-ⅩO-
Wooyoung elindeki çatalı hemen önündeki çikolatalı pastaya batırıp kendi ağzına yönlendirmek yerine hemen karşısında oturan küçük bedenin küçük ağzına doğru çevirdi.
"Aç bakalım ağzını."
Kyungmin ağzını açtığında bir tanesi olmayan ön dişine gülmeden edemedi. Küçük çocuk şişen yanakları ile mutlulukla yere değmeyen ayaklarını sallamıştı.
"Beğendin mi?"
Anında kazandığı baş sallaması ile çatalı bir daha pastaya batırıp kendi ağzına yolladı. Diline değer değmez eriyen çikolata ile mırıldanmıştı memnuniyetle. Ya buranın pastaları çok iyiydi ya da kendileri uzun zamandır böyle bir lüksü karşılayamadıkları için şu an bu pasta dünyanın en iyi aşçısının elinden çıkmış gibi hissettiriyordu.
Büyük ihtimal ikinci seçenekti ama Wooyoung bunu görmezden geldi.
Pastalarını bitirir bitirmez bir mağazaya uğrayıp Kyungminin istediği oyuncakları alırken ise oldukça cömertti. Küçük çocuğun istediği her bir şeyi saçma olup olmasını umursamadan sepete atıyordu. Sonunda mağazadan çıktıklarında üç büyük poşeti abisi taşırken küçüğü kucağında tuttuğu muzları ezmemek icin büyük gayret gösteriyordu şirin bir şekilde.
Cehennem gibi gelen on dakikanın sonunda sonunda merdivenlerden çıktıklarında Wooyoung nefesini düzenlemeye çalışırken pantolonun arka cebinden çıkardığı anahtarı kardeşine uzattı.
"Kyungmin eve geç, bakıcı teyze ile konuştuktan sonra ben de yanına geleceğim tamam mı?"
Anahtarı alan küçük ellerin sahibinin yanaklarını hızlıca öptükten sonra koşar adım bir üst kata çıkıp eski çelik kapının zilini çaldı.
"Wooyoung?"
Tanıdık suratı görür görmez suratına nazik bir gülümse yerleştirdi.
"Uzun zaman oldu hm?"
Elbette uzun zaman olmuştu çünkü Wooyoung götü çıkarcasına çalıştığından kardeşine bile zar zor zaman ayırabiliyordu.
"Sabahın köründe kapıyı yanlış anahtarla beş dakika boyunca açmaya çalışmasan yok olup gittiğini düşünecektim."
Aldığı sarkastik cümle ile içten içe gözlerini devirdi. Bu koca karı nasıl oluyordu da derin uykusunda bunları duyuyordu?
Lanet ince duvarlar sayesinde tabii.
"Beni özleme diye bir şekilde varlığımı belli etmeliydim."
Kendisinin aksine karşındaki orta yaşlı kadın abartılı şekilde gözlerini devirdi gizleme gereği duymadan. Dudaklarında olan gülümseme olmasa Wooyoung onun ciddi olduğunu düşünebilirdi.
"Ve seni yıllar sonra görmemin sebebi?"
Wooyoung istemeden olduğu yerde dikleşti.
"İşim yoğunlaştığı için Kyungmine bakacak birine ihtiyacım var."
Kısa boylu kadın burnundan verdiği nefesle gözlerini kaçırdı.
"Wooyoung-"
"Biliyorum biliyorum bir çok sefer parayı geciktirdim ama işlerde aksamalar oldu. Ama bu sefer öyle bir şey olmayacak söz veriyorum."
"Geçen sefer de böyle demiştin Wooyoung." dedi bıkkınlıkla.
Wooyoung gerginlikle alt dudağını dişledi. Ne diyebilirdi ki karşındaki kadın son derece haklıydı. Yıllarca tanıdık olmalarının verdiği avantajı bir çok kez kullanmıştı üstelik bu zavallı kadının da en az kendisi kadar paraya ihtiyacı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Host - WooSan
FanfictionWooyoung'un günleri aynıydı. İşe gel, aklı sikinde olan bir aptalı yakala ve parasını çal. Aylardır devam eden bu döngüden gayet hoşnuttu, özellikle barın kontrolü neredeyse kendisindeyken. Neredeyse. Choi San patronu olduğu günden beri kendisini pa...