cowardice or bravery?

275 19 91
                                    

Ruh emicilerle karşılaşmayı tabi ki beklemiyordum. Kriz anlarında çabuk davranan ve soğukkanlı kalabilen biriydim. Draco gözleri kocaman açılmış şekilde ruh emicilere bakıyordu. Kitlenmişti. Hemen onu kolundan tutup bize en yakın kompartımanın kapısını açıp içeri soktum. İlk oturduğumuz kompartımanın hemen karşısıydı. Kapıyı hızla kapatıp içeride kimin olduğuna baktım.

Blaise Zabini, Pansy Parkinson, Astoria Greengrass ve... Mattheo Riddle.

Dördü birden sorgulayıcı bakışlarla apar topar içeri dalmamıza bakıyordu. Kızlar yerlerinden hoplamıştı. Gülümseyerek durumu açıklamaya ve hafifletmeye çalışarak;

: Merhaba... Böyle apar topar girdiğimiz için kusura bakmayın lütfen. Oturabilir miyiz?

Draco cevaplarını beklemeden Mattheo'nun yanına oturdu. Böyle durumlarda onu gelinciğe çevirmek istiyordum.

Mattheo güldü.

: Kardeşin oturdu zaten.

Sonra eliyle karşısını gösterdi. Ben de onun karşısına, Blaise'nin yanına oturdum.

Astoria boğazını temizledi ve konuşmaya başladı.

: Noldu? İyi misiniz?

Draco gözlerini yerden ayırıp Astoria'ya çevirdi.

: İyiyiz. Kompartımanımızda yabancı bir adam vardı. Ruh emicilerin seslerini duyduğumuzda ordan ayrılmamız gerektiğini düşündük.

Pansy kaşlarını çattı.

: Ne? Hogwarts express'inde yabancı kim olabilir ki?

Kafamı iki yana salladım.

: Bilmiyorum. Ama ruh emicilerin onu aradığından eminim.

Mattheo kaşlarını kaldırdı.

: Nasıl emin olabiliyorsun?

Gülümsedim.

: Sadece mantığımı kullanıyorum.

O da gülümsedi. Arkasına yaslanıp bacak bacak üstüne attıktan sonra kollarını bağladı ve beni baştan aşağı süzdü. Fark ettiğimi bildiğini, hatta fark etmem için yaptığını adım gibi biliyordum.

Kapı açıldı ve içeri soğuk doldu. Gelenlerin ruh emiciler olduğunu hemen anladım. Çevik davranak kimseye zarar vermelerine izin vermeden ayağa kalkıp asamı onlara doğrulttum. Mattheo'nun da aynısını yaptığını gördüm. Aynı anda asalarımızı salladık ve ruh emiciyi uzaklaştırdık.

Arkasından hızla kapıyı kapatmak için atıldım. Kapıyı kapatırken karşı kompartımanın boş olduğunu gördüm. Yabancı adam çoktan gitmiş olmalıydı. En azından biraz aklı varsa giderdi.

Mattheo omzuma dokundu.

: Çok hızlısın Victoria. İyi misin?

Yerime oturdum.

: İyiyim. Ayrıca sen de beklediğimden hızlı çıktın.

Draco ters ters Mattheo'ya bakıyordu. Sonra homurdanarak;

: Bu ruh emiciler kimi arıyor?

Blaise teker teker hepimize bakarak;

: İyi şeyler dönmediğine eminim.

Mantıklı düşünmeye çalışıyordum.

: Ruh emiciler Azkaban'daki mahkumlardan sorumlu. Mahkumlardan biri kaçmış olmalı.

Unknown Number // Mattheo Riddle Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin