Bölüm 4

157 10 0
                                    

"Herşey göründüğü gibi olsaydı,eline aldığın deniz suyu mavi olurdu."
                                        ~George Orwel~

Karagahtan çıkıp otele gittim. Otele de odama girer girmez banyoya girip duş aldım. Duştan çıktıktan sonra bavulumdan pijama çıkartıp giydim. Yatağa oturup dosyaları incelemeye başladım. Dosyaları incelerken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Komodinin üzerindeki telefonu alarak saatte baktım. Saat epey bir geç olmuştu. Bu epey bir yoruldum için uyukum gelmişti. Dosyaları toplayıp komodinin üzerine bıraktım. Yatağa uzanıp uyumaya çalıştım çok geçmeden uyukuya daldım.

Sabah telefon alarmının sesinden dolayı gözlerimi zorlukla açabildim. Hemen telefonu elime alıp alarmı kapattım saate baktım altı buçuktu saat. Hemen yataktan kalkıp banyoya girip elimi yüzümü yıkadım ve dişimi fırçaladım. Banyodan çıkıp valizimden kıyafetlerimi çıkarıp giydim. Bugün dayımın dediği eve bakmaya gideceğim. Saat sekizde ev sahibiyle bulaşacağım ama öncesinde gidip kendime bir motor alacam. Zaten pek fazla kahvaltı yapan biri değilim. Çantamı alıp otelden çıktım. Taksiye binip motorunu satın alacağım kişinin gönderdiği konuma gittim.

Mert Yavuz

Dün ipekle olan tartışmadan dolayı epey bir moralim bozuk. İpek bana kızmakta haklı ama benim o zaman bunu yapmam gerekiyordu. Onu korumanın tek yolu onu kendimden uzaklaştırmaktı. Yinede işe yaramadı o şerefsiz bana söz vermişti. Eğer İpek'ten uzak durursam ona zarar vermeyecekti. Ama sözünü tutmadı ondan nefret ediyorum. Böyle bir adam nasıl benim babam olabilir. İpeğin ailesini öldürdüğü yetmiyormuş gibi sırf susmam için beni annem ve kardeşlerimle tehdit ediyor. Resmen bir çıkmazın içindeyim ne yapacağımı bilmiyorum. Yüzbaşı olabilirim ama ailemi o babam olacak şerefsizden koruyamıyorum. Eli kolu o kadar uzun ki elimden hiç bir şey gelmiyor. Bu durum benim canımı çok yakıyor. Zavallı annem kocasının nasıl bir zalim olduğundan haberi bile yok. Eminim o şerefsizin gerçek yüzünü görseydi yanında bir dakika bile durmazdı. Ama şerefsiz buna asla izin vermezdi. Eğer annem ve kardeşlerim o evden giderlerse benim susmayacağımı çok iyi biliyor. Sırf bu yüzden gerekirse onları eve bile kiletler hiç kimseyle iletişime geçmesine izin vermezdi. Sadece bununla kalsa iyi eminim daha kötü şeyler yapar onlara. Bunları düşünürken telefonum çaldı. Arayan en yakın arkadaşım Arda'ydı. Telefonu elime alıp aramayı açtım.

"Hayırsız insan hiç mi aramaz arkadaşını ne hayırsız çıktın oğlum sen. Aramasak hiç arayacağın yok senin."

"Hiç vaktim yok şu sıralar çok meşgulum Arda. Hayırdır yine ne oldu da sen beni arıyorsun."

" Aşk olsun Mert sanki her aradığımda senden bir şey istiyormuşum gibi konuşuyorsun."

"Kesin öyledir hadi ağızında ki baklayı çıkar bakalım."

"Ufak bir yardımına ihtiyacım varda."

"Al işte ben malımı bilmez miyim? Hadi söyle bakalım nasıl bir yardıma ihtiyacın var."

"Şey ben motorumu satacam alıcı yolda gelecek ama benim acil bir işim var benim yerime motorumu alıp alıcıya attığım konuma gidermisin."

"Duat et bugün izin günüm yoksa gelemezdim. Neyse hazırlanıp geliyorum."

"Lan sen adamsın adam tamam hemen hazırlan gel."

"Tamam hadi görüşürüz."

"Görüşürüz."

Telefonu kapatıp hemen hazırlanmaya başladım. Hazırlanıp evden çıkıtım. Hava güzel olduğu için bu gün motor sürmeye karar verdim. Motorla Arda'nın evine doğru gittim. Neyse ki evi yakın olduğundan hemen vardım. Arda zaten kapını önünde beni bekliyordu.

Bir Umudun İçindeki Yara Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin