Heyyy!
Sizlere yeni bölümle geldimmmYıldıza basmayı ve satır arası yorum yaparak düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın!
İyi okumalar dilerim!
Gece sevilirdi. Bazı insanlar geceyi huzur verici bulurdu. Belki de asıl huzur veren gecenin sessizliğiydi, kim bilir?
Karanlık sevilmezdi. Gecenin aksine karanlık huzur vermezdi, korku verirdi.
Peki, geceyi gece yapan karanlık değil miydi? Geceyi gece yapan neydi?
Çocukken karanlıktan korkardım. Karanlığın içinde gizlenen bir canavar olduğunu düşünür ve korkardım. Ancak bir gün korkularımla yüzleşmeyi öğrendim. O gün elektrikler gittiği için gece lambası yanmıyordu, odam karanlıktı. Yatağımın içinden çıkıp öylece karanlığa baktım. Her zaman yaptığım gibi gözlerimi yummadım, yorganımın altına yüzümü ve bedenimi saklamadım. Kafamı dik tuttum ve öylece karanlığa baktım. İşte o gece karanlıkta gizlenen bir canavarın olmadığını öğrendiğim ve büyüdüğüm geceydi. Yetişkinliğe attığım ilk adım, henüz sekiz yaşında. Aslında hayır, ben zaten bir yetişkin çocuk olarak büyütülmüştüm...
Ben bir çok çocuk gibi sokakta top oynayarak, arkadaşlarıyla gülüp eğlenerek ya da oyuncaklarıyla oynayarak büyüyen biri değildim. Benim çocukluğum şirkette babamın işlerine ayak uydurmaya çalışmakla geçmişti, benim oyuncaklarım hiç olmamıştı. Arkadaşlarım da hiç olmamıştı... Sadece babamın ortaklarının çocuklarıyla şirkette görüştüğümüz oluyordu ancak onlarla da aramızda bir mesafe olduğu için hiçbir zaman arkadaş olamamıştık. Çocukken yalnız olsam da büyüyünce arkadaşlar edinmeye başlamıştım. Şimdi ise 'yakın arkadaş' diyebileceğim bir arkadaşım bile vardı.
Hayrunisa.
Ben üniversitede okurken tanışmıştık. O okul okumuyordu, yetimhanede büyümüştü ve yetimhaneden ayrılınca direkt bir restoranda çalışmaya başlamıştı. Onunla da restoranda tanışmıştık. Bir gün evde bunalınca akşam yemeğini dışarıda yemeyi düşünerek evden çıkmıştım ve tahmin ettiğiniz üzre onun çalıştığı restoranda gitmiştim. Sipariş ettiğim yemekleri servis ederken yorgun olduğu her halinden belliydi ancak o gülümsemeye devam etmişti. Bir an gözlerime baktığında ise içimde ona karşı buruk bir his belirmişti. Masama oturmasını ve birlikte yemek yemeyi teklif etmiştim bir anda. Bunu yapmamın sebebini hala bilmiyor olsamda iyi ki yapmıştım.
Benimle konuşurken çok mesafeli davranıyordu ancak ona rağmen içimde ona karşı sıcak bir his belirmişti. Sonraları sürekli gelip gitmeye başlamıştım o restoranda. Böylece sık sık görüştüğümüz için arkadaş olabilmiştik.
Bundan bir ay kadar önce ise başka bir şehre gitmişti, okuluna devam etmek için. Onu okumaya ikna etmek çok zor olsada başarmıştım. Maddi yardımda bulunmamdan çok rahatsız olduğu için okul okumasına maddi destek vermeme çok kızmıştı ancak ileride bana ödeyebileceğini söylediğimde itiraz etmeyi bırakmıştı.
Bir ay önce farklı şehirlerde yaşamaya başlamıştık ve onunla konuşmak istediğimi söylediğim her mesajıma müsait olamadığını, daha sonra konuşabileceğimizi mesaj atmıştı. Yani bir aydır sesini bile duyamamıştım.
Onu özlemiştim...
"Daldın," dedi Tunç yanımda otururken. Düşüncelerim zihnimi terk ederken oturduğum yatakta biraz doğruldum. Not geleli tahminen bir saatten fazla olmuştu. Biz ise notu boş verip her zamanki gibi duvarlara bakarak düşüncelere dalmıştık. "Kafamda sürekli farklı düşünceler beliriyor. Yakında hasta olarak burada bir odaya kapatılabilirim sanırım."
![](https://img.wattpad.com/cover/371966497-288-k637150.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAŞTIRMACI HASTANE
Mystery / ThrillerÖzkan Hastanesi adındaki bir Ruh Sağlığı Ve Hastalıkları Hastanesi yıllarca hasta yakınları da dahil olmak üzere kimseyi içeri almamıştır. Bu duruma devlet yetkililerinin bile bir şey demiyor olması dikkat çekerken insanlar merak etmeye başlamıştır...