İpek, hala yeni matematikçisinin yüzüne bakamıyordu gözlerini yere dikmiş ve öksürükleri kesilmişti. Keşke beynimin yerine bir saksı taşısaydım belki işe yarayabilirdi diye kızıyordu içindeki ses beynine.Son senemde ya bana takarsa hoca ? Sinem haklı çıkmıştı. Öğretmen olduğu için beni uyarmıştı. Ve ben anlayamadım.Her şeyi geç saygısız biri olarak kalacağım aklında diye telaşlanıyordu.
''Oturun gençler .'' Bakışlarını İpek'ten çekip diğer öğrencilerine bakarak
Herkes bu uyarıyla yerine oturunca Selim hoca İpek'in pencere kenarı aynı zamanda öğretmen masasının karşısındaki 3. sıraya doğru birkaç adım attı.
''Öksüren kız sendin değil mi ? iyi misin ? ''
Bakışlarını yerden ayırmaya hiç niyeti olmadığı için şansına yeniden sinirlendi. Yaptığım ayıbın üstüne birde dikkat çekmem gerçekten çok güzel bir şansızlık örneği diyerek isyanda bulundu. Çaresiz bir şekilde gözlerini yerden ayırarak hocaya baktı ses çıkaramadığından olumlu yanıtını başını aşağı yukarı hareket ettirerek verdi.
''İstersen bir dışarı falan çık iyi gelir.''
Şansızlığının sınırlarını zorladığını düşündü. Yani daha hocanın yüzüne bakmayı zor becerebilmişken şimdide konuşması gerekiyordu . Ne garip oysa sabah istediği şekilde konuşabiliyor ters ters bakabiliyordu. Şimdi değil ters cevaplar vermek iki lafı bir araya getirmek zor geliyordu. Ne yüzle konuşacaktı ki ? Sabah onca ettiği terbiyesizlikten sonra.
''Yo-yok hocam iyiyim ben.''
Hoca, masum bir kedi yavrusu gibi bakan öğrenciye içten içe gülmekle kalmayıp yüzüne yansıtıyordu. Sabah kendisine öldürecek gibi bakan kızın şimdi suç işlemiş bir çocuk gibi bakması çok sempatikti onun gözünde. İpek'in iri ve renkli gözlerinden aklında dolanan bütün düşünceleri okuyabiliyordu sanki.Bunun için özel bir çabaya gerek yoktu yüzündeki o ifade çok şey anlatıyordu zaten. Sesi bile değişmişti cevap verirken çıkan ince sesiyle sabahki kendinden emin sesi arasında dağlar kadar fark vardı.
''Peki, sen bilirsin. ''
Yeni öğretmeninin yüzündeki tebessüm İpek'in dikkatini çekiyordu. O da hocanın yüzüne bakınca az buçuk ne düşündüğünü tahmin ediyordu. Kim bilir, suratında nasıl ifade vardı ki hoca ona böyle gülüyordu. Güldüğüne göre fazla sinirlenmemiş hatta komik gelmiş olabilir diye düşünse de kendini affettirmek zorunda olduğunu hissetti. Mutlaka çözecekti bunu.
Selim, masasına geçmeden önce İpek'in tırnaklarına istemsizce baktı. Temizdi. Demek o kadar saygısız bir öğrenci değildi. Terslese bile uyarısını dikkate almış. Hoşuna gitmişti. Tam gitmek için hareket edecekken durup öğrencisine takılmayı ihmal etmedi.
'' Bu arada hanımefendi tanımadığın kişinin uyarısını dikkate alıp tırnaklarını temizlemen hoşuma gitti.''
İşte beklenen oldu. Neyse ki bu İpek'in beklediği gibi büyük bir tepki değildi . Takılıyordu sadece. Zar zor cesaret toplayıp bir cevap vermek istedi.
''Hocam, sabah ol-''
''Tamam, şimdi sırası değil bu konunun '' Gayet sakin bir şekildi öğrencisinin lafını devam ettirmesine engel oldu.
Neredeyse tüm sınıf bu ikilinin neyden bahsettiğini anlamıyordu. Üç kişi hariç: Aslı,Ezgi ve Sinem onlarda zaten olayı hemen anladıkları için birbirlerine bakıp sırıtmışlardı. Onlara göre gayet komik olan bu durum İpek için utanç vericiydi.
Sonunda oradan ayrılıp sınıfın önüne gelip kendini tanıttı.
'' Arkadaşlar, ben yeni matematik hocanız Selim Karaca. Bu yıl matematik derslerini birlikte işleyeceğiz. Şimdi listeye göre ismini okuduğum ayağa kalkıp kendini tanıtacak.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden Sev
RomanceBu kitap, öğretmen/öğrenci ilişkisini konu alan bir kitap değildir! (En azından sizin bildiklerinizden değil.) Lise yıllarında çoğu genç kızın başına gelen bir şeydir öğretmenine bir şeyler hissetmek ya da öyle zannetmek. İpek'te o kızlardan belki d...