"Bu kadar geç kaldığıma inanamıyorum..." diye mırıldandı Suna. Okul sonrası cezaya kalmaktan nefret ediyordu, hep o aptal çocuk yüzündendi.
Söylene söylene spor salonuna gittiğinde, etrafına bakmadan geç kaldığı için af diledi ve giyinmek için soyunma odasına doğru yürümeye başladı. O sırada fark etmişti herkesin bir noktada toplandığını.
Duyduğu acı dolu inlemelerin kime ait olduğunu çözmesi uzun sürmemişti, çantasını aceleyle yere bırakıp onlara doğru koştu. Yanılmamıştı, yerde oturan gri saçlı oğlan sol ayak bileğini uzatmıştı. Sarışın kardeşi onun anlında birikmiş terini peçeteyle, birikmiş gözyaşlarını ise baş parmakları ile sildi.
"Samu, Kita birazdan gelir buzla. Çok mu kötüsün?" diye sordu Atsumu. Osamu, herhangi bir cevap vermek yerine başını kardeşinin göğsüne bastırdı, acıdan bağırarak ağlamak istiyordu şu an.
Suna, etraftaki takım arkadaşlarını yarıp ikizlere ilerledi. "Ne oldu?" diye sordu, Atsumu başını kaldırıp ona baktı. "Bileği ters döndü sanırım."
Suna, duyduğu ile iç çekti. Oturduktan sonra Osamu'nun ayağını acıtmamaya özen göstererek yerden biraz kaldırdı ve kendi bacağının üstüne koydu.
Kısa sürede salona giren kaptan, elinde buz ile ikizlerin yanına koşup yere çökmüştü. Onun buzu Osamu'nun bileğine doğrudan koyması ile kaşlarını çattı Suna, aptal mıydı bu?
Hiçbir şey söylemeden buzu elinden çekti, Atsumu'ya baktı. "Havlu getirsene bir tane." dedi, Atsumu ona sorgular bakışlar yöneltse de kalkmış, soyunma odasına gidip bir havlu ile geri gelmişti.
Beyaz havluyu buzun etrafına sardı Suna, Osamu'nun ayak bileğine koydu. Onun acıyla sızlanması, Suna'nın da canını fazlasıyla yakıyordu. Elini gri saçlının yanağına götürdü. "Biraz daha dayan, acını alacak."
Osamu sessizce aşağı yukarı salladı başını, yanına oturan kardeşine yaslandı. Suna gerçekten sıkılmadan yirmi dakika boyunca buzu o noktada tutabilmişti.
"Atsumu, siz erken çıkın istersen. Evde dinlensin." dedi Kita. Atsumu, başını aşağı yukarı sallayıp kardeşine baktı. "Samu, yürüyebilecek misin?"
Osamu mırıldandı, ona tutunarak ayaklanmayı denedi. Fakat ayağının üstüne basmasıyla tekrardan kaldırmıştı havaya. Atsumu derin bir iç çekti, kardeşini kendisine yasladı. "Eve kadar idare et, lütfen..." dedi.
"Yardım edeceğim." dedi Suna, kalkıp ikizlere yöneldi. Osamu'ya döndü, "Kucağıma almamda bir sakınca var mı?" diye sordu sanki çok alışıkmış gibi.
Gri saçlı çocuk bir an duraksamış, karşısındaki yeşil gözlüye bakmıştı. "Yani, taşıyamazsın bence beni o kadar..." diye mırıldandı. Suna gözlerini devirdi. "Saçmalama, gel hadi."
Konuştuktan sonra ilerledi; bir kolunu sırtına, diğer kolunu dizleri altına koyarak oğlanı kaldırdı. Refleks olarak Suna'nın omzuna tutundu Osamu, Atsumu derin bir iç çekti.
Evet, Osamu düşündüğü kadar ağır değildi. Suna haklı çıkmıştı.
"İzninle, Kita." dedikten sonra çatık kaşları ve kucağındaki Osamu'nun eşliğinde ayrıldı salondan. Atsumu, iki spor ve iki okul çantası ile peşlerinden geliyordu. Suna, onunkileri almasına gerek olmadığını söylemişti.
Yolda bir kez olsun oflamadı veya durmadı Suna. Sadece Osamu başını omzuna yasladığında bir an kalbinin durduğunu hissetmiş, nefes almayı unutmuştu.
"Geldik." dedi Atsumu. Suna, başını kaldırıp karşısındaki müstakil eve baktı. Bahçeleri ne kadar da büyüktü, ikizlerin küçükken koşturacak bolca vakti olmuş olmalıydı.
Birlikte bahçe içinden yürüdüler ve verandada ayakkabılarını çıkardı Suna. Atsumu da bu sırada anahtarları ile kapıyı açmıştı.
"Odası nerede?" diye sordu Suna, Atsumu'nun yaptığı el hareketleri ile onun peşinden gitmesi gerektiğini anlamıştı.
Merdiven çıkmak, sandığı kadar kolay olmasa da itiraz etmedi Suna. Nihayet oğlanın odasına vardıklarında, onu yatağa dikkatlice yatırdı ve yataktaki yastıkları üst üste koyup incinmiş ayak bileğinin altına koydu.
"Teşekkür ederim..." diye mırıldandı Osamu. Gözyaşları kurumuştu, utancından Suna'nın yüzüne bakamıyordu. Kahverengi saçlı, onun bu hâline gülümsedi. "Her zaman, Samu." dedikten sonra sarışına döndü.
"Ben artık gideyim, akşam doktora gidin mutlaka."
"Kalsaydın?"
"Yok, başka zamana." dedikten sonra Osamu'ya dönüp gülümsedi, el salladı. O da kendisine aynı şekilde el sallayınca ayrıldı evden.
Kendi evine gidene kadar da, evde de aklından bir an olsun çıkmamıştı Osamu. Can sıkıcıydı, onun canının acıması Suna'yı da rahatsız ediyordu.
Birkaç saat sonra, saat gece ona yaklaşırken yine yatağında uzanıyordu Suna. Uygulamada gezinirken gördüğü gönderi ile durdu.
Atsumu'dandı.
•
•
•koutaroku ve diğerleri beğendi.
miyatsumu salak samu ayak bilegini burkmus gece gece hastanedeyiz
aglamasi durunca foto cektim mal gibi cikmis
@osamiyaYorumlar...
osamiya deme oyle cok aciyo hala
↪️ miyatsumu yalanci karsimda yatip powerpuff girls izliyosunkoutaroku COK GECMIS OLSUN MYAA-SAM @osamiya
↪️ osamiya tesekkur ederim bokutotetsuroo hayirdir sen gitmezdin bununla hastaneye falan (no hate on samu, gecmis olsun canim @osamiya)
↪️ miyatsumu abi yuregi iste
↪️ osamiya mal misin amk ikiziz biz (tesekkur ederim kuroo)
↪️ miyatsumu senden once dogdum???
↪️ osamiya salaksinshinsukita Hiç kızma çocuğa, hepimizin yüreğini ağzına getirdi bugün. Geçmiş olsun biricik karşı smaçörümüz, çabuk iyileş:)
↪️ osamiya tesekkur ederim kita-san, elimden geldigince cabuk donecegim 😭•
•
•Yine çıkmıştı bir yerlerden, yine çıkmıştı. Kaşlarını çattı Suna, neden yine bu vardı bir şeylerin içinde?
"Biricikmiş... Tch." dedi ve telefonu kapattı Suna. Çok değil, üç saniye sonra telefon çalmaya başladı.
Atsumu, görüntülü arıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Proje: Miya - [ SunaOsa , SakuAtsu ]
FanficKita Shinsuke, Miya ikizlerinin ortak noktasıydı. Ve onların gizli hayranlarının nefretini çoktan kazanmıştı. _ _ _ 28.08.24 - 05.09.24