-ⅩO-"Saat üç yönünde avlanmayı bekleyen bir ceylan."
Yüksek müzik kulakları patlatırcasına devam etmesine rağmen Wooyoung arkadaşının kulağına fısıldadığı kelimeleri seçebilmişti. Yeosang elindeki bardak ve aşırı kullanılmaktan yırtılmış bezle arkasından geçtiğinde Wooyoung'un gözleri çok aramasına gerek kalmadan hedefini buldu.
Ne ceylan ama.
Saçlarında aklar,iri cüssesi ve yüzündeki kendini beğenmiş sırıtış ile bu herif bir ceylandan çok yemeğini paramparça etmeyi bekleyen bir sırtlana benziyordu. Küçük gözler Wooyoung'un gömleğinin açıkta bıraktığı belinden gözlerine kayarken yavaş ve beğeni içindeydi.
Wooyoung'un dudak kenarları kendisine engel olamadan yukarı kıvrıldı.
Wooyoung biliyordu.
Kolları salaş olan gömleği göbek piercinginin hemen üstünde korse şeklinde bitiyordu. İnce beline ilaveten kumaşın transparan oluşu altında neler yattığını pek fazla hayal etmenize gerek kalmadan cömertçe size sunuyordu. Giydiği dar kumaş pantolon kalçasına sıkıca sarılarak dolgun uyluklarını daha çok öne çıkarmıştı. Gömleğinin derin v yakasının açıkta bıraktığı göğsünü çeşitli kolyeler süslerken, uzun saçları gözlerinin önüne gelecek şekilde sekillendirilmişti. Dolgun, pembe dudaklarındaki gloss ve çok da abartılı olmayan göz farıyla Wooyoung güzel göründüğünü biliyordu.
Hayır.
Wooyoung olağanüstü görünüyordu.
Özellikle parası dışında başka hiçbir şekilde herhangi biriyle bedenlerini birleştiremeyecek umutsuz orta yaşlı adamlar için.
Bu yüzden kenara fırlatılmış küçük not defteri ve kalemi düşünmeden aldı. Gözleri ceylandan ayrılmadan tezgahın arkasından çıktı ve yavaşça yürüdü. Gözlerindeki gözler çok fazla beklemeden kalçalarına kaymış ve oradan ayırılmadan dudaklarını yalamıştı. Wooyoung içten içe gözlerini devirmek istedi.
Bu kadar kolaydı işte.
Elbette Wooyoung beğenilmeyi ve takdir edilmeyi seviyordu,tanrı aşkına sevmek az bile kalırdı. Wooyoung beğeniye açtı. Ne kadar almış olursa olsun, aç ve özlem dolu bakışlar belki de yüzlerce defa üstünde gezinmişti fakat asla yetmiyordu. Özellikle böyle kolay elde etmesi onun için sadece bir atıştırmalık olarak kalıyordu.
Adımları masanın önünde durduğunda gülümsemesi daha da büyüdü.
"Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?"
Ceylan kollarını masaya yaslarken gözleri tekrar garsonunkileri buldu, fakat çok beklemedi orada. Aç gözler yüz hatlarını tararken beğeni içindeydi.Yaşlı adamın parmakları masa üzerinde bir ritim tutmaya başlarken yüzündeki sırıtış birazdan diyeceği sözlerin heyecanını belirtecisine ortaya çıktı.
"Aslında bakarsan," adamın başı hafifçe yana eğilip birkaç masa ötesini belirtti. Wooyoung'un gözleri o tarafa döndüğünde tanıdık sahne gözlerinin önüne geldi. Çalışanlardan biri müşterisinin kucağında yavaşça ileri geri hareket ederken kolları gevşek şekilde altındaki adamın boynuna dolanmıştı.
"o güzel kıçını tam da buraya getirmeni isterim." Garson sesin sahibine döndü. Yaşlı adam ilginin kendisinde olduğunu fark edince vakit kaybetmeden bacaklarını ayırarak geriye yaslandı. Yüzündeki iğrenç sırıtış mümkün olabilirmiş gibi daha da büyümüştü.
Wooyoung gözlerini adamda gezdirdi. Kolundaki adeta parlayan saat, temiz takımı ve her halinden gerçek olduğu belli olan marka kemeri garsonun sonraki hamlesini çoktan belirlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Host - WooSan
FanfictionWooyoung'un günleri aynıydı. İşe gel, aklı sikinde olan bir aptalı yakala ve parasını çal. Aylardır devam eden bu döngüden gayet hoşnuttu, özellikle barın kontrolü neredeyse kendisindeyken. Neredeyse. Choi San patronu olduğu günden beri kendisini pa...