onyedi: haber vermek

5.3K 294 66
                                    

  Barış'taki değişimin farkındaydı ve açıkçası bu kızın hoşuna gitmeden edemiyordu. Tabii Kerim'e siniri hala bakiydi, Leyla bıraksa gidip onun yumurta kafasını koparası vardı da... Leyla bırakmıyordu işte.

  Bir de başka bir sorunları vardı. 1 haftadır tüm magazin sayfasında dönüp duran haberler. Barış'ın paylaştığı fotoğrafa rağmen, yaptığı açıklamalara rağmen o kadının açıklamaları, tivitleri her yerdeydi. Zaten olumsuz olan düşünceler iyice hakarete varmış ve Leyla'nın canını her zamankinden çok sıkmıştı.

Antrenmandan sonra eve döndü, yemek yedikleri sırada çaldı Leyla'nın telefonu. Leyla baktı, numara kayıtlı değildi. Yine de açtı.

"Alo?"

"Leyla merhaba..." Diksiyonu kuvvetli, tok bir kadın sesi. Annesiydi, kız hemen anladı.

"Merhaba."

"Nasılsın?" Kadın, kızının sesini duyunca huzursuzlandı. Kızının sesi bile değişmişti. O kadar uzun zamandır görüşmüyorlardi ki bunu bile fark edememişti.

"Gayet iyiyim." Leyla huysuzca mırılandı. Ne diye aramıştı ki? Birbirlerini görmezden gelirken daha iyi değil miydi ilişkileri? Şimdi niye aramıştı annesi? Niye merak ediyordu Leyla'yı.

"Haberleri gördüm, canının sıkkın olduğunu tahmin ettim." Leyla cevap vermedi. Sanane, demek istedi. Sus. "Eğer senin için problem olmayacaksa magazin muhabiri bir arkadaşım var, kendisi Kerim Bey'in 2 sene önce de Rüya Hanım'a boşanma davasını açtığını öğrenmiş. Sonra bir sebeple vazgeçmiş, büyük ihtinalle mal paylaşımı. Eğer dediğim gibi senin için sıkıntı olmayacaksa bunu haber yapıp Rüya'nın söylediklerini boşa düşürebilir."

  Leyla şaşırdı. Yanlış mı anlıyordu yoksa annesi onun için bir araştırmak yapmış sonrasında bunu haber yaptıracak bir muhabir mi bulmuştu? Tam olarak böyleydi. "Erkek arkadaşıma sorayım bir önce. Benden çok onun adı geçiyor zira."

"Peki." Dedi annesi. Barış'ı hiç onaylamadığını söylemedi Leyla'ya. Zaten hangi hakla?"Haber verirsin o zaman bana."

"Tamam." Dedi Leyla. Ardından annesinin vedalaşmasına izin vermeden kapattı telefonu.

  Hiç istemiyordu onun yardımını. Parmağının ucu kadar bile arzu etmiyordu. Ama çıkan haberler hem kendini hem Barış'ı yıpratıyordu.

"Noldu?" Barış merakla sordu.

"Annem aradı." Dedi Leyla. Kendi bile gerçekliğinden emin değil gibiydi. Kısaca ne dediğini söyledi Barış'a. "Sen ne diyorsun?" Diye sordu. Barış ellerini sakalına götürdü. Oynadı. Ne deseydi ki?

"Bence iyi olur. Yani herkesin ağzı kapanır. Ama annenin yardımını istemiyorsan sırf benim için kabul etme."

"Şey..." Leyla düşündü. "Ben annemden hiçbir şeybistemiyorum, biliyorsun. Belki sana saçma bir inatmış gibi gelecek ama..."

"Hayır," Barış kızı kucağına çekti. Koltuğa düştüler beraber. "İstemiyorsan önemli değil. Boşver. Kalsın yani... ben takmıyorum zaten."

  Leyla'nın inadı orada kırıldı. Yumuşak bir öpücükle başlayan temasları sertleşti. Elleri Barış'ın boynunda, tişörtünün üzerindeb sert göğsünde gezdi. Daha mı sertleşmişti bu adam? Gün geçtikçe daha mı yakışıklı oluyordu? İçindeki arzunun bu denli şiddetlenmesinin sebebi bu muydu? Zar zor ayrıldı dudakları. Leyla tekrar uzandı o dudaklara, Barış geri kaçtı. "Pes mi ettin?" Sordu muzipçe. İçinde bir yerlerde o erillik, hayvanlık kız ona yalvarsın istiyordu. Leyla böyle düşündüğünü bilse dünyayı dar ederdi ona. Ama şimdi istekliydi, Barış'a temas etmenin bin yolu olsa binini de denerdi gibi görünüyordu. Kız oturuşunu değiştirdi, bacakları Barış'ın iki yanından sarkacak şekilde oturdu kucağına.

"Pes ettim." Dedi net bir şekilde. Elleri Barış'ın tişörtünden içeri girdi. Yine dokundu o sertliklere. Uzun zaman olmuştu... çok uzun zaman... Rize'nin üzerinden de uzun zaman geçmişti. Arzuyla kıvranıyordu. "Ama sen istemiyorsan..." oyunbazca dudaklarını yakaladı adamın. Ama hemen geri bıraktı.

"İstememek mi?" Barış güldü. Elleri Leyla'nın pijamasından içeri kaymıştı çoktan. Kavramıştı kızın kalçasını. En çok kalçasını seviyordu. Yuvarlak, yumuşak, dolgun... sıcacık. Ömrü boyunca bir eli şurada dursaydı itirazı olmazdı. Kızın bir çırpıda çıkan tişörtünün açtıkta bıraktığı göğüslere baktı. Sütyen de giymemişti... Kafasını iki göğsünün arasina gömdü. Yavaş yavaş, yalar gibi öptü orayı. "Of," diyordu içinden bir ses. "Ne şanslı adamsın Barış! Yedi cihan gezsen bulabilir misin böylr hatun?" Öptükçe öptü kızın tenini. Kendi tişörtü çıktığında bile durmadı. Boynuyla göğsü arasında gidip geliyordu. Leyla'nın elleri ensesinde geziyor, o sarı tutamları çekiştirip duruyordu. Sonra bir şey oldu... Kız çenesini öptü. Sonra Barış'ın kulağına çıktı dudakları. İki dudağının arasına sıkıştırdı kulak memesini. Dişlerini sürtünce Barış'ın boğazından sabırsız bir ses yükseldi. Kızı koltuğa yatırdı.

 
  Kendi şortu çoktan iç çamaşırı ile birlikte çıkıp uvzunu serbest bırakmıştı da kızın pijamasını aceleyld çekiştirirken çıkaramadı. Leyla'nın gülüşleri arasında, Leyla'nın da yardımıyla çıktı pijama. İnce bir kilot kaldı geriye. İki parmağını kanca gibi geçirerek çıkardı, ıslaktı. Gözünün önüne serilen o bacak arası gibi.

"Gel hadi..." Leyla'nın pek sabrı yoktu. Dile kolay... 1.5 sene sonra çıplak görüyordu Barış'ı. Onu bacaklarının arasına çekmek için caba harcadı.

"Ne acelen var yavrum?" Diye sordu Barış. O biraz daha uzatmak istiyordu bu zevki. O yüzden parmakları gitti önce. Oynadı kızla oynayabildiği kadar. Onun da aklı uçuyordu da mühim olan kızın mutluluğuydu.

Bir "Hadi..." daha kaçtı kızın dudaklarından. Kıvranıyordu. "Hadi Barış..."

Onu daha fazla bekletmeye gönlü razı gelmedi. Yavaşça girdi kızın içine. Yine kızı çıldırtacak kadar yavaştı. O da algılamaya çalışıyordu. Kafasını geriye attı, gözlerini yumdu. 1.5 sene... Nasıl dayanmıştı? Hareketleri bu düşüncelerle hızlandı. Leyla'nın elleri üzerinde gezinirken bir an olsun yavaşlamadı.

*****

  Sabah kahvaltıda aradı Leyla annesini. Barış yanındayken. Tüm gururunh bir kenara bırakıp haberi yapmasını istedi. Barış onu mutlu ediyordu. En azından bu kadarını yapabilirdi onun için.

  Akşam Ciro'nun doğum günü için davet aldılar Barış'ın takım arkadaşından. Leyla çocuğa hediye alma telaşıyla sabahın köründe sürükledi adamı avm'ye. Mevcut tüm oyuncakçıları geziyorlardı birlikte. Leyla elini bir şeylere atıyor sonra vazgeçiyordu. En sonunda bir akülü araba çarptı gözüne. Almaya yeltendi de 20bin'i görünce duraksadı. "Yuh!" Maaşı ne kadardı ki zaten?

"Bakayım." Barış etiketi kızın elinden alıp baktı. Kız tepkisinde haklıydı. "Alalım, çok sever." Teslimat için mağaza görevlisiyle konuşmak için hareketlendi. Leyla durdurmadı onu. Alsaydı canım. Vardi parası sonuçta.

  Hediyelerini aldıktan sonra biraz daha dolandılar etrafta. Yemek yediler, kahve içtiler. Akşam da Katrin ve Dries'ın evine sürdü Barış. Yine tüm takım buradaydı da... Pek çocuk doğum günü gibi değildi. Etrsfta tek bir çocuk yoktu. Ya da pasta. Ya da başka bir şey... Bahçeye çıkarlarken bakındı Leyla. Etraf süslenmişti ama bu sadece tüm takımın burada olduğu bir havuz başı partisi gibiydi. Durumun garipliğini anlatmak için Barış'a döndü. Ama Barış çok başka bir frekanstaydı. Yüzünde aptalca bir gülümseme, tek dizinin üzerinde elinde bir kutu tutuyordu. Pahalıca bir yüzük...

"Lülü..." Kızın şapşal bakışlarına gülmemek için zor tuttu. Çok tatlı görünüyordu. "Benimle evlenir misin Lülü?"

****

Profilimde yeni bir barış alper kurgusu var, ilk 3 bölüm yayında. Göz atabilirsiniz, sevgilerimle.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 01, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

cold as you // barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin