15

562 58 2
                                    

Gözlerimi hafifçe araladım, odada ağır bir sessizlik vardı. Üzerimdeki önlüğü fark ettiğimde, bir an için nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Kafamı kaldırıp etrafıma baktığımda, hastane koridorunun loş ışıkları altında her şey bulanık gibiydi. Tam o sırada kapı hızla açıldı ve içeri biri telaşla girip, "Doğum başladı! Hemen gelin!" diye bağırdı. Kalbim göğsümde çarpıyordu, adımlarımı hızlandırıp koridorda koştum.

Hangi odada olduklarını düşünürken, bir yandan da içimdeki endişe büyüyordu. Odaya vardığımda ise gördüğüm manzara beni şok etti. Taehyung, yatakta, doğum sancıları içinde kıvranıyordu.

Gözlerim gördüğüm görüntü karşısında büyürken aklımı kaçırdığımı düşünüyordum.

"Hadi bebeğim, derin nefesler al." Wooshik Taehyung'un yanında elini tutup destek olurken kendimi hakim olamayarak yanlarına yaklaştım.

"Siz...sen.... Taehyung nasıl?"

Dilim tutulmuş gibi sayıklarken Taehyung'un yüzünde bir gülümseme belirdi. "Hani benim bir bebeğim olamazdı Jungkook."

Kahkaha atmaya başlarken Wooshik'de ona katıldı.

"Jungkook." Tekrar tekrar ismim seslenilirken gözlerim gittikçe küçülüyordu.

"Jungkook! Kalksana be adam." Gözlerim ikinci kez açılırken hızla üstüme ve olduğum yere baktım. Apartmanda Taehyung'un kapısının önündeydim.

O ise yanımda çökmüş beni sertçe sarsıyordu. "Taehyung?"

Gözlerimi yüzüne diktim ve anında gözlerim büyüdü."Nolur hamile kalma."

Taehyung, gözlerimdeki korkuyu fark edince kaşlarını çattı ve daha yumuşak bir sesle sordu, "Ne? Kabus mu gördün?"

Başımı sallarken hala nefes nefeseydim. "Evet, korkunç bir kabus gördüm. Sen... sen doğum yapıyordun ve Wooshik yanındaydı. Ondan bebeğin olduğunu söylüyordun."

Taehyung şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı ve ardından kahkahalarla gülmeye başladı. "Doğum mu? Wooshik mi? Hayal gücün gerçekten çok geniş, Jungkook."

Yüzümdeki gergin ifade yavaş yavaş kayboldu. "Evet, biliyorum. Ama o kadar gerçekçiydi ki."

Taehyung elini omzuma koyarak gözlerimin içine baktı. "Merak etme, doğum yapma gibi bir planım yok."

Sonra ayağa kalkıp kollarını önünde birleştirdi. Nefeslerim düzene girdiğinde onu süzdüm. Sarı saçları siyah olmuştu. Hızla kalkıp önünde dikildim.

"Saçların?"

Elini rahatsızca saçına attı. "Bir süre böyle kullanacağım."

Üzgünce kafamı eğdim. "Hep en sevdiğim renklere boyardın."

"Evet. Sevdiğin ben olmadıktan sonra bir anlamı kalmadığını anlayıp bıraktım." Sert sesi kalbimin atışlarını hızlandırırken dolan gözlerimi saklamaya çalıştım.

"Boynuna ne oldu?"

"Babam yaptı." Şaşkın bakışları şefkatle dolarken elleri yumuşakça boynuma dokundu.

"Derdi neymiş yine?" Sinirle konuşurken ben ellerinin yumuşaklığında kapatmıştım gözlerimi. Bir kaç kere daha şiddet gördüğüm için bu duruma alışıktık.

"Sen böyle dokundukça iyi ki yapmış diyorum."

Bakışları bana tuhafça bakmaya başladı. Benden ilk defa böyle bir şey duyuyordu. O kadar tatlı gözüküyordu ki dayanamayıp elimi yanağına yaslamak istedim.

Kendini benden hızla uzaklaştırırken elim havada kaldı. "Yapma!"

"İki güzel laf söyledin her şeyi sildin öyle mi?" Sinirli bakışları yüzümde dolanıyordu.

Derin bir nefes aldım, kalbimdeki acıyı ve pişmanlığı kelimelere dökmek için bir an cesaret topladım. "Hayır, silmedim. Sadece...  seni kaybetmek istemiyorum."

Onun sert bakışları yumuşamaya başlamıştı, ama hala tereddüt içindeydi. "Sözlerini nasıl unutabilirim ki?"

Bir an duraksadı, bakışlarını yere indirdi. Sonra gözleri tekrar benimkilerle buluştu. "Bu kadar kolay mı sanıyorsun?"

"Elini tutup, birlikte ilerlememiz için bir şans istiyorum," dedim, sesimdeki samimiyet ve çaresizlikle. "Bana son bir şans vermeni istiyorum."

Gözlerinde bir parıltı belirdi, sanki bir umut ışığı yanıp sönüyordu. "Bilmiyorum..." diye mırıldandı, sesi hala tereddütlü ama biraz daha yumuşamıştı.

"Birlikte yeniden başlayabiliriz," dedim,yumuşayan yüzünde tekrar ciddilik oluştu. Benden uzaklaşıp kapısa ilerdi. Kilidi açarken durup uzunca suratıma baktı. "Ne değişti birden?"

"Ben artık korkmuyorum." Cümlesi bitmeden tek solukta konuştum. Kafasını omzuna doğru indirip biraz daha baktı. Sonra omuz silkip içeri girdi. Kapıyı azıcık aralık bırakıp kafasını çıkardı minikçe. "Ne yaparsan yap banane."Kapıyı yüzüme kapatmadan önce minik bir gülümseme görmüştüm güzel yüzünde.

İçim dayanılmaz bir heyecanla dolarken koşa koşa apartmandan çıktım aklımda ki şeyi yapmak için.

Onu kazanmak için her şeyi yapacaktım.

Ficin ikinci kısmına yani kookumun sürünme kısmına geçiyoruz hazır mısınız yavrular

EclissiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin