11

111 18 53
                                    

Edgar'dan

Ani gelişen duygularla sinirlenip odama gitmiş olabilirim,ama pişmandım. Sonuçta az önce beni insan yapmıştı yeniden ve günlerdir var olan açlığımı giderdi. Fazla abartılı tepki verdim. Farkındayım. Özür mü dilemeliydim? Bundan nefret ediyorum. Özür dilemekten. Asla zevkim değildi,özür dilerken utançtan ağlıyor gibi oluyordum. Hele ki şöyle bir olayda. Ne yapsam bilemiyordum. Aradan sesleri gelmiyordu,anlaşılan gitmişlerdi. Kesinlikle odasındaydı.

Yapacaktım. Gidip özür dileyecektim.

Odamdan çıktım ve bir iç çektim. Yukarıya Fang'in odasına çıkana kadar ebemiz ağlıyordu zaten. yine de gittim. Kapısını zoraki de olsa çaldım.

"Kim?"

HASSİKTİR CEVAP BİLE VEREMİYORUM AMK

Yapacağım.

"Benim."

"Sen kimsin?"

He sesimden de tanımadın zaten ha ha ha götüm.

"Edgar."

"Ha-"

Kapıyı açtı.

"Bir şey mi oldu? Yoksa Sensei mi çağırıyor?"

"Hayır hayır,olmadı."

"Eee o zaman niye geldin?"

"Ben.."

NEDEN
NEDEN KONUŞAMIYORUM
DELİRİCEM
-&;!,&/+[€~£.

"Sen? Ne?"

Eben.

"Ya- Nasıl desem.."

"Ne bu arkadaş sözlü yapıyoruz söylesene?"

"Hiç bir şey yaşanmamış gibi davranmayı keser misin!?"

Sinirle bağırmam sonrası yüzünde şaşkın bir ifadeyle bana baktı.

"Bir şey mi yaşandı?"

"Az önce,aşağıda mutfakta."

"Hm...Ha ha hatırladım!"

"Unutma hastalığın falan mı var?"

"Yok canım- Ay dur vardı evet..Bak onu bile unutmuşum!"

"Şaka gibi. Her neyse,sadece...Özür dilerim."

"Niye?"

"Fang."

"Tamam tamam bu seferki şakaydı. Ama cidden,benim dilemem gerekmiyor muydu lan?"

"Aynı şeyi daha önce yaptık. O an sadece panikledim ve yapacağımı şaşırdım. Ayrıca,ne bileyim biriyle aramı bozuk tutmayı sevmiyorum."

"Ha,e pekii. Affettim o zaman. Ya şey soracağım Bibi'ler nerede?"

"Bahçedeydiler en son."

"Onların yanına gidelim mi?"

"Olur."

(...)

Yazardan

Byron kapının çalması ile oturduğu yerden kalktı ve kapıyı açtı. Karşısında küçük bir kız çocuğu duruyordu. Turuncu kısa saçlı ve beyaz kısa bir elbisesi vardı.  Saçları aşağıdan 2 at kuyruğu olacak şekilde bağlanmıştı ve görüntüsü oldukça korkutucuydu.

"Buyrun,kimsiniz?"

"Seninle işim uzun değil ihtiyar."

Üzerine atlayan kız ile neye uğradığını şaşırmıştı. Yere sert bir şekilde düştüğünden inlemişti.

"Sen kimsin!?"

"Bana karışımların yerini söyle."

"Sen kimsin dedim! Önce sorumu cevapla!"

"Burada soruları ben sorarım. Eğer 5 saniye içinde onların yerini söylemezsen,yemin ederim seni burada öldürürüm."

"Önce bir-"

"2,3..."

Ya Tara ve diğerlerini tehlikeye atacak bir şey yapsaydı? Hayır,Byron söylemeyecekti.

"Beni dinle!"

"5."

umursamadan hemen omuz ile boğaz arasındaki bölgeyi ısırıp vücudundaki neredeyse bütün kanı içti. Kansızlıktan öldürmüştü adamı. Fakat boşaydı.

Bu vampir özel yeteneklere sahipti. Yeteneği ise kanını içtiği kişiye ait çoğu şeyi görebilmesiydi.

Karışımları da bu sayede öğrenmişti. Yere damlamış Fang'in kanını içerek.

"Bazanın altına karışım mı saklanır? Aptal."

Gidip oradan karışımları aldı küçük vampir. Çıkarken kapı önünde durdu.

"Kendinden yaşça küçük çocuklara cinsel çekim duyan birisi nasıl böyle fedakarlık yapar? Anlamıyorum."

Çıktı ve kapıyı kapattı. Byron ölmemişti,ama her an ölecek gibiydi. Zoraki de olsa ayağıya kalktı. Çevirmeli telefonu alıp Tara'yı aradı.

"Alo,Byron?"

"Tara,acil- -öhö- Buraya gel. Çabuk!"

"Ne? Ne oldu!?"

"Anlatacak zaman yok, -öhö- Buraya gelmelisiniz hemen!"

Byron telefonu yüzlerine kapattı fakat başı dönüyordu.

Fazla uzun süre hayatta kalacağından emin değildi.

(...)

"Sensei,nereye gidiyoruz!?"

"Byron aradı,acilen oraya gitmeliyiz! Sesi ölecekmiş gibi geliyordu,korkuyorum. Acele edelim lütfen."

Hepsi acele ile koşmuştu evine. kapıyı çaldılar ama açan kimse yoktu.

"Byron! Byron iyi misin!?"

Edgar etrafta dolaşıp açık bir cam aradı ve buldu. Yatak odasının camından içeriye atlayıp kapıyı onlara açtı. Yerde yatan Byron gözünü anca açabiliyor muydu? O bile çok hafifti.

"Byron,ne oldu!?"

"Tara,Vampir.. -öhö- Küçük bir kız. Karı- Öhö - Karışımlar... Aldı ve gitti."

"Yo,hayır,hayır hayır burada ölemezsin!"

"Beni boşverin,onu çok geçmeden yakalayın."

"Saçmalama! Seni burada bırakamayız!"

"Önemli- -öhö- Değil. Lütfen.. Sadece..Turuncu saçlı kız -Öhö- yakal..."

Göz kararmasına daha fazla Engel olamadan öldü. kız nasıl olduysa vücuduna bir şekilde zehir aktarmıştı. Buda onun ölmesine sebep olmuştu. Sandy şok olmuştu. Diğerlerinden daha fazla. Gözleri dolmuştu ayrıcax

"Turuncu,saçlı mı?.."

"Ne?"

"Kardeşim...Bea mi?"

——————————————————————————

apathy samurai / FadgarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin