kalktım komutanım hallettiniz mi?
-(Yılmaz):Hallettikte Ayla sen iyimisin?Gel hastaneye gidiyoruz şimdi.
-İyiyim sorun yok gidelim.(Yalan, terliyorum,nefesim daralıyor,Kolum deli gibi kanıyor ve bayılmama ramak kaldı)
Kapıya doğru geçip botları'mı giymiştim.Kolumu tutan elim titremeye başlamıştı bu iyiye işaret değildi.Yılmazda çıkınca aşağı inmiştik,timde şuan tam karşımızda çatılmış kaşlarıyla koluma ve bana bakıyorlardı.Gözüm kararıyordu ve bana söylenenler artık boğuk bir ses gibi gelmeye başlamıştı.Sonrası karanlık...
Okuduğunuz için çok teşekkürler keyifli okumalar dilerimmm umarım bu bölümü beğenmişsinizdir desteğiniz için teşekkürler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Göklerin Kızıl Süsü
Teen Fiction"Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü," "Kız kardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü!" "Işık ışık,dalga dalga bayrağım". "Senin destanını okudum,senin destanını yazacağım". O terörislere korku salan etrafı kalbindeki kor alevlerle yakan kimsesiz...