26. bölüm

1.8K 359 305
                                    

Oy sınırı: 440

Yorum sınırı:300 (Lütfen olmadık yerlere sırf yorum sınırı dolsun diye "emoji, random" gibi yorumlar yapmayın biliyorum yorum sınırı dolsun diye uğraşıyorsunuz ama o yaptığınız yorumların benim için hiçbir anlamı yok en azından mantıklı olsunlar sahnelere uygun yorumlar. Oy sınırı dolmadan bölümü atıyorum bu yüzden lütfen okuyorsanız oy verin Anlayışınız için şimdiden teşekkür ederim. )

Bölüm şarkımız (I Don't Need Your Name- Rosenfeld)

📍"Darbelerim bir kadının vücudunda çok farklı bir hal alabilir."

Keyifli okumalar dilerim 🍷

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Keyifli okumalar dilerim 🍷


Evet bu yüzük Mahir beye aitti ve ben o tekne batmadan önce o yüzüğü bulmuştum fakat orada kaptandan ve benden başka kimse yoktu peki ya bu yüzük nasıl orada olabilirdi? Belki de Mahir beye ait bir yüzük değildi sadece benzeri bir yüzüktü. Bu durumu konturol etmem gerekiyordu, Mahir beyin yüzüğü olup olmadığını bilmem gerekiyordu hele ki beni boğulmaktan kurtarıp daha yakın davranmaya başladığı şu zamanda belirsizlikleri kaldırmam gerekiyordu!

Mavi gözlerimi Erkan abiye çevirdim ve elimdeki yüzüğü sıkıca tutup "Bundan kimsenin haberi olmasın olur mu Hazal'ın bile. En azından şu anlık." Dedim.

Derin bir nefes aldı ve gözlerini hafif kısarak "Bu yüzüğün kime ait olduğu hakkında bir fikrin var mı?" diye sordu.

Yutkundum. Henüz emin olmadan kimseye bir şey söylememeliydim. "Hayır aklım çok karışık. "

"Anladım eğer aklına biri gelirse söylemelisin. Başına başka dertler açmadan... Tekrar ölüm ile burun buruna gelmeden. " dedi sanki uyarırcasına.

Tebessüm etmeye çalıştım. "Merak etme, aklıma gelen biri olur ise ilk sana söyleyeceğim "

"Pekâlâ yüzüğü alabilir miyim artık?" diye soru elini bana doğru uzatarak.

Elimi biraz ondan geri çekerken "Bende kalsa. Belki hatırlamamamı sağlar. Belki bir ipucu bulmamı sağlar. " diye bir istekte bulundum.

Kaşlarını havaya kaldırdı ve ısrarla elini bana doğru uzatarak "bunu sana vermem doğru değil Zülal. Bu bir delil olabilir. Delilin kaybolma riskini göze alamam." Dedi.

"Lütfen desem "

"Olmaz, alayım."

"Erkan abi..."

"Zülal!"

"Pekâlâ en azından fotoğrafını çeksem?"

Sıkkınlıkla nefes alıp veri ve "Kimsenin haberi olmasın." Dedi.

Onu hızla başım ile onaylayıp yüzüğün fotoğrafını çekerken "Sen de bu yüzükten kimseye bahsetmeyeceksin. Hazal'a bile söylemek yok anlaştık mı?" dedim ve telefonumu cebime koydum.

Kırmızı Şemsiye (GÜNCEL KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin