0.5

495 51 4
                                    

Boynuma sıkıca sarılmış Galatasaray atkısını gevşetirken sinirle sesli bir nefes bıraktım. Batuhan ve Arda bana bakarak gülerken onlara gözlerimi devirdim. Yoldan beri bağıra bağıra marş söyleyip benimle uğraşıyorlardı. Batuhan atkıyı boynuma beni öldürmek istercesine taktığında bu artık son nokta olmuştu. Ama yine de sadece gözlerimi devirdim. Çünkü yerimiz tünelin hemen üzerindeydi, sahaya çok yakındı. Futbolcuların tanıdığı birçok insan ve tanınan kişiler vardı. Bağırıp rezillik çıkarmak istemiyordum.

"Tamam be kızım..." dedi, Batuhan bakışımı anlayarak. "Sen de hiç eğlenmeye gelmiyorsun. Hemen devir gözlerini."

"Kes sesini."

"Ben çok heyecanlıyım yalnız." dedi, Cemre sevinçle. "Oyunculardan birisi bizim arkadaşımız!"

"Barış'ı bu kadar çabuk benimsemeniz beni şaşırtıyor." dedim, şaşkınlıkla

"Durdun, durdun turnayı gözünden vurdun. Bırak da benimseyelim." dedi, Arda.

"Turna Barış mı?"

"Çocuk seni görüp takip etmiş, yanına gelmiş. Gidip şükür namazı falan kılman gerekiyorken boş boş konuşma." dedi, Batuhan.

"Ay sen boş boş konuşma Batu." diye çıkıştı, Cemre.

"Biz geldik de... Karşı takım kim?" diyerek konuyu değiştirdim.

Gerçekten bilmiyordum.

"Vay canına, oldukça iyi bir taraftar." dedi, Batuhan alayla. "Ümraniye spor."

"Kazanırsak üç puan mı alacağız yani?" dedi, Cemre.

"Hayır, hayatım. Bu lig maçı değil. Ziraat türkiye kupası. Yenilen eleniyor." diye açıklama yaptı, Arda.

"Kazanırız bence biz. Ümraniye spor diye bir takımı ilk kez duydum ben." dedi, Cemre.

Onlar kendi aralarında konuşurken ilerde ısınma hareketleri yapan Barış'a baktım. Gözlerini kaldırıp bana baktığında gülümsedi. İstemsizce ben de ona gülümsemiştim. Isınma için çıkarken de bana gülümseyip el sallamıştı şimdi olduğu gibi o zaman da ne yapacağımı şaşırmıştım.

Bizim olduğumuz tarafa doğru gelirken kalp atışlarım hızlandı bir anda. Elini sallayıp beni aşağıya çağırdığında olduğum yerden kalktım, merdivenlerden inerek tribünün en aşağısına gittim. Hala daha yüksek olduğu için biraz eğilerek ona baktım.

"Hoş geldin." dedi, gülümseyerek. "Yerinizi beğendiniz mi?"

Başımı salladım. "Evet, çok güzel. Teşekkür ederiz." Gülümseyerek üzerindeki formaya baktım. Forma ona yakışıyordu. "Heyecanlı mısın?"

"Biraz heyecanlıyım. Ama maça çıkınca geçiyor."

"İnsanların seni izlemesi rahatsız etmiyor mu? Bir sürü kamera da var."

"Maç anında hiç onu düşünmüyorsun. İnan bana. Odak noktam sadece maç oluyor."

"Ben asla odaklanamazdım."

Gülümsedi. "Ama izlemek için odaklanabilirsin diye düşünüyorum."

Ben de gülümsedim. "Odaklanabilirim, evet."

so high school | barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin