born to die

182 17 54
                                    

Küçüklüğümü hatırlamaya çalışırken yüzümdeki gülümsemeye engel olamıyordum.

Mattheo da tatlı bir gülümseyişle beni izliyordu.

Yüzümdeki tebessümü koruyarak hatırladığım kadarıyla anlatmaya başladım.

: Draco ve ben küçükken çok yakındık. Her gece birlikte uyurduk, birbirimizden güç alırdık. Annemle babam kavga ettiklerinde Draco'nun odasına giderdim. tebessümüme acı da karışmıştı.
Yani genelde her gece.

Biraz duraksadım.

: Şey zamanlarında... yani...

Mattheo elini ensesine götürdü. Mahcup görünüyordu.

: Abimin zamanından mı bahsediyorsun?

Kafa salladım.

: O Azkaban'a gitmeden önce babamla anneme işlerini yaptırıyordu. Korkunç günlerdi. Annemi bizimle tehdit ediyordu. Babam için tehdite gerek duymuyordu zaten. Onun zamanında Draco'yla daha da yakınlaşmıştık. Gerçekten "kardeş" olup birbirimize sahip çıktığımız bir dönemdi. Küçücük çocuklardık ve deli gibi korkuyorduk. 5 yaşında bir çocuk ölüm korkusu duyar mıydı? Biz duyuyorduk. Annemin neredeyse her gece gelip bize sarılarak ağladığını anımsıyorum. Çok küçük olduğum için o zamanları pek hatırlayamıyorum.

Mattheo gözlerini kaçırdı. Doğruca yere bakıyordu. Artık gülümsemiyordu.

: Ben hatırlıyorum.

Kaşlarımı çattım.

: Neyi hatırlıyorsun?

Dönüp gözlerimin içine baktı.

: Seni. 5 yaşındaki küçük Victoria'yı.

Küçükken tanışmış mıydık? Neden hiçbir şey hatırlamıyordum?

İçinde bir çok soru barındıran bakışlarımla gözlerine bakıyordum.

: Biz tanışmış mıydık?

Kafa salladı.

: Tanışmaktan da öteydi. Sürekli Draco, sen ve ben takılırdık. Abim aklınca beni eğlendiriyordu.

Kafam çok karışmıştı. Hiçbir şey anlamıyordum.

: Nasıl? Öyle şeyler yaşanmadı Mattheo, karıştırıyor olmalısın.

Buruk bir tebessümle kafasını iki yana salladı.

: Karıştırmıyorum Victoria. Abim babamı öldürdükten sonra resmen çöküş yaşamıştım. Sürekli yalnız olduğum için ağlıyordum. Abim de çözüm olarak sizi düşünmüştü. Anneni ve babanı bize karanlık şeyler yapmak için her geldiklerinde sizi de getirmeye zorluyordu. Bu sayede tanıştık.

Gözlerimi kırpıştırıyordum. Ağzım açık kalmıştı.

: Neden hiçbirini hatırlamıyorum?

Tekrar uzağa baktı.

: Anlatmamı istediğine emin misin?

Neden istemeyecektim ki? Ne yaşanmış olabilirdi?

: Eminim.

İç çekerek anlatmaya başladı.

: Sizden önce hiç arkadaşım olmamıştı. Bana gerçekten iyi gelmiştiniz. Özellikle sen, Victoria. Draco yine uyuzun tekiydi. Neredeyse tüm günü beraber geçirirdik. Yan odamızda belki de birini daha öldürme planları yapılırken biz oyuncaklarla oynardık. Senin bir peri kanadın vardı. Eline yıldızlı değneğini alırdın. Ben de şövalye olurdum. Draco karanlık büyücü kılığına girerdi. Biz onu yakalamaya çalışırdık.

Unknown Number // Mattheo Riddle Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin