2.Bölüm(Kokulan Oluyor)

472 34 33
                                    


Hazırlıksız yakalandığı  dahası gelmesinden korktuğu cümle kocasının dudaklarından dökülünce vücudu soğuk bir hisle ürpermişti.

Seymen kapıya yöneldiği sırada şaşkın bakışlarını dikleştiren karısı onu tutarak ardından geldi.

-bir dakika bir dakika. O da ne demek?
-demem o ki olması gereken şeyler olabilir Bergüzar atamamı Diyarbakır’a aldırabilirim.

Bergüzar'ın kocaman açılmıştı gözleri anlayamıyordu idrak edemiyordu. Başka şey için sabırsızlanırken ne demekti rota değiştirildi? kime sorarak? neye göre kim için?

-Ne diyorsun ya?

Bergüzar defalarca kez söylemişti. Sevgili olduklarından beri bu böyleydi.
''bağlanmayalım birbirimize böyle bir yaşantı da olamam.  Bitirelim yol yakınken'' demeleri hep bu günün korkusundandı. Şimdi anlaşıp her şey yoluna koyulmuşken bununla baş edemezdi. Hele ki anlaşmışken.. vazgeçmek Seymen'in elindeydi.

Kapıyı açıp ayakkabılarını giyen Seymen karısını öpüp içeride kalmasını sağlamak istedi.

-Bornozlusun geri dur. ben giderim.
-Ya sen bi dursana ne demek diyarbakır'a aldırırım atamamı? Ne diyorsun Seymen? Böyle bir kararı nasıl tek başına alırsın. Biz yıllardır seninle doğu görevinin bitmesini bekliyoruz.. bu.. bu .

Bergüzar konuşmaya Seymen sessiz kalmaya devam ediyordu.

-Bu ne demek bu.. Evim hazır benim her şey yerli yerinde. kapısını kilitleyip çıktık ki 1 ay sonra dönelim diye. Sen ne diyorsun ya?

Dehşete kapılmıştı genç kız. Anlayamıyordu bu ne emrivakiydi bu ne hadbilmezlikti. Sormak yoktu kafa kafaya verip şöyle olmalı denmiyordu. 'gideceğiz' ne demek oluyordu. Bergüzar'ın da hayatını etkileyen bir kararı tek başına alamazdı.

Seymen bunu çok iyi biliyordu o yüzden böyle bir çırpıda söyleyip kaçıyordu. ikna edebilirse atamasını Diyarbakır’a istemekten başka çaresi yoktu ki bu kabul edilmeyecek şey değildi. Muğla'yı bırakıp Diyarbakır'a gidecekti. Emindi ki tam tersi için can atan bir sürü meslekdaşı vardı.

-Hazırlıklı olsan iyi edersin. Başka şansımız yok.!

Seymen kapıyı kapayıp şaşkın bir halde Bergüzar'ı kapının ardında bırakmıştı.

-Bu manyak ne diyor?

İdrak etmeye çalıştı bergüzar kapıyı açtığında karşısında değildi kocası. geri girdi evine.

-Bu adam ne diyor böyle?

**

Sımsıkı topladığı uzun sarı saçlarına baktı Bergüzar telefonun ekranından. Esen rüzgar saçlarını dağıtıyordu. masanın üzerinde ki büyük güneş gözlüklerini taktı. Sipariş verdiği kahveyi ayağını sallayarak içiyordu. Gergindi.
Çok gergindi.

Telefonunun tuş kilidini saate bakmak için açıp kapadı. Saate bakamadığını fark edince tekrar açtı tuş kilidini. Aklı yerinde değildi. Şimdiden Diyarbakır'a uçmuştu.

-Hadi Nuray!

İçindekileri boşaltmaya ihtiyacı vardı. büyük kahve bardağının boş olduğunu fark eden bergüzar bir tane daha sipariş verdi. en sertinden. şekersiz. anca keserdi Bergüzar'ı.

-Batmadı batmadı.
-ha?

Bergüzar arkadaşının anlamsız kelimesiyle mekana giriş yapmasına 'ha' diye yanıt vermişti evet.

-gemilerin diyorum. batmadı.
-hayallerim battı Nuray hayallerim..

Nuray, Bergüzarın gözlüklerini kaldırıp gözlerine baktı.

-Ağladın mı.

Güldü bergüzar.

-izin versen ağlayacağım ama komedisin.

**

Seymen çalan telefonuna sıkıntıyla baktı. Daha fazla telefonla konuşmak istemiyordu. Ekrana baktı. arayan ailesi değildi. Arsen hanımdı.
Toparlandı. acaba bergüzar olanları mı söylemişti.  Bergüzar vaz mı geçecekti.. tedirgin bir halde açtı telefonu.

-Efendim annecim.
-Ha oğlum nasılsın.

Gülümsedi Seymen oğlum dediğine göre konuyu bilmiyordu. Rahatladı.

-İyiyim anne, evrak işleriyle ilgileniyorum sizler nasılsınız?
-İyiyim oğlum da bu sana hazırladığım salamuraların bazıları geçmiş. Hafta da bir değiştireyim sularını diyorum ne ara burada olursunuz ona göre hazır edeyim.

Gülümsedi Seymen. kayınvalidesi bir yandan damadına soru sorarken bir yandan da tatlı tatlı kocasına laf yetiştiriyordu. Arsen hanımı seviyordu. Bergüzarın ailesi Seymen’i evlatları gibi seviyorlardı.

Normal şartlarda ağustos sonu gideceklerdi Didim’e. ama durumlar farklıydı.

-Ağustos sonu düşünüyoruz anne ama belli de olmaz.

Seymen arabasına bindi. Bir yandan konuşuyordu. güneş gözlüklerini taktı ve arabasını çalıştırdı.
Yolda gördüğü pastaneden güllaç aldı. çünkü umuyordu ki tatlı yiyip tatlı konuşurlardı. Güllaçta kurtarmazsa Seymen'i, işi yaştı. eve gitmeye korkuyordu. konu belliydi. Bergüzar’ı ne halde bıraktığını biliyordu. korkuyordu. Karısının tavrı netti. Ya araları bozulursaydı? söylemek istemiyordu ya, ya Bergüzar Seymen’den vazgeçerseydi?

**

Diyarbakır'a Bergüzar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin