yeni bölüme hepiniz hoşgeldiniz. oy ve yorum atmayı unutmayınız. sizleri seviyorum. iyi okumalar🎀
~
hayat bazen insanları tek bir mesajla birleştirir, bazen ise koparır. insanlar gelgitler içerisinde dans ediyorken bir bulup bir kaybederler birbirlerini. sonu olmayan bir düzenin içinde birine kazandığımız bağımlılık, insanı o kişinin peşine düşmeye davet eder, olmasını istediği kişiye dönüştürür. bu bağımlılık suya ilk defa dokununan küçük çocuklar gibi, her defasında daha da çeker derine. aşk. aşk insana bu hayatta asla yapmam dediklerini yaptırır. nefret iste bizi o kişiden çok ötelere atar. birbirlerine zıt bu iki duygu, bir yerde rastlaşırlar; nefret ve sevgi, sadece iki aşığın arasında döner durur.
barışın anlatımıyla;
sinemin anlattıklarıyla yüzüm sinirden kıpkırmızı olmuştu."istersen durunun yanına gidelim barış-"
"yok. istanbula dönüyoruz."
telefonu sinirle kapatıp yola döndüm. yol çok uzundu neyseki düşünecek çok şeyim vardı.
yarım saat bir kestirmenin ardından istanbula değil samsuna gitmeyi istiyordum. berkana döndüm.
"samsuna ne kadar uzağız."
"kanka bir bilemedin 2 saat."
"sür samsuna gidiyoruz."
durunun anlatımıyla;
sahilde gezip tozmanın ardından nolursa olsun barışı aklımdan çıkaramıyordum. sabah uyandığında ne tepki vermişti? beni aramış mıydı? notu gördüğünde ne yapmıştı? hepsi kafamda bir soru işareti oluştururken attığı mesajlara bakmak istedim. telefonu açtım ve sohbete girdim.insansı canlı
duru
ben bir şey yapmadım duru
konuşup halledebiliriz
beni geride bırakma sana yalvarıyorum
isteyerek bir şey yapmadım
seni kırmayı istemedim
mesajlara bak duru
korkuyorum başına bir şey mi geldi?duru şu mesajlara bak artık.
beni burda böylece bırakıp rizeden ayrılmışsın.
neden duru naptım ben.
o kadının mesajları dimi
engelleseydin duru?
ya da sohbete girdin mi hiç?
ben hiç cevap yazmış mıyım?
kendi kendine mesajların hepsini silmiş
benim sildiğim bir şey yok.+98 cevapsız arama
gördüklerimle kafamda bir mermi patlamıştı. gerçekten hiç sohbete bile girmemiştim. ama kadın düne kadar konuşuyorduk yazmıştı. ona neden inanayim ki? ya da ona neden inanmayım?
düşüncelerin arasında gözlerimden bir yaş aktı. sahildeydik ve şuan bu deniz sesi bana gelen tek iyi şeydi. düşünmeden elimdeki birayı bıraktım. denize doğru yürümeye başladım.
"kanka nereye gidiyorsun?"
"denize."
"kanka hava soğuktur saçmalama."
deniz ayaklarımın altına gelene kadar emin adımlarla yürüdüm. hava gerçekten çok soğuktu. su havadan bile soğuktu. umursamadım. bir kaç adım daha attım. deniz gitgide sanki içine hapsediyordu beni. ona çekilmek zorundaymışım gibiydi. gözlerimdeki yaşlar asla kesilmiyordu. tam ona kavuştum derken her şey yeniden tepetaklak oluyordu. kafamdaki acı o kadar büyüktü ki denizin soğukluğunu hissetmiyordum. bir adım daha attım ki biri beni kucaklayıp denizden çıkardı.
"barış.." evet barış buradaydı. ben gururumun esiriyken o yine benim peşimden gelmişti.
"sen nerdeysen, ben ordayım duru."
barışın hala kucağındayken beni bulmasının çokta zor olmadığını anlayabiliyordum. sonuçta sinemle samsuna bir kaç kere gelmiştik. ve burası benim en sevdiğim yerdi. tahmin etmek cok zor olmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yarım kalan aşk| Barış alper yılmaz
FanfictionGalatasarayın jokeri Barış alper yılmaz geçmişten gelen aşkı duru önsalla karşılaşır