1.Bölüm (Kırıkkale Sabahı)

663 32 3
                                    

İnce ince süzülen güneş, Bergüzar'ın tenini okşarken açık olan pencereden giren rüzgar uzun perçemlerini bir o yana bir bu yana sürüklüyordu. Yastığın üzerindeki saçları dağılırken genç kadın inatla uyumaya çalışıyordu. Huzurlu bir uykunun ellerindeyken başında telefonla konuşan kocasını anlamaya çalışan Bergüzar, o huzurlu uykuya devam etmeye çabalıyordu.

Yastığın üzerindeki kolunu yüzüne iyice kapayıp ortamdan uzaklaşmaya çalıştı. Sabahın ilk ışıklarının huzurunu uyku ile devam ettirmeye gecenin ve tüm haftanın yorgunluğunu atmaya çalıştı. Olmuyordu.

Seymen'in telefon konuşması buna engel oluyordu. Gözlerini açan Bergüzar ilk önce pencereyi ve içeriye sızan güneş ışığını gördü , kıstı gözlerini, ne güzel bir gündü. Kendini yan tafa çeviren bergüzar yanında baksırıyla oturmuş telefon görüşmesine devam eden Seymen'in  dizine yatmıştı. O huzurlu uykuyu devam ettirmek istiyordu.

Seymen dizine yatan kadının, her yererine dağılmış uzun hacimli saçlarını okşarken devam ettirdi telefon konuşmasını.

-Yapma abla. Bununla ne alakası var.

Bergüzar sabahın bu saatindeki konuşmayı başta hiç merak etmese de uyuyamayacağını anladığında kocasının konuştuğu konuyu anlamak istedi. Ne yalan söylesin merak etmişti.

Seymen'in dizinden kalkan bergüzar komidindeki sudan kendine biraz katıp içmişti. Kocasına sorar şekilde uzattığı bardağa bakan seymen bardağı almış suyu bitirmişti.

Bileğindeki siyah ince tokayı saçlarını tepeden toplamak için kullanan Bergüzar Seymen'i öpmüş banyosuna geçmişti.

-Cihanşah ağama söylersin biraz arayı toparlar abla. Kurulan yeni bir düzen var benden nasıl bekliyorsunuz.

Seymen güne kötü başlamıştı. Ailesiyle konuşurken genelde gerilmeden edemiyordu. Bugünse güne olayla başlayan Kurulhan ailesinin aile meclisi, Kırıkkalede ki Seymensiz olmamıştı. Fakat Seymen'in yapabileceği şey karısının huzuruyla beraber, kendi huzurunu kaçırmak olacaktı.

Telefonu kapanan Seymen söylendi.

-Ben böyle işin içine sıçayım. Her türlü olay benim başıma kalmak zorunda mı lan!

Seymen başını elleri arasına aldı.

Tekrar çalan telefonunu sinirle açtı.

-yav baba bu Dicle yengemin her sorunun da ben aynı şeyle mi yüzleşeceğim?

Telefonu direkt olarak böyle açmıştı. ortalama bilmem kaçıncı görüşmeleriydi.

-Bu Dicle'nin sorunu değildir artık. Atanın sorunudur Seymen. Siz istiyorsunuz ki herkes ayrı mutlu olsun. Seni yaptığını diyeyim: Dicleyi haklı çıkarmaktır.

-Dicle diyor ki; ailen dağıldı. Budur haklı olduğu konu?

Seymen reddediyordu. Dağılan bir şey yoktu. Başka şehirlerde yaşıyor olmak dağılma demek değildi. Bir sorun olduğunda eli ailesinin üzerindeydi.  Tıpkı Seyfi ağabeyi gibi.

-Anana babana asilik mi ediyorsun Seymen? Tamam dedik amenna. ama durum değişmiştir. Ana baba yalnız bırakılmaz ağabeyin gitti ise siz geleceksiniz bunun başka yolu vardır?

Sabır diledi Seymen. Bu konuda anlaşamıyorlardı.  Serdal'a bir şey diyemezdi karısı Dicle'ye de . Kalmak istemiyorlarsa buna zorlayamazlardı. Ama yaptığı saygısızlığı da aile kabul edemiyordu. Seymen ve Bergüzar olayı başladığından beri aynı huzursuzluk vardı. Bergüzar'ın kati suretle reddettiği bir şey vardı ailelerle aynı evde yaşamazdı. O mevzudan beri de Dicle huzursuzdu. Kavga kıyamet devam ediyordu, Bergüzar kalmıyorsa diğer gelinlerde kalmak istemiyordu. Huzursuzluklar büyüyüp kavgalar çoğalınca hal böyle olmuştu. Bu sabah evden gitmişilerdi. Ki bu büyük bir olaydı. Bu durumda Cihanşah beyin aklındaki şey şuydu;

Diyarbakır'a Bergüzar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin