𝗦𝗣𝗔𝗥𝗞

106 20 16
                                    


-ⅩO-


"Woo, ciddili bir alışveriş yapman gerekiyor."

Yeosang yarısından fazlası boş olan buzdolabına gereğinden fazla inceleyip sonunda eline soğuk su şişesini almıştı.

Bir yudum aldıktan sonra sırtını buzdolabına yaslayıp Wooyoung'un dikkatle kestiği köpek figürüne baktı. Uzun saçlı adam sonunda kestiği beyaz kenarları sonradan yine kendisinin temizleyiciğini bilmesine rağmen umursamadan halıya attı. Dikkatle kestiği küçük kağıttan köpeği yerde yatan küçük erkek kardeşine uzatıp diğerinin küçük parmakları ile dikkatle yapıştırıcısı sürmesini izledi büyük fon kartına yapıştırmadan önce.

"Sanırım yamuk yapıştırdım." Küçüğü korkak gözlerini abisine çıkardığında Wooyoung burnundan bir nefes vermeden edemedi.

"Sorun değil, diğerlerini de yamuk yapıştırırsan kimse hata yaptığını anlamaz."

"Hem herkesinkinden farklı olur, öyle değil mi?" Yeosang hemen küçük çocuğun yanında bağdaş kuruduğunda diğeri heyecanla kafa sallayıp yapıştırma işine geri döndü.

Wooyoung yarım saattir kambur duran sırtını koltuğun oturma kısmına yaslayıp neredeyse bütün buzları erimiş kahvesini kafasına diktiğinde arkadaşının çatık kaşlarını kazanmıştı.

"Sabahtan beri kahve içip duruyorsun. Bir şeyler yedin mi Wooyoung?"

Wooyoung umursamadan omuzlarını silkti.

"Aç değilim."

Elbette soruyu kestirip atması en yakın arkadaşının gözünden kaçmamıştı. Yeosang kıstığı gözleriyle adeta suratında delikler açarken Wooyoung'un gözleri kardeşinin beceriksizce tuttuğu yapıştırıcıdaydı.

"Kyungmin," dedi kalın ses, gözler hâlâ Wooyoung'un suratından ayrılmadan. Wooyoung bu ses tonunu biliyordu, Yeosang birazdan 'istemesen bile on dakika boyunca sana nasihat vereceğim çünkü ben senden birkaç ay büyüğüm.' konuşmasını yapacaktı. "Mola vermeye ne dersin? Sevdiğin oyun telefonumda var."

Yeosang telefonun Kyungmine uzattığında, küçük çocuğun heyecanla parıldayan irisleri bir önündeki telefona bir de abisine baktı. Kyungmin adeta gözleriyle ona yalvarırken Wooyoung başıyla onu onaylamadan edemedi.

Küçük şeytan şimdiden yavru köpek bakışları atmayı biliyordu.

Onayı alır almaz koşar adım kendi odasına giden Kyungmin ile iki eski dost baş başa kaldığında saniyesinde Yeosang o koca çenesini açmıştı.

"Wooyoung gördüğüm en aptal insansın."

Wooyoung gözlerini devirirken kafasını geriye atıp yumuşak koltuğa düşmesine izin verdi.

"Sağol ya."

"Ciddiyim, daha ne kadar saklayacaktın? Kyungmin ile ikiniz açlıktan geberip gidene kadar mı?"

Yeosang'ın sert sesiyle Wooyoung gözlerini tavana dikti çenesi kasılırken. Cevap vermediğinde diğeri devam etti olabilirmiş gibi Wooyoung'un sinirlerini daha da hoplatırken.

"Şu sikik gururunu bir gün kenara bırakıp yardım isteyebilirsin hani? Wooyoung, sen ben ve Seonghwa ne zamandan beri beraberiz. Sen bizim için hırsızlık bile yaparken kendin için bir ot bile aldırmıyorsun amına koyayım."

"Ne yapmamı bekliyorsun Yeosang, sizden geçinmemi mi?" Kendisinin hiddetle çıkan sesine yanıt anında geldi.

"Evet Wooyoung! Boktan bir durumdasın bilmem farkında mısın ve gurur yapacak zaman değil. Patron geldiğinden beri işlerinin aksadığını da biliyorum, yani yapabileceğin tek şey arkadaşlarının yardımını kabul etmek, istesen de istemesen de."

The Host - WooSanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin