7. FOTOĞRAF

43 7 3
                                    

Dikkat! Bu kitapta psikolojik olarak tetikleyici unsurlar vardır. Etkilenecek kişilerin okumasını tavsiye etmiyorum.

Bu kitap gerçek hayattan uyarlamadır.

🎤Aşka Çarem Yok🎤

Keyifli okumalar

~Fotoğraf~

Yeni şehrimize, yani İstanbul'a geleli bugün itibari ile bir hafta oluyordu. Bu bir hafta boyunca evimizin geri kalan eksikleri tamamlanmış, Adana'daki çalışanlarımız da buraya gelmişti. Babam bu bir haftada toplasam 3 gün anca evde kalmıştır. Tüm günü hep şirket ve toplantı şeklinde ayrılıyordu.

Bu duruma alışık olduğum için artık eskisi kadar koymuyordu.

Annemle ise de her şey garip bir şekilde normal gidiyordu. Tabii çalışanlar gelince mutfağa girmeyi bırakmıştı. Tüm gününü saçma sabah programlarıyla geçiriyordu. Her şey normal gidiyordu derken şunu kast ediyordum: onunla kavgasız bir şekilde konuşuyorduk ve hiç erkek konusu açmıyordu.

Sanırım bu durum yeni bir yere taşınmamız sonucu burada hiç kimseyi tanımamamdan ötürüydü. Umarım bu hep böyle ilerlerdi. Annemle erkekler hakkında konuşmaktan bıkmıştım çünkü.

Onun dışında Zühre ile her gün konuşuyorduk. Okul kapanalı bir haftadan fazla olmuştu ama öğrenciler arasındaki partiler devam ediyormuş. Zühre benim olmadığımdan yakınıyordu ama hala orada olsam bile o partilere gidemeyeceğimi çok iyi biliyordu.

Onu soruyorsunuz değil mi? Tunç...

Tunç ile abartısız her saat konuşuyorduk. Ben en büyük korkuma rağmen onu asla engellememiştim. Engellemeyi bırak, yazdığı tek bir mesajı bile karşılıksız bırakmamıştım. Onunla konuşurken kalbim garip bir şekilde çok hızlı atıyordu. İlk zamanlar da böyleydi ama o zaman bir erkekle konuştuğum için korktuğum içindi.

Ama şimdi o kadar korkmuyordum. Tamam, hala biraz da olsa içimde bir gerginlik vardı ama o kadar azdı ki hissetmiyordum bile. Daha çok heyecanlanıyordum. Yazdığı, yazdığım her bir mesajda heyecandan bayılacakmışım gibi hissediyordum. Annem artık telefonumu kurcalamayı bıraktığı için daha rahat hissediyordum ama çokta boş vermeye gelmezdi.

Tedbirli olmakta fayda vardı sonuçta. Buraya geldiğimizden beriki tüm günleri tarih tarih kamerama kaydetmiştim. Annem zaten kamerama bakmazdı hatta bir kameram olduğunu bildiğinden bile şüpheliydim ama yine de kameramı bulamayacağı bir yere sakladım. Her gün aynı saatte kamranın karşısına geçiyordum ve en fazla 20 dakikalık konuşmalar yapıyordum. Bu videolar kendimi kaptırdığım için bu kadar uzun oluyordu zaten.

Saçlarımı son bir kez durulayarak musluğu kapattım. Yaptığım buz gibi suyla olan banyom beni üşütse de banyodan çıkacağım anda tekrar İstanbul'un kavurucu sıcağının esiri olacağıma emindim. Hızla saçlarımı havluya sararak üzerime mor bornozumu geçirdim.

İçeride az bir buhar vardı ve zaten tam görünmüyordu bile. Fazla oyalanmadan banyodan çıktım ve direk olarak yatağımın üstündeki telefonuma doğru ilerledim. Yatağıma oturup bağdaş kurduğum esnada telefonumu elime almıştım. Hızla kilitsiz ekranı kaydırarak klosörlerden Tumblr'ı bulup girdim.

Bildirimleri banyoya girmeden önce sessize almıştım. Bu yüzden anca uygulamaya girersem mesaj gelip gelmediğini görebilirdim. Mesaj kutumun üzerindeki 2 sayısını görmemle hızla mesajlara girdim.

KİMSEYE GÜVENME (yarı texting) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin