Final

145 24 7
                                    

"Pardon, şuradan bir kaç tüp alabilir miyim acaba?"

Taehyung, duyduğu tanıdık sesle gözlerini kocaman açtı ve hızla arkasına döndü. Bir süredir yurt dışında seminerlere katılan sevgilisi Jungkook tam olarak karşısında duruyordu ve bu ani karşılaşma adeta aklını başından almıştı. Şaşkınlıktan, elindeki hasta dosyalarını yere düşürdü; ağzından tek kelime çıkmıyordu. Kalbi hızla çarpıyor, ona ne diyeceğini bilemiyordu. Jungkook'un hafif bir gülümsemeyle eğilip dosyaları yerden toplamasını izlerken bir yandan da onun yüzündeki her detayı özlemle inceliyordu.

Jungkook, dosyaları topladıktan sonra doğrulup Taehyung'a bakarak hafif bir tebessümle, "Sanırım beni beklemiyordun," dedi. Sesinde hem biraz şaka hem de bulundukları ortamdan kaynaklı bir ciddiyet vardı.

Taehyung sonunda kendini toparlayarak kekeleyerek de olsa bir cevap verebildi. "Y-Yani... ne zaman döndün? Hiç haberim yoktu," dedi. İçinde bir an önce ona sarılma isteği vardı ama hastane koridorunda oldukları için kendini tutuyordu.

Jungkook bir adım daha yaklaştı, aralarındaki mesafeyi azaltarak fısıltıya yakın bir sesle, "Dönüşüm biraz ani oldu. Sürpriz yapmak istedim," dedi.

Taehyung'un yüzü hafifçe kızardı. "Kesinlikle başarılı oldun," diyerek utangaç bir şekilde gülümsedi.

Sonra aklına gelen fikirle koridorda duran meslektaşları ve doktorlara hızlıca göz gezdirdi. Ardından sesini biraz daha yükselterek, "Doktor bey, tüp kalmamış. İsterseniz malzeme odasından getireyim?" dedi.

Jungkook gülümseyerek oyuna katıldı. "Ah, size eşlik edeyim," dedi.

Yan yana yürümeye başladıklarında, her ikisinin içinde de kaynayan o heyecan, yıllar geçmesine rağmen ilk günkü gibiydi. Jungkook, mezuniyetinin ardından hızla asistanlığını tamamlamış, Taehyung'un stajyer olarak çalıştığı hastanede kadın doğum doktoru olarak mesleğe başlamıştı. Kısa süre sonra Taehyung da mezun olmuş ve aynı hastanede çalışmaya başlamışlardı.

Hayatları adeta birbirine karışmıştı. Evleri aynıydı, sevdikleri küçük kedileri Bal bile hâlâ onlarla birlikteydi. Rutinleri yıllar içinde değişse de, her akşam yatağa girdiklerinde uzun uzun sevişip birbirlerine yaslanarak uyuyorlardı. Bu alışkanlıkları, aralarındaki bağı daha da güçlendirmişti.

Ancak, Jungkook iki haftalık bir seminer için yurt dışına gittiğinde, Taehyung'un motivasyonu adeta dibe vurmuştu. İlk kez bu kadar uzun süre ayrı kalıyorlardı ve her geçen gün Taehyung için daha zor hale geliyordu. Jungkook son bir hafta daha kalacağını söylediğinde, Taehyung mutsuz bir şekilde uyuyup sabah işe yüzü asık bir halde gelmişti.

Ama işte, sevgilisi onu kandırarak aniden karşısında belirmişti.

Malzeme odasına ulaştıklarında kapıyı arkasından kapatan Taehyung, kıkırdayarak Jungkook'a döndü. "Beni özlediğin kadar özledim seni," diye fısıldadı ve ona sıkıca sarıldı. Jungkook, Taehyung'un saçlarına bir öpücük kondurup onu kendine çekerek fısıldadı, "Daha fazla dayanamazdım, gelmek zorundaydım."

İkisi de içlerindeki özlemi giderme fırsatını bulmuş, sarılmanın sıcaklığıyla adeta anı dondurmuşlardı.

Taehyung, Jungkook'un gözlerine derin bir özlemle bakarken aralarındaki mesafeyi kapattı ve dudaklarını onun dudaklarına bastırdı. Öpücük ilk başta yumuşak ve nazikti, ancak geçen her saniyede daha tutkulu ve derin hale geldi. Haftalardır bekledikleri bu anın heyecanı ve aralarındaki özlem onları adeta sarıp sarmalamıştı.

Jungkook'un elleri, Taehyung'un beline dolanarak onu kendine daha da yakın çekti. Taehyung, ellerini Jungkook'un omuzlarına koydu ve hissettiği yoğun duygularla kendini tamamen ona bıraktı. Öpüşmeleri daha da derinleşirken, ikisi de kalplerinin hızla attığını, nefeslerinin kesildiğini hissediyordu. Taehyung, parmaklarını Jungkook'un saçlarına doladı ve onu daha da kendine çekti.

EclissiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin