4: "midesinde yumruk, göğsünde iğ"

1.6K 91 121
                                    

"bana bunu yaptırdığına inanamıyorum." dedi asi emniyet kemerinin kilidini çözerken. işlerin hiç de yolunda gitmeyeceğine dair inancı onu bütünüyle sarmış vaziyetteydi. sürücü koltuğundaki tolga ona ters bir bakış attı.

"senden her zaman bir şeyler istemiyorum asi." dedi. asi ona alayla güldü. "sen her zaman benden bir şeyler istiyorsun tolga." diye karşılık verdi usulca. kavga etmek için doğru yer ve doğru bir konu değildi belki ama asi'nin bunu umursayan tarafı hiç var olmamıştı. tek istediği bu lanet günün normal bir şekilde geçmesiydi.

"alt tarafı yeni insanlarla tanışıp kaynaşacaksın ya." diye hayıflandı genç adam. "bunun nesi bu kadar zor olabilir? benim için biraz katlan."

"kimse için kimseye katlanmak zorunda değilim." dedi asi sinirle. tolga nereye isterse oraya sürüklenmekten sıkılmıştı. bu emrivakiler bir sabah zar zor yattığı kuş uykusundan kaldırılıp daha önce defalarca kez istemediğini belirttiği insanlarla bir araya toplanmak için dağ başında bir eve getirilmeye kadar ulaşmıştı. ve asi artık buna katlanmaktan o kadar bunalmıştı ki tartışmaya girmekte bir sorun görmüyordu.

"ben de senin sözde kardeşine katlanmak zorunda değilim. ama her gün yapıyorum di mi?" asi ona ters bir bakış attı.

"aynı şey değil." dedi öfkeyle. "biz bu ilişkiye başlarken sen cesur'u biliyordun. sürpriz yumurtadan çıkan arkadaşların planda yoktu ama."

"ilişkimiz plan üzerine mi kurulu?" diye hararetle cevap verdi tolga. direksiyona sert bir şekilde vurdu asi'yi irkilterek. sesi yükselmişti. "bırak da insan gibi iki sosyalleşelim ya."

"çok meraklıysan sen kendin sosyalleşseydin." dedi asi sertçe yutkunduktan hemen sonra. gözleri sulanmıştı ve ani hareketlerin ona bunu yapması sinirini daha çok yıpratıyordu.

"insanlar ikimizi davet etti asi ikimizi." diye hayıflandı tolga. "ne deseydim? kusura bakmayın benim sevgilim biraz yabanidir mi deseydim?"

"kendisini ormandan bulduğun düşünülürse..." dedi arka koltukta oturan cesur oynadığı oyunu kapatıp telefonunu cebine sıkıştırarak. "eee iniyor muyuz artık?"

cesur kendisine edilen lafı hiç umursamamış gibi görünse de asi onun kendisine söz verdiği için sesini çıkarmadığını biliyordu. yaptığı tek şey buydu zaten. sabretmek. asi için sabretmek. tıpkı asi'nin onun için sabrettikleri gibi.

arabadan indiklerinde soğuk tarafından çarpıldılar. tolga hâlâ kızgın olduğundan ikisinin de yüzüne bakmadan evin giriş kapısına doğru adımladı. asi bunda herhangi bir sorun görmüyordu. cesur'la bir iki dakikalığına yalnız kalabilmeleri iyi olurdu. onu tembihlemesi gereken birkaç husus vardı doğrusu.

"bana bak." dedi genç adamın kafasını ittirerek. cesur ona kaşlarını çatarak baktı. kıvırcık saçlarına dokunarak, "ne var ya?" diye sordu. "ne yaptım yine?"

asi ona işaret parmağını doğrulttu. "seni şimdiden uyarıyorum. tolga'yla tartışmaya girmiyorsun. bunlar zaten açık arıyorlar. bir tane bile koz vermeyeceğiz ellerine."

"merak etme." dedi cesur gözlerini kısıp sinir bozucu bir surat ifadesine bürünürken. "senin sevgilin onu tek kişilik dev kadro olarak halleder zaten. benim yardımıma ihtiyaç duymaz."

"cesur!" diye isyan etti asi gözlerini kocaman açarak. cesur onun yavru bir bambiye benzediğini düşünüyordu. ama asi'nin sevimli ve ondan bir şey isteyen gözlerine kanmayacak kadar deneyimliydi. üstelik rahatsızlık midesine bir iğ gibi batıyordu. yol boyunca konuşmamak için o kadar sabretmişti ki artık içinde tutamıyordu işte.

"asi bak sabrımın sınırlarındayım zaten. dellendirme beni. o herif her sana yaklaştığında midem düğümleniyor lan. gözünden okuyorum ben seni kızım."

serseri doğanlar kulübüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin