08

497 52 5
                                    

Rams Park'a geldiğimde girişte beni tanımadığım, benim yaşlarımda bir kız karşılamıştı. İsmi Ece'ydi ve oldukça tatlı bir kızdı. Beni içeriye götürmüş ve yine medya ekibinin olduğu odaya gelmiştim. Geçen seferki medya ekibinde çalışan çocuklar da buradaydı.

"Siz Barış ile sevgili misiniz? Ailesi dışında pek misafiri gelmez de..." dedi, Ece biraz çekingen bir tavırla.

Başımı iki yana salladım. "Hayır, arkadaşız." diye yanıtladım. "O nerede biliyor musunuz?"

"Isınmadalar sanırım, birazdan gelir." dedi, Mert.

"Nereden arkadaşsınız?" diye sordu, Ece merakla.

Kötü bir niyeti yok gibi görünüyordu. Ama biraz fazla soru soruyordu.

Mert gözlerini devirerek Ece'ye baktı. "Kızım, sen işine baksana."

"Ne ya? Merak ettim." dedi. Mahçup bir şekilde bana baktı. "Seni rahatsız etmiyorum, değil mi? Eğer rahatsız ediyorsam söyle. Ama gerçekten sadece merak ediyorum."

Başımı iki yana salladım. Rahatsız oluyordum ama Mert denilen hayvana karşı kızı ezdirmeyecektim. "Yok, hayır. Rahatsız olmuyorum. Okulda tanıştık biz. Konuşma yapmak için gelmişti. Tesadüfen karşılaştık."

"Pek arkadaş hikayesine benzemiyor aslında..." dedi, Ece. Heyecanla bana döndü. "Yani, üstelememin sebebi sen çok güzelsin. E, Barış da iyi çocuk. Bence çok yakışırsınız. Arkadaş olabiliyorsanız anlaşıyorsunuzdur da. Ayrıca bence Barış senden hoşlanıyor. Hoşlanmasa burada olmazdın."

Söylediklerini şaşkınlıkla dinlerken bir şey söyleyemedim.

"Bence sen sosyal medyayı bırak, senaryo yazmaya başla. Daha başarılı olursun." dedi, Mert alaylı bir tonla.

Kapı çaldı, birkaç saniye sonra açıldığında Barış kafasını çıkardı ve odaya baktı. Beni görünce gülümsedi. "Hoş geldin." dediğinde yüzümde istemsiz bir gülümseme oluştu. Odaya girdi, elindeki paketi bana uzattı. "Sana hediyem var."

Heyecanla ayağa kalkarak ona baktım. "Sen ciddi miydin?"

"Ciddiydim, tabii."

Paketi açtım, içinden formayı çıkardım. "Bana zorla forma giydireceksin yani."

"Evet." dediğinde gülümseyerek ona baktım. "Giy, hadi."

Üzerimdeki ceketi çıkardım, siyah bluzumun üzerine formayı giydim. "Teşekkür ederim."

"Bak, yakıştı.." diye mırıldandı.

"Gerçekten yakıştı mı? Göremiyorum ben." diyerek Ece'ye baktım.

Ece heyecanla gülümsedi, başını salladı. "Evet, çok güzel oldun."

"Ben yakıştı diyorum ya. Bana niye inanmıyorsun?" diye mızmızlandı, Barış.

"İnandım sana da." dedim. "Başka bir göz de gerekiyordu."

Formanın içinde kalan saçımı çıkardı, yavaşça düzeltti. Bense sadece onu izledim. "Benim şimdi gitmem gerek. Çıkışta bekle beni burada yine, tamam mı?"

Başımı salladım. "Tamam." dedim, sadece.

"Görüşürüz."

Arkasını dönüp giderken peşinden ilerledim. Tam kapıdan çıkarken kolunu tuttum. "Barış!" dediğimde bana baktı. "İyi şanslar."

so high school | barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin