16.Bölüm(Metehan)

41 12 0
                                    


Kafayı yiyecekti. Dicle kadar şeytanına az rastlamıştı. Bu kadın açıkça niyetini belli ederken bile işin içinden sıyrılıyordu. Ve olan olaya karıştığı için evine ve bergüzara oluyordu öyle mi? Evin odasında sinirle uyuyakalmışken bergüzar ise kendi odasında dört dönüyordu.

-delireceğim gerçekten delireceğim resmen salt kötü bu kadın ya onca yaptığını geçtim ama nasıl genç bir kızın hayatıyla oynar bu dedikodunun neye mal olacağını bilmiyor mu ya? Bilerek yapıyor!

-karışma diyorum bergüzar yorulma yıpranma bırak kim ne yaparsa yapsın . Dilşen konusu ben de, ben halledeceğim!
Güldü bergüzar.

-sen olanların farkında mısın? Kadın iftira atıyorsun diyor ya bana diyor bunu.
Bergüzarın aklı almıyordu

-sen bana neden söylemiyorsun? Kocana bile söylemiyorsun bergüzar benden nasıl gizlersin?

Alayla gülen bergüzar isabetli bir yorumda bulundu.

-kocama bile söylemiyorum ama dedikoduyu benim çıkardığımı ima ediyor!

-ya sen ona ne bakıyorsun bergüzar! Yeter kendine gel. Ne yaparsa yapsın bak olaylara dahil oldukça kendinden uzaklaşacaksın. Senin için diyorum boşver!

O nedemekti kendinden uzaklaşacaksın ne demekti? Bergüzar için üzerinde uzun uzun düşünmesi  gereken bir konuydu aslında bu. Ama o gece bunun üzerinde bile durmadı. O an tek düşündüğü zelalin hadsizce kanıtla demesiydi. Onca olandan sonra bile bergüzara itimatı yoktu!

seymen açıkca alındığını söylemişti karısına burada onlar brbirinden bir şey gizlememeliydi. her şeyden en son haberi olmuştu ve olay karısına patlamıştı. öye ya da böyle aklına takıyordu ve seymen karısının canı sıkılsın istemiyordu.

-Neyse. yarın nöbetçiyim biliyosun erken yatacağım önce bi arsen annemi arayacağım sen de toparlan lütfen kafana hiç bir şey takmanı istemiyorum.

seymen karısının yüzünü avuçları arasına almış alnından öpmüştü.

-tamam hayatım ben de yarın çarşıdaki merkeze gideceğim görüşmeye çağırdılar biliyorsun.

-çıkış saatleri konusunda konuşmayı unutma hayatım.

ikili günün yorgunluğunu  yarınki telaşlarıyla kapatıp  günü kapatmışlardı.

       **

Odanın , evin bu şehrin hatta tüm dünyanın dar gelmesi normal miydi bir insana? genç adam evlerine sığamamış kendini dışarıya atmışken saatine baktı. bugün havva sultanın randevusu vardı geç kalmamak için saatini kontrol etti. o zamana kadarsa alabildiği kadar derin nefesler aldı günlerdir bu haldeydi. Dilşenle ilgili dedikodu yayıldığından beri tam olarak bu haldeydi.aile bağları babası yüzünden kopan ve şu an her şeyin ne manaya geldiğini ayırt edemeyen mete yürek sancısını durduramıyordu.

o gün babası dilşene ağabeyi kürşatı istemişti.

çünkü büyük oydu.  babası kendi başına iş yapmıştı ve metenin sevdiği kızı büyük oğluna istemişti. bundan öncesine kadar her şey olağandı. mete dilşene çok önceden vurgundu. bir gün evlerine gittiklerinde okuldan dönen dilşeni gördğünde gözgöze gelmeleriyle vurulmuştu genç kıza. sonrasında ise mutfaktan çıkmayan genç kızı servis esnasında anlık görmüş ve nedense her seferinde göz göze gelmişlerdi. mete dilşeninde duygularını hissediyordu. bazı aşklar bu derece değerli ve uzaktan yaşanırken tek bir olayla her şey birbirine girmişti. ardından bir kaç düğünde dilşeni görmüştü ve o zamanlar hep bakışmışlardı . yalnızca buydu. hiç konuşmamışlar hiç sohbet etmemişlerdi. Mete okul çıkışlarına gittiği kızla bir kere bile cesaret edip konuşmamış ama hep gözünün önünde ve gözü gözünde olmuştu.

olaylar bu derece sarpa sarmışken evlerinde konu ''ben oğluma dilşeni isedim diye bizi evden kovdular meğer kızı oğlumu seviyormuş'' şeklinde olmuştu. isim geçmesede herkesçe olay dilşenin kürşatı sevmesi gibi algılanmıştı çünkü aile bağlarının kopmasına sebep olan konu buydu.  amedin kürşat içn dilşen sanarak evin gelinini istemesi!

Bu dedikodudan sonra ise olay tamamen değişmşti. metenin öğrenmesi gereken bir gerçek vardı.  dilşeni onu seviyor muydu sevmiyor muydu?

dilşenle bir araya gelebilme şansları o kadar düşüktü ki. şu dönem okulda yoktu. mete bu yüzden kafayı yiyordu! dilşen ise kendi odasında aynı düğümdeydi. sevdiği adam dedikoduları duyduysa dilşeni kürşatı seviyor sanacaktı ve hepten vazgeçecekti. dilşen için konu daha eli kolu bağlı durumdaydı.

metenin oflaması sesliydi ayağa kalktığında ellerini kafasının arasına aldı.

-ne oluyor ?
Kürşat kardeşinin sesli oflayışını merakla sordu. Çokta merak etmiyordu aslında çok net biliyordu.

-yok ağabey bir şey.
Dillendiremiyordu sadece kimse. Çünkü kürşat metehanın dilşeni sevdiğini biliyordu. Babasının yaptığıyla olay kötüleşmiş ardından dedikodu yayılmıştı ve şimdi kardeşinin aklındaki soruyu biliyordu kürşat . Dilşenin metehanı sevip sevmediğini bilmiyordu. Dedikodu ne denli kötü bir şey yaşayarak görüyorlardı.

-Senin için yapabileceğim bir şey var mı?
-Benim için artık benden başka kimse bir şey yapamaz abi.

Mete abisinin yanından çıkıp babaannesini almış arabaya bindirmişti. Geçirdiği felç sonrası kullanamadığı eli ve kolu için düzenli fizik tedavi alıyordu.  Merkezde ki özele götürüyordu Metehan babaannesini.

Kader ağlarını ördüğü o günde de .

Bergüzar ayağını sallayarak beklediği bekleme salonunda elinde dosyası devirdiği gözleriyle sabrının tükenmemesini umarak bekliyordu. Hiç bir meslek grubunun bu derece umarsızca yaftalanmasına dayanamıyordu.  İş görüşmesi için başvuru sonrasında saatli davet edildiği bu merkezde  kırk beş dakikadır bekliyordu. Özel hastaları ise hiç beklemiyordu . Elbette hastalar beklemesindi ama randevu ile iş görüşmesine davet ettiğin bir insanın bu kadar bekletilmesi bergüzarın kafasında burası için verilmiş bir nottu. Çalışanına değer vermeyen bir kurumdan ne bekleyebilirdi di ki. Tıpkı bazı özel okullardaki veli memnuniyeti için yıpratılan değerli öğretmenler gibi..

Bir hışımla ayağa kalkan bergüzara seslenen sekreter onu oyalamayı umdu.
-Bergüzar hanım sizi odaya alayım. Çok kısa daha bekleteceğiz görüşme odada olacak.
Gülümseyen kadının durumu idare etme çabasına gülümsedi bergüzar.

-çalışanına çalışan adayına değer vermeyen bir kurumda çalışmayı ben kabul edemiyorum nazik davetiniz için teşekkürler.
-inanın bugün çok yoğun kusura bakmayın.
Nazikçe gülümseyen bergüzar çıkmak için yeltendiğinde karşısında gördüğü mete'yle duraksadı. Karşısında tüm olayın muhattabı duruyordu . Nasıl karşılanır bilmeyen bergüzar metenin yanından yalnızca geçebildi.

Metehan Bergüzarı gördüğünde bir umutla aydınlandı.
-merhabalar metehan bey. Havva teyzem nasıl kolun?
-iyi kızım daha iyi.
-merhaba sena hanım doktorumuz müsait mi?
-elbette hastası şimdi çıkmak üzere.
O esnada doktorun odasından çıkan hastayla sena hanım gülümsedi.
-çıktı bile size ben eşlik edeyim.
Sena hanım koluna girdiği hastayla odaya yönelirken mete gülümsedi.

Babaannesnin girmesini bekleyemeyen genç adam koşar adım merkezden çıkan bergüzarın ardından gitti. Çok uzaklaşmamış olan bergüzara koşarak yetişen metehan nasıl karşılanacağını bilemeden bergüzarın önünde durdu.

-Bergüzar yenge eğer yanlış anlaşılmayacaksam çok kısa da olsa konuşabilir miyiz?

İşte buydu bergüzar gülümsemişti. Dilşen için ne yapabilirim diye deliren kadının fırsat ayağına gelmişti.

....

Sevgili okurlarım sıkça mesaj gelince bölüm sözü vermiştim. Okuma vote ve yorumlar olmadıkça yeni bölüm yayınlayamayacağım.  Erişim sıkıntısından dolayı zaten ara vermek gerektiğini düşündüm ama hala istekler devam edince yayınladım.

İlginize teşekkürler.


                                

Diyarbakır'a Bergüzar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin