death

97 12 13
                                    

Uyandığımı fark etmeleri uzun sürmemişti. Annem ve babam da oradaydılar. Demek bu yüzden onlardan haber alamıyorduk. Babam, annem ,draco ve ben ayakta yan yana duruyorduk. Koyun gibi dizilmemizi Tom istemişti. Mattheo sürekli kendi saçlarını çekiştirip küfürler ediyordu. Tom'un yaptıkları plana uymadığı belliydi.

Tom babamın tam arkasına geçti. Sesi korkutucuydu.

: Sana ihaneti hiçbir zaman affetmeyeceğimi daha önce söylemiştim diye hatırlıyorum Lucius.

Babam korkudan neredeyse ağlayacaktı. Ona ihanet mi etmişti? Ettiyse değeri gözümde çok daha yükselirdi.

: Söylemiştiniz Lordum.

Tom babamın boğazını sıktı.

: O zaman neden ihanet etmeye cesaret ediyorsun?

Babam şimdi gerçekten ağlıyordu. Yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu. Bellatrix ve Pettigrew de oradaydılar. En ufak harekette hiç düşünmeden ölürdük.

Mattheo'ya baktım. Göz göze geldik. Bakışlarında pişmanlık gördüm. Çok fazla pişmanlık... Sanki bir şey diyecekmiş gibi dudaklarını araladı ama hiçbir şey demeden tekrar kapattı.

Babam fısıltı şeklinde konuştu.
: Lord'um...

Tom babamın sesini taklit etti.
: Lord'om...

Asasını babamın boynuna dayadığında göz kapaklarımı sıkıca birbirine bastırdım.

:Avada Kedavra!

Annemin çığlığı. Babamın cansız bedeninin yere düşme sesi. Draco'nun hıçkırarak ağlayışı...

Deli gibi titriyordum. Mattheo'ya baktım. Bakışlarımla bunu durdurması için yalvardım. Gözlerimdeki korkuyu gördüğünde canının benden çok acıdığına emindim.

Tom bu sefer annemin arkasına geçti. Asasını boynuna bastırdı. Bellatrix yere bakıyordu. Lord'a hizmet etmek için tüm benliğinden ve insanî duygularından vazgeçmişti.

Lord sırıtıyordu.
: Senin sonunun böyle olacağı için üzgünüm Narcissa... Daha iyisini hak ediyordun.

Annemin dudaklarının arasından kısık sesle;
: Lütfen Draco'yla Victoria'ya dokunma. dediği duyuldu.

Tom güldü.
: Onu beni satmadan önce düşünecektiniz. Avada Kedavra!

Annemin cansız bedeni de yere yığıldı. Bellatrix'in de titrediğini gördüm. Draco'nun ağlaması şiddetlendi. Sıra ona gelmişti. Tüm duygularım alınmış gibi sabit bir ifadeyle bakıyordum.

Mattheo'yla göz göze geldiğimizde ikimizin bakışları da yumuşadı. Dudaklarımı oynatarak "yardım et" dedim. Ne dediğimi anlamıştı. Dolan gözlerini sildi. "Seni seviyorum." dedi.

Yardım etmeyecekti. Abisine karşı gelmeyecekti.

Kafamı iki yana sallayarak bakışlarımı yere çevirdim.

Draco'yla el ele tutuşuyorduk. Tom asasını bu sefer Draco'ya doğrulttu.

: Hep korkak olarak yaşadın. En azından sen öldükten sonra insanlar senden saygıyla bahsedecekler.

Draco ağlıyordu. Tüm hayatımda en yakınım oydu. Onsuz yaşamayı düşünemiyordum. Sürekli beni kızdırsa da en fazla bir gün küs kalabildiğimiz kardeşimi gözlerimin önünde kaybediyor olmak kalbimin duracak gibi acımasına neden oluyordu.

Tom'un dudakları aralandığında bir mucize olmasını diledim. Bir mucize olsun ve Draco benimle kalsın. İkimiz de hayata devam edelim istedim.

: Avada Kedavra!

O mucize olmadı. Draco gözlerimin önünde yere yığıldı. Bacaklarım titriyordu. Düşerken eli elimden kayıp gitmişti. Elini bir daha hiç tutamayacaktım.

Tom bu sefer benim karşımda durdu. Saçımdan bir parçayı alıp parmağına doladı.

: Ve işte esas kızımız.

Mattheo bize yaklaştı. Dişlerini sıkarak konuşuyordu.
: Ona dokunmayacağına söz vermiştin. 

Tom sırıtarak bana döndü.
: Sence sözümde duracak biri gibi görünüyor muyum Victoria?

:İkinizden de nefret ediyorum. Sesimde ve gözlerimde tek bir duygu vardı. Nefret.

Mattheo'nun yüz ifadesi anında değişti. Gözleri dolmuştu.
: Benden nefret mi ediyorsun?

Kafa salladım.

Gözlerindeki hayal kırıklığını gördüm.

Tom birkaç adım geri çekildi.
: Son konuşmanızı yapın.

Mattheo yanağıma dokundu.
: Özür dilerim. Elimden hiçbir şey gelmedi.

Histerik bir şekilde güldüm.
: Elinden bir şey gelmedi değil, kılını kıpırdatmadın.

Ağlamak üzereydi.
: Bilmiyorsun Victoria. Bir şeyler yapmayı çok istedim ama beni seninle tehdit etti. Şimdi seni de öldürüyor ve ben ne yapacağımı bilmiyorum. Sen de benden nefret ediyorsun...

Tom asasını bana doğrulttu.
: Vaktiniz doldu.

Gözlerimi sıkıca yumdum. Kendi ölümümü bekliyordum.

: Avada Kedavra!

Bir dakika. Ölmemiştim? Gözlerimi açtığımda Mattheo'nun ayaklarımın dibinde yatıyor olduğunu gördüm. Kendini benim önüme atmıştı. Benim için kendi canından vazgeçmişti.

Yanına eğildim. Bunca zamandır içimde tuttuğum ağlama hissini bastıramayarak hıçkırarak ağlamaya başladım.
: Mattheo! Senden nefret etmiyorum! Seni çok seviyorum! Senden nefret etmiyorum!

Tom da olduğu yerde donup kalmıştı. Tek ailesini de kaybetmişti. Kendi elleriyle öldürmüştü, diğerleri gibi. 

Bir kadın sesi hırsla bağırdı.
:Avada Kedavra!

Ve Tom Riddle en sadık hizmetkârı Bellatrix Lestrange tarafından öldürülmüştü.

Pettigrew fareye dönüşüp arkasına bakmadan kaçtı. Bellatrix Narcissa'nın yanına gitti. Kız kardeşinin saçlarını son kez okşadı. Sonra bakışları şoktan tir tir titreyen bana kaydı. Ağlıyordu.

: Kız kardeşime bulaşmayacaktı...

Dedi ve cisimlendi. Tüm ailem, hayatımda ilk defa aşık olduğum adam ve onları öldüren karanlık Lord'un cesetlerinin ortasında dizlerimi karnıma çekmiş ağlayarak oturuyordum.

Unknown Number // Mattheo Riddle Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin