İyi okumalar.
-ⅩO-
"Hani bugün istediğim kadar uyuyacaktım?"
Küçük çocuk hâlâ kapalı olan gözleri ile mızmızlanıp oturduğu otobüs koltuğunda kendisini daha da rahat ettirmek için kıpırdanmıştı. Güneşin göz kamaştırıcı ışığı yüzünün bir tarafını aydınlatırken diğer tarafı tombul hatlarını saklıyordu.
"Gittiğimizde istediğin kadar uyursun."
Abisinin yorgun çıkan sesi alışagelinmişti. Yıllardır saatlerce çalışıp kalan son enerjisini de kardeşi ile paylaştığından küçüğü artık bunu yargılamıyordu bile. Fakat gözlerini açıp hemen yanındaki bedenin suratına birazcık baksa bunca zamandır Wooyoung'un en sefil halini görmüş olacaktı ne yazık ki.
Kyungmin başını göğsüne yaslayıp tekrardan uyandırıldığı o tatlı uykusuna dönmeye çalıştığında Wooyoung kendi uykusuz gözlerini neredeyse boş olan otobüsten cama çevirdi.
Tanıdık dükkanlar ve binalar dakikalar sonra görüş açısına girdiğinde nostaljik bir dalga gözlerinin önünden geçmişti. Çocukluk yıllarının çoğu bu apartman aralarında geçmiş, lisede ektiği dersler sayesinde yollar artık adını ezberlemişti. Şimdi yabancı fakat eskiden her bir saniyesini birlikte geçirdiği insanlar belki de hâlâ bu sokak aralarında yaşıyordu.
Wooyoung o zamanlara dönmek için nelerini vermezdi.
Belki de buradan ayrılmamış olsa hayatı çok daha farklı olabilirdi.
Okulunu bitirmiş, düzenli bir işte manaton bir hayat yaşayıp ne kadar sıkıcı olduğu hakkında şikayetçi olup meslektaşları ile havadan sudan konuşuyor olabilirdi. Küçük bir evde Kyungmin ile ikisi yaşar, düzenli olarak arkadaşlarını ağırlardı belki de.
Belki.
Asla olmayacak o belkiler.
Hemen dibindeki mavi düğmeye basıp neredeyse tekrardan uykuya dalacak zavallı kardeşini hafifçe sarsarak bu girişimine engel oldu. Açılan kapı ile içeri dolan soğuk hava küçüğünü daha da mızmızlandırırken Wooyoung beklemeden hem kendi hem de kardeşinin sırt çantasını omuzlarına asmış, küçük parmakları kendi parmaklarına geçirip durakta inmişti.
Güneş ışığının hevesli ışıkları onları ısıtmaktan oldukça uzaktı bu soğuk mevsimde. Siyah saçların sahibi burnunu daha çok eski askısına gömerken ısınma umuduyla hızlıca ilerlemeye başladı ezbere bildiği eski yollardan.
Daha az ağaç, çok daha fazla dükkan ve ev, zamanında saatlerini geçirdiği o görkemli parktan geriye kalan birkaç paslı salıncak...
Her şey aynıydı kendince. Burayı yok edip koca bir Avm kursalar Wooyoung için bura hâlâ sıcak anılarını sakladığı o ilk evi olarak kalacaktı, her ne kadar çok daha berbat anıları olsa da.
"Çok soğuk, hem ben çok acıktım ne yiyeceğiz?"
Ne yazık ki Kyungmin'in sabah huysuzluğa da Wooyoung'a benziyordu diğer bir çok memnun olmadığı benzerlikler gibi. Wooyoung kardeşine karşı oldukça ilgili ve sabırlıydı her koşulda çünkü abartısız onu canından fazla seviyordu. Fakat Wooyoung da insandı.
Yaşadığı ağır bir gecenin sonunda hâlâ toparlanamamış bir insan.
"Az kaldı." diyerek kestirip attı dişlerinin arasından. Sinirlenmek istemiyordu çünkü kendisini paytak adımlarla takip etmeye çalışan bu meleğin dünyadan haberi yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Host - WooSan
FanficWooyoung'un günleri aynıydı. İşe gel, aklı sikinde olan bir aptalı yakala ve parasını çal. Aylardır devam eden bu döngüden gayet hoşnuttu, özellikle barın kontrolü neredeyse kendisindeyken. Neredeyse. Choi San patronu olduğu günden beri kendisini pa...