Eylül 2008
"Bu tırnakların hali ne ? Bu halde seni nasıl okula alıyorlar anlamıyorum. " Lise son sınıf bir öğrencisinin ojeli ellerini eline alıp kızın gözüne sokarcasına söylemişti bu sözleri okulun yeni matematik hocası. "Çıkart şunları"
Kapının önünde bir anda onu durdurup kendisinin bile ojeli olduğunu unuttuğu tırnaklarını gözüne sokmak istercesine elini tutup biraz havaya kaldıran adama ters ters baktı önce. Sonra Elini hızlıca çekti. O kimdi ki ? daha okulun kapısından bile girmemişti bu tanımadığı adam sayesinde de hemen giremeyecekti anlaşılan. Şöyle bir bakınca genç biriydi daha önce buralarda görmediğine de emindi. Çömez dokuzlardan birinin bir yakını olabilirdi belki okula kadar bırakmak için geldi herhalde diye bir düşünce geçti içinden yanında herhangi bir öğrencide gözükmüyordu ama belki içeri çoktan girmiştir diye saçma olan düşüncesini hala savunuyordu. Her ne olursa olsun sabah huysuzluğu üzerindeyken birisi iyiliğini düşünüyor olsa bile bilmiş bilmiş konuşuyordu. Sinirleri hopladı ister istemez . İpek'in sağlıklı düşünebilme yeteneğini kendinden uzaklaştıran en büyük etken uykusuzluktan meydana gelen sabah huysuzluğu idi. Bu huysuzluk etkisindeyken ne kadar insanları seven saygılı biri olsa bile herkesten nefret eden bir insana dönüşüyordu en sevdiklerine bile. Yakınları bu yüzden sabah pek görünmek istemezdi ona çünkü hem suratsız olur hemde uyuz uyuz cevaplar verebilirdi karşısındakine. Tabi bu kısa süreli bir şeydi ve normalinde gerçekten çok neşeli biriydi.
"Okulun ilk gününden kafamı buluyorsunuz benimle? İçeride hocalar var zaten gerek yok sizin uyarınıza" Az önce kız nasıl şaşırmış ve sinirlenmiş ise genç öğretmende öyle şaşırmış ve sinirlenmişti. Kendisini uyaran kişiye böyle cevap vermesi hiç hoş değildi. Öğretmen olduğu halde onunla böyle konuşmasına aldırmadı bile sonuçta yeni gelmişti bu okula nereden bilecekti ki ? Birazcık sinirini bozan bu davranışıydı karşısındaki tanımadığı bile olsa nazik olması gerekirdi . Bu da yetmezmiş gibi onun iyiliği için uyarıyordu ve o öldürecekmiş gibi bakıp ters cevaplar veriyordu. Bekli karşısında bir hoca olduğunu bilse sesini çıkarmazdı bile ama herhangi biri olunca böyle cevaplar verebiliyordu. Yine de çıkarcı damgası yapıştırmak istemedi. Sonuçta okulun ilk günü ve bir öğrenci olarak stresli olabilirdi. Belki iyiliğine olsa bile uyarıdan hoşlanmıyordur.
"Anlamadım ?"
İpek ' in sinirleri zaten tavan yapmıştı. Tanımadığı bir adam haddi olmayarak geçmiş başına idarecilik taslıyordu üstelik daha okuldan içeri bile girmeden. Kesin emin oldu dingillerden birinin yakını hani şu sürekli birilerinin işine karışan tiplerden diye az önceki tahminini destekliyordu.En gıcık olduğum insan tipi diye mırıldanarak tüm suratsızlığıyla henüz tanımadığı adama dik dik bakmaya devam etti.
"İşine bak diyorum yani ilk gün hocalarımız bile ses etmezken size ne oluyor ? Ayrıca tanımadığı insanların işine karışan tiplerden nefret ederim şimdi başımdan çekilip hangi veledin velisi iseniz onunla ilgilenir misiniz ?"
Uzaktan veli gibi durmadığını kendide biliyordu ama huysuzluk işte sırf sinirinden demişti.
"Veli mi ?" şaşkınlığını gizlemedi veli gibi mi gözüküyordu uzaktan yani tamam daha yeni gelmişti tanımıyordu ama öğretmen olduğunu anlaması gerekmez miydi giyinişinden duruşundan damı anlamadı yani öğretmen olduğunu onu geç buradakilerin velisi olacak kadar yaşlı değildi ki hatta yaşlı değil gençti.
"Ne bileyim ben şu ergenlerden birinin yakını falan hem banane Allah aşkına çekil şuradan bak daha okulun bahçesine bile giremeden rehin aldın beni "
Kızın bu rahatlığı hatta biraz da salaklığını görünce gülmeden edemedi başını yere eğerek hafifçe güldü. Bu şaşkın öğrenci umarım benim girdiğim sınıflardan birindedir diye geçirdi içinden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden Sev
RomanceBu kitap, öğretmen/öğrenci ilişkisini konu alan bir kitap değildir! (En azından sizin bildiklerinizden değil.) Lise yıllarında çoğu genç kızın başına gelen bir şeydir öğretmenine bir şeyler hissetmek ya da öyle zannetmek. İpek'te o kızlardan belki d...